5.Bölüm

918 55 22
                                    

Merhaba,

İki seme olmasına rağmen birisi birazcık daha uke gibi davranması daha iyi olur gibime geldi ama sadece yatakta😉

Keyilfi okumalar dilerim

---

Alt dudağını ağzımın içine çekip ısırdığımda yeniden inledi boğukça. Ben alt dudağını ısırıp emerken o da inlemeleri arasında üst dudağımı emmeye çalışıyordu. İşaret parmağımla deliğini dürttümde gözlerini sım sıkı kapatıp inledi ve dudaklarımızı ayırıp boynumu sığındı.

Titriyordu ama titremesi zevkten çok gerginlik gibi hissettirdiği için iki elimide yerlerinden ayırıp beline doladım. İncecik belini kemer gibi sararken kafamı boynuna gömüp güzle kokusunu içime çektim. Titremeleri dinmediği için öpücükte bıraktım.

"Sakin ol. Sen hazır olana kadar bekleyeceğim. Sorun yok sevgilim." 

Beline sıkıca sarılarak boynuna öpücüklerimi dizmeye devam ettim. Sakinleştiğinde kucağımdan kaldırıp tekrar koltuğa oturmasını sağladım ve alt bedeninin çıplak kalmasına neden oldum. Ama uzatmadan hızlıca tekrar yeni kıyafetle giydirdim. 

Siyah ve rahat olduğuna emin olduğum bir pantalon, üzerine de beyaz bir gömlek giydirdim. 

Kendim giyindiğimde güzelime tekrar baktım ama beyaz gömlekten göğüs ucunun belli olduğunu ancak fark edebildim. Kaşlarımı çatmama neden oldu?

"Ne oldu efendim?" Kafasını yana yatırarak bana baktığında ağzımı şaklattım. Tekrar dolaba yöneldim; "Bundan sonra üstüne beyaz giyme. İçin çok belli." Aynanın önüne geçip kendine baktığında kafasını onarlarcasına salladı; "O halde bu gömleği atmanız gerekiyor. Ben giyemiyorsam, sizde giyemezsiniz." Tek kaşını kaldırıp ciddi ses tonu ile konuştuğunda yükseldiğimi ne zaman fark edecek acaba?? Kafamı onarlarcasına salladım ve siyah bir gömlekle yanına gittim, gömleğininin düğmlerini açarken yanıtladım onu; "Gidip şömineye at, güzelim giymemi istemiyorsa giymem. Sorun değil benim için." Tavşan dişlerini gösteren büyük bir gülümseme ile bana baktığında bende kare gülümsememle ona baktım. 

Üstüne siyah gömleği giydirdiğimde ikimizde tamamen siyahlar içerisinde odadan çıktık. Gömleğide gerçekten şömineye atmıştı. Bir gömlek sadece, onun içine sinmiyorsa sorun yok. Beraber gülümseyerek kahvaltı salonuna girdiğimizde Min masanın başında servis yapmak için bekliyordu. Bizi gördüğünde gene eğilerek selam verdi. Ben masanın başına hemen sağ tarafımada Jeon oturduğunda sessizliği ilk bozan oldum; 

"Min, tahminnen ne zaman eğilmeyi bırakırsın?" Çaylarımızı doldurken yanıtladı; "Ne haddime efendim." Göz devirmeme neden oldu; 

"Ya, hyung. Bak hyung diyorum eğilme be artık!! Aaaaa." Yalancı bir sinirle benden 4 ay büyük Min'e çıkıştığımda komutanın şaşkınca bizi dinlediğini fark ettim. 

"Min'in babası babama yardımcı olurdu. Bizde çocukken sürekli oyun oynardık, ben eğitime gittim geldim böyle oldu. Bozuldu resmen, ne yapsam ikna edemedim birisi yokken rahat davranması konusunda." Tabaklarımıza yemek servislerini yaparken kendine hakim olamayıp sırıtmaya başladı; "Size bir söz vermiştim efendim. Eşinizi görene kadar ciddiyetimi koruyacağım." Göz devirecekken aklıma komutan geldi ve gözlerimle onu işaret ettim. 

"Bak işte burada eşim, rahat davran artık." İkiside donup bana bakmaya başladığında umursamazsa omuzlarımı silkip kahvaltıya devam ettim. 

Ufak tefek ataşmalar ile biten eğlenceli kahvaltının ardından odamda bazı evrakları incelemem gerekiyordu; "Jeon, benim incelemem gereken evraklar var. İster bende çalışma odasına gel, istersende odama gidip biraz daha uyu." 

the king/ taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin