Acayip Haldeyim (5)

47 6 11
                                    

Muhammet S, saçı kadar garip bir adamdı.

Arabaya bindikten onbeş dakika sonra evine vardılar. Yol boyunca k*rtçe şarkılar dinlemiş, Bennu'nun mızmızlanmışlarını dinlemişlerdi. En azından Muhammet onunla uğraşmayı sevdiğinden mızmızlanması sorun olmamıştı. Eve girdikleri ana kadar Bennu biraz daha kendine gelmeye başlamıştı. Girdikleri andan itibaren onları tarif edilemez, erkeksi bir koku karşılamıştı. Muhammet ikisinin de rahatça oturmasını, kendilerini evlerindeymiş gibi hissetmelerini istemişti. Onlar salondaki iki kişilik koltukta otururken Muhammet mutfakta Bennu kolayca ayılabilsin diye sert bir kahve hazırlamaya girişmişti. Fakat koltuğa oturduğu andan itibaren Bennu zaten ayılmıştı ve kafası ağrıdan patlayacak gibiydi. Belki de zihni olaylara daha yeni yetişmeye başlıyordu, emin değildi. Rana'yla yan yana koltuğun ucuna oturmuş, birbirlerine bakıyorlardı. Bennu tam ağzını açacakken Rana ayağa kalktı, "Hadi yine iyisin," diyerek hızlıca odadan çıktı. Bennu'nun tepki vermesine vakit dahi kalmamıştı, her şey çok hızlı yaşanıyor gibiydi. Niye geldi, niye gitti, neden onu buraya getirdi, geri eve nasıl döndü anlamamıştı.

Rana'nın gitmesi üzerine çok geçmeden Muhammet elinde bir kupa kahveyle salona girdi. Rana'nın nerede olduğunu sormaması, gittiğini zaten bildiği anlamına geliyordu. Gerçekler yavaş yavaş Bennu'nun yüzüne çarpmaya başlamıştı. Şuan Muhammet S'nin evindeydi. Başka kimse yoktu. Sadece ikisi vardı. Baş başaydılar.
Muhammet ona doğru yürüdü, elindeki sıcak kahve dolu kupayı ona uzattı. Bennu biraz titrediğini hissetti, elini uzattı. Kupayı kavrarken Muhammet ile elleri sürtüştü ve o an elektrik çarptı. Bir şeyler alev almış gibiydi. Bu gergin heyecandan kurtulmak isteyen Bennu kahvesini sıkıca tutup hızlıca yudumlarken Muhammet de iki kişilik koltuğunda kendine bir yer bulmuştu. Bennu merak ediyordu, bu kocaman koltuk ne için olabilirdi?

"Ha..." Bennu'nun aklına garip bir şeyler geldi ve farkında olmadan bir ses çıkarmış oldu. Yan tarafında oturan Muhammet gözlerini ona çevirdi, yüzünde okunamayan bir ifade vardı. Bennu boğazını temizledi ve Muhammet'in bakışlarını görmezden gelerek kahvesini içmeye devam etti. Telefonu nerede bilmiyordu ama dikkat dağıtabileceği bir şeye ihtiyacı vardı. Tüm gün oturup birbirlerine bakmayacaklardı herhalde. İkisinin birlikte yapacağı pek fazla aktivite yoktu sonuçta. Birkaç şey haricinde.

Sessizlik Muhammet'i öldürüyordu ve cevaplara ihtiyacı vardı, ama neyi nasıl soracağını bilmiyordu. Bennu biraz gergin görünüyordu ve onu fazla sıkmak istemezdi. Hem muhtemelen o şuan burada olmak bile istemiyordu. Muhammet bunu anlayabilirdi. Deneyimlediği bu obsesyon Bennu'yu bağlamazdı. Derin bir iç çektikten sonra artık sessizliği bozmaya karar verdi.

"Neler olduğunu anlatmak ister misin³?"

Bennu elindeki kupaya gözlerini dikti. Bu sorudan kaçamayacağını bildiğinden bitsin gitsin gözüyle bakıyordu artık olaya. Kahvesini bir kez daha yudumladıktan sonra kupayı az ilerisindeki cam masaya koydu ve biraz rahatlamaya çalışarak tüm vücudunu Muhammet'e döndü.

"Babamla kavga ettik. Ciddi bir şey değil. Rahatsızlık için kusura bakmayın hocam."

Muhammet ne düşünüyordu bilmiyordu ama bir anlık refleksle, "Bana Muhammet de," dedi.
Bennu bunu beklemiyordu ama hoşuna gitmediğini söylemek yalan olurdu.

Muhammet koltukta pozisyon değiştirdi, artık bütün vücudunu Bennu'ya dönmüş durumdaydı. Başını eline yasladı, "Ciddi bir şey değil diyorsun ama eve gidemiyorsan büyük bir olay olmuş olmalı herhalde?" diye sordu meraklı gözleriyle.

Muhammet'in ona yüzde yüz ilgiyle dönmüş olması Bennu'yu daha da germişti. Kendini rahat hissetmediğinden değildi ama yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu. Ses tonu biraz sessizdi,
"Sigara içerken gördü beni. Bu aralar... pek de iyi değilim." dedi. Neredeyse fısıldamış gibiydi ama Muhammet'in onu duyduğunu biliyordu. Hiç beklediği gibi gitmemişti bugün, bir de Muhammet Hocasına açılası gelmişti.

YollarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin