İnsanlar vefasızdır, nankördürler ne kadar verirseniz verin hep şikayet ederler ve hiçbir şeyi beğenmez, hayatın adil olmadığından bahsederler. İşte bugün Güney'in o güruhtan ayrıldığı gündü çünkü karşısında duran varlık ona göre bugüne kadar hayatın ona bahşetmediği, çaldığı ne varsa küçük bir özür dileme şekli, hatta bir lütuftu!
Ortada delice hareketlerle dans eden dayılar ve teyzeler bile bir köşede durmuş elleri cebinde ortaya saçılan paraları almak için birbirlerini ezen çocukları yüzünde dünyanın en sakin ifadesi ile izleyen asil genci seyretmesine engel değildi.
"Güney!
"Buyur teyzeoğlu?
"Hayırdır, nereye kayboldun gittin?
"Bankaya gidip kredi çektim malûm!
"Ulan Güney ne adamsın! Gel hadi Necip abiler geldi."
Güney, koluna girip onu çekiştiren Taşkın'ın peşinden gitmeden önce son kez dönüp ak oğlana baktı. Baktı ki ne görsün! Yılışık bir dişi oğlanın koluna asılmış gevşek gevşek gülüyor!
Şansımı sikeyim! ulan hayat iki dakika sevinseydim ulan! diye haykırdı!
İçinden tabii.. sesli söylemeye götü yememişti.
Necip abiler, Mehmet beyler, Feride yengeler derken her birine ayrı ayrı neden hâlâ evlenmediğine dair rapor verip, ki; yaşı daha 27 ! Olmasına rağmen ona evde kalmış muamelesi yapan akrabaların tanıştırmaya çalıştığı meraklı kızlardan yakasını kurtarıp her gördüğünde içini garip bir ferahlık dolduran ak oğlanı aradı gözleri.
Ancak nereye baktıysa bir türlü göremiyor, göremediği her an kalbi patlayacak gibi oluyordu.
"Güney neyin var oğlum lan neden bu kadar durgunsun?
"Yok bir şey..
"Var bir şey işte! kuzenin evleniyor, oğlum senin şu an halayda başı çekmen lazımdı? yoksa aşık mısın bana lan? Evleniyom diye yas mı tutuyon?
"Taşkın sike-
"Enişte ablamın istediği çantayı getirdim?
"Hah dur dur Erencim hemen kızlara verelimde odaya götürsünler, Şeyda bakın kız!
Yakından daha güzel... çok güzel... nasıl asil... nasıl kibar... yerim ben bunu! yalarımda!
"Güney! Güney, Hey!
"Heeh?
"Bak seni bizim kayınbirader ile tanıştırayım? Eren..
Eren! Buda teyzeoğlum Güney kardeşim gibidir ""Memnun oldum."
"Ben daha çok oldum..
"Efendim?
"H-hiç.. nasılsın Eren hiç görmedik seni buralarda?
"Eren, Artvin'deydi düğün için geldi," diyen Taşkın'a baktı Güney ne demekti düğün için geldi?
"Artvin'de derken? Okul falan mı?
"Evet,"
"Ne okuyorsun?
"Okul öncesi öğretmenliği."
"Çocukları seviyorsun herhalde?
"Evet, çok severim, çocukları kim sevmez ki?
"Yaa.. kim sevmez veledleri...
"Eren! Baksana şuna nasıl çıkmışız?
Yine o kız gevşek gevşek gülüp çocuğa yapışmıştı sevgilisi miydi acaba?
Güney sinirden kasılırken Taşkın'ın onu dürtmesiyle kendine geldi, Taşkın gergin gergin gülümseyerek etrafına baktıktan sonra Güney'e yaklaşıp sessizce konuştu, "Sakın kayınbiraderime göz koydum deme?
"Koydum!
"Yuhh ulan! Ne ara?
"Boşver onu kim bu yılışık?
"Amcasının kızı?
"Haa iyi o zaman tehlike yok. Bekle sevgilisi var mı?
"Güney bu çocuğa yaklaşma bile!
"Neden?
"Sonra anlatırım uzak dur işte!
"Hadi be sırf karının kardeşi diye uzak durmamı istiyorsun!
"Değil Güney gerçekten."
"Çoktan gözüme kestirdim oğlum ben bu çocuğu kendime yar etmeden durmam!
"Güney laf dinle lan!
Taşkın'ın nadir görülen ciddiyeti Güney'i şaşırtsada asla vazgeçmek gibi bir düşüncesi yoktu. İlk hamleyi de hemen yapmaya karar verdi gencin fikrini en baştan öğrenmeliydi en azından boşa vakit harcamamış olurdu.
Amcasının kızıyla bir köşe de telefondan video izleyen gencin omzuna elini attı, "Eren biraz konuşabilir miyiz?
Genç oğlan bu tavrına şaşırsa da konuşma talebine olumlu cevap verdi, "Tabii "
"Dışarı çıkalım burada gürültü var."
"Tamam."
Birlikte kalabalığı aşıp düğün salonunun merdivenlerinden inerken Güney yanında adeta bir manken gibi dik yürüyen gence şöyle bir bakıp belli belirsiz gülümsedi. Garip bir şekilde onunla yan yana yürümek bile hoşuna gitmişti. Uzun süredir onu böyle heyecanlandıran kimse olmadığını, son zamanlarda vakit geçirdiği herkesin ona ne kadar sıkıcı geldiğini yeni yeni fark ediyordu.
Artık derinlerden gelen müzik ve kapıdaki kalabalıktan uzaklaşıp sokakta bir köşeye çekildiklerinde Güney kendisine beklenti içinde bakan gencin eşsiz güzellikteki yüzüne bakıp iç çekti ve konuya girdi, "
"Eren!
Ama bu ses ondan çıkmamıştı. Güney bakışlarını sesin geldiği yöne çevirip gelen kişiyi gördüğünde hayatının şokunu yaşadı. Pis pis sırıtarak üzerlerine doğru gelen adam o'ydu! Lanet olsun ta kendisiydi! Zahit denen baş belası!
"Zahit abi?
Zahit abi mi??
"Eren hayırdır kardeşim?
"Güney bey eniştemin kuzeni, benimle bir şey konuşacaktı da... Zahit abi amcamın oğludur."
Güney duydukları karşısında yüzü garip bir hâl almışken Zahit bir kolunu Eren'in omzuna attı ve Güney'e bakıp sinir bozucu bir şekilde sırıttı" Yaa Güney dünya küçük değil mi??
Dünya küçüktü gerçekten örneğin, lise son sınıfta staj için çalıştığı yerde günlerce uğraşıp onunla olmaya ikna ettiği sevimli bir oğlanla işi pişireceği yerde dünyanın en sinir bozucu insanı Zahit'e yakalanıp o yazın burnundan gelmesi gibi, ama Güney de boş durmamıştı tabi bütün yaz onunla uğraşan Zahit zorbasını son gece ayartıp siktikten sonra yatakta mal gibi bırakıp memlekete kaçmak gibi ufak önemsiz bir intikam almıştı o kadar...
Ship Operasyonu bittikten sonra bu hikayeye odaklanabilirim sanırım şimdilik konuyu bilmeniz için atıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEY | GELENEK
Roman d'amour[TAMAMLANDI] Kuzeninin düğününe katılan Güney, gelin almak için gittikleri evde gelinin erkek kardeşi Eren'e fena tutulur. Ancak o düğünde Güney'i başka bir sürpriz daha beklemektedir; bir zamanlar ona zorbalık eden Zahit, kız tarafının akrabasıdır...