"Bazen, insan, kendi değerini ölçüp biçemez. kendini iyi ve yeterli hissetmek adına başkalarının düşünceleri ve hisleri doğrultusunda hareket eder. Kimi zaman narsist bir babanın, hasarlı bir annenin ve kayıtsız birkaç akrabanın eseridir bu. Kimi zaman da sağlıksız bir ilişkiden sağ çıkmanın küçük bir bedeli.
Kim ki biraz sahip çıksa, onun fahişesi haline getirir insan kendini. Yalnızca biraz da olsa yeterli hissedebilmek adınadır hepsi.
Ve ne zaman ki biri çıkıp gelse, gerçekten değerli olduğunu hissettirmek istese insana, korkup kaçmaktır ilk derdi. Sevilmeye alışamamaktır bu. Ne büyük bir acıdır ki bu aslında...
Fakat, her şeyin aksine insan, kötüye çekilmeye eğilimlidir. Acizlik ona adeta bir ödül gibidir ya da bir nevi savunma mekanizmasına dönüşmüştür belki de. Aciz hissetmediğinde insan kendini tanıyamaz hale gelir. Zira sağlıklı bir insan muamelesi görmek göz korkutucu gelebilir.
Ne komik ama değil mi?
Değer görmek bile korkutur şu insanoğlunu..."Okuduğu kitaptan kafasını kaldırdı Bennu. Bu okudukları üzerine biraz tuhaf hissetmiş gibiydi. Belki de üstüne alınmıştı. Her iki türlü de şuan okumaya devam edemeyeceğine emindi, çünkü bu sayfada kendinden bir şeyler görmüş gibiydi ve bu kafasını bulandırıyordu. İlişkilerinde hep çok seven, çok veren taraf olmuştu o. Son yaşanmışlıklarında da en büyük sorun hep buydu. O hep verirdi, karşı taraf vermediğinde bile sorun etmezdi. Birini sevdiğinde, her şeyiyle severdi. Ve her ne kadar verse de kendinden, kimseye yetmemesi onu artık bunaltmıştı.
İnsanlar onu sevmediğinde kendinin sevmeye değer biri olmadığını düşünüyordu. İçinde bir dolu çatışma vardı ve kimsenin onu onun sevdiği kadar sevemeyeceğine inanıyordu. Ne kadar yanıldığının farkına ise çok yakında varacaktı.Bütün bunları düşünmek biraz sinirini bozmuştu ki, kendi tabiriyle, okuduğu boktan kitabı kapatıp sıranın üzerine yüz üstü yattı. Uyumak istedi. Ama zihni çoktan canlanmıştı bile. Canı sigara çekti. İkisine de kavuşamayacağını anladığında kafasını sıradan kaldırdı ve etrafa bakındı. Tüm sınıf bayılmıştı çoktan. Aybüke hariç. Sıraya yatmış, önünde test kitabı ve elinde kalemiyle bir şeyler mırıldanıyordu. Kendi kendine sırıttı Bennu. Sessizce alkışlayarak, "Ne kadar özverilisin." diye fısıldadı. Cevap gelmeyince garipsedi. Sessizce yerinden kalktı ve eğilmiş şekilde yavaşça yanına doğru yaklaştı, biraz dibine girdi. Fark etti ki Aybüke de uyumuştu. Elinde kalem, bir şeyler mırıldanırken görünce çok zor bir soru çözüyordur diye düşünmüştü. Ne kadar saçma bir durumda olduğunu düşününce sessizce gülmekten kendini alamadı, ve tam o sırada Aybüke gözlerini açar gibi oldu. Hala dibinde duran Bennu'yu görünce bir anda yerinden sıçradı. Sıçramanın çıkardığı ses sınıftaki kafaların kalkıp uykulu gözlerle ikisini yargılamaya başlamasına sebep oldu. Öğretmenler masasında kitap okuyan Bülent Hoca tek kaşını kaldırıp,🤨, dudaklarını o garip şekle sokunca tekrar gülmekten korktuğu için hocaya "👍🏿" yaptı ve hiç bir şey olmamış gibi hemen hızlıca yerine geçti Bennu.
Bir iki dakika içerisinde zil çaldı ve Allah'a olan teşekkür borcunu unutmayacağını mırıldandı Bennu. Utancını yaşamasına gerek kalmamıştı. Teneffüste biraz uyumayı düşünüyordu. İkinci ders daha yeni bitmişti ve üçüncü ders şu yeni gelen meşhur tarih hocasıyla olacaktı. Herkes ne kadar yakışıklı ve karizmatik olduğundan konuşuyordu. Hatta Nejay İşler'e benzediğini söyleyen bile bazı kişiler vardı. Şuan tarih hocasını düşünmek tek derdi değildi ama merak etmeden duramıyordu da. Kafasını kaldırdı ve sınıfın az çok boşaldığını gördü. Ayağa kalktı kapıya doğru yürüdü. Arkasında Aybüke'nin bakışlarını hissedebiliyordu, kesinlikle fırça yiyecekti. Sınıftan çıkmadan önce hızlıca ona dönüp göz kırptı ve hemen tüydü. Tuvalete vardığında her zamanki gibi kalabalıktı ve felaket bir caca kokusu vardı. Aşağı kata inmeyi düşündü ama üşendi. Bir süre sonra önünde beklediği kabin boşaldı. İçeri girip kapısını kitledi. Okulda işerken biraz stres oluyordu. Millet işeme seslerini duymasın diye ses seviyesini ayarlamayı öğrenmişti resmen. Bu tuhaf bir yetenekti ama işe yarıyordu. İşi bitince hızlıca çıktı ve ellerini yıkadı. Sınıfa döndüğünde öğretmenler zili yeni çalmıştı. Duru bir anda yerinden fırlayıp Bennu'ya doğru yaklaştı ve yeni tarih hocasından bahsediyordu.