3.Bölüm

1K 73 82
                                    


Merhaba,

Aslında bu seriye başlarken çok heyecanlıydım ama yazmak konusunda çok başarılı olduğumu hissetmiyorum.

Yinede denemeye devam ediyorum...

Keyifli okumalar dilerim..

---

Jeon'u buraya getireli bir kaç hafta olmuştu bile. İşinde gerçekten çok iyi. Sarayda ki hava bile değişmişti. Askerlerin durumuda her geçen çok daha iyiye gidiyordu. Bazıları potansiyelinin üstüne çıktığı için göreve bile gönderdim. 

İlk başlarda çekinse bile şu an daha rahat bir şekilde benimle beraber yemek yiyor. 

Normalde annem, babamla birlikte yemem. Çevremde birisi olmasından hoşlanmıyorum ancak durum Jungkook olduğunda her şey değişiyor. Yanı başımda kolumu uzatsam dokana bileceğim kadar yakınımda oturup yemek yerken istemeden gülümsüyorum.

Yemekler bittiğinde Jeon yine hızlıca kalkmak istedi ama kolundan tutup oturmasını sağladım;

"Beraber çay ya da kahve içelim. Her gün 3 kere bu masadan koşarak kaçmaktan yorulmadın mı?" Yerine tekrar kurulduğunda kolunu bırakıp arkama yaslandım.

"Kaçmıyorum, sadece sizi rahatsız etmek istemiyorum." Bedenimi ona döndürdüm.

"Sence rahatsız olacak olsam seni en başında bu masaya davet edip, oturmana müsade eder miydim?" Tek kaşımı kaldırarak devam ettim. "Benim ne zaman nezaket kurallarına uydumu gördün ya da duydun? Hiç bir zaman. O halde kafana takma ve keyfine bak. Min!" Kafasını salladığında kahyaya seslenmiştim. Hızlıca kapıyı açıp içeri girdi ve eğilerek selam verdi;

"Ne istersiniz efendim?" 

"Bana çay getir ve Jeon içinde?" Kaşlarımı havaya kaldırarak bakışlarımı ona döndürdüğümde "Kahve." Diyerek sözümü tamamladı. Min hızlıca gidip gelerek içeçeklerimizi servis etti.

"Efendim, göreve giden askerlerden dolayı sarayda ki asker sayısında azalma var. Yeni askerler çağırarak onları eğitmemi ister misiniz?" Yan sırıtmama neden oldu. Bu daha çok uzun süre burada olacağını ifade ediyor.

"Çok isterim Jeon. Artık saray güvenliğinde net olarak söz hakkına sahipsin. Benden sonra senin sözün geçer. Bunu saraya duyuracağım." Kafasını önüne eğse bile gülümsemesini saklayamadı. 

"Teşekkürler efendim." Tekrar kahyayı çağırarak tüm sarayı bilgilendirmesini istedim. Artık Jeon bu sarayda benden sonra en yetkili kişiydi. Kısa süre içinde ona fazla güvendiğimin farkındayım ancak kendime engel olamıyorum. Kollarımın arasında olması için tacımı vermeye bile hazırım.

Çalışma odamda işlerimi halettikten sonra arka bahçeye çıktı. Jeon her zaman ki gibi askerler ile ilgileniyordu. Bir süre uzaktan ciddi ve sert yüzünü incelim. Altımda inlerkende bu kadar sert olabilir miydi acaba? 

Düşüncelerimden uzaklaşmak için kafamı iki yana salladım. Bu aptal düşüncelerden uzaklaşmam gerekiyor. Daha koluna bile dokunma iznim yok. 

-

Kral, komutanın ondan hoşlandığını, onu düşünerek kendini çektiğinden habersizce onunla olan düşüncelerinden uzaklaşmaya çalıştı. 

-

 Ben düşüncelerimden kaçmaya çalışırken Jeon askerlerini yanından göndermiş benim yanıma doğru adımlıyordu. Gözlerinin tek odak noktası gözlerim olduğu için çarpık bir şekilde gülümsedim. O gözler keşke hep üzerimde olsa.

the king/ taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin