1. SIFIRINCI NOKTA

414 27 394
                                    

OKYANUSUN KÜLLERİ



1. SIFIRINCI NOKTA

Zandros, Obsessed

♟️




Sessizlik, en büyük silahımdı.

Belki de konuşmayı ilk öğrendiğim andan beri asla o konuşkan kız olamamıştım. Arkadaş ortamlarında daima sessizce kenarda onları izler, ortamdan soyutlaşırdım. Bunun iyi veya kötü olduğunu bilmemekle beraber mutluydum. Fazla ses, baş ağrıtır ve benim başım yeterince ağrıyordu zaten.

Mecazi anlamda değil.

Oldum olası dinmek bilmeyen baş ağrılarıma hiçbir doktor çare bulamamıştı çünkü onlara bile bu olayı anlatmamıştım. Ta ki ailem bendeki anormalliği anlayana ve babam beni yurtdışına götürene kadar... Hâlâ çok iyi hatırlıyordum, gittiğimiz yer bir hastaneden ziyade küçük bir klinikti. Sayısız tane test olmuş ve neredeyse bir ay kadar orada kalmak zorunda kalmıştık.

En sonunda ise bana verdikleri küçük bir hap kutusuydu. Sadece ama sadece çok zorlandığım durumlarda kullanmam şartıyla verilmişti o ilaçlar fakat ben onları dinlememiş, ilk başlarda, her başım ağrıdığında kullanmıştım o ilaçları ama zamanla öğrenmiştim.

Yönetebilmeyi.

Küçükken karşımdaki kişi konuşmasa bile onu duyabilmek benim için çok korkutucuydu ama zamanla alıştım. Daha sonra ise duymamayı da öğrendim. Hâlâ tam olarak nasıl başardığımı anlamasam da eskiye göre iyiydim. Sanırım.

Zamanla bu sesler susacak, Laren. Zihninde bir tek sen olacaksın. O ana kadar sabırla beklemen gerekiyor.

O küçük klinikteki doktorum bana bunları söylemişti. O zamanlar beni geçiştirmek için söylediğini düşünsem de haklıydı. Artık zihnim gittikçe sessizleşiyor ve tek başıma kalıyordum.

Eskiden asla kalabalık ortamlarda bulunamazdım mesela, benim için imkânsız gibi bir şeydi bu. Ama şu an buradaydım. Ülkenin en köklü liselerinden birinde.

Neredeyse hiç okul hayatı yaşayamamıştım çünkü şiddetli baş ağrılarım asla dinmediği gibi, bitmek bilmeyen mide bulantıları yataktan çıkmama bile müsaade etmiyordu. Bu yüzden uzun bir süre asla kilo bile alamamıştım. Bitti her şey. Eskide kaldı.

Son bir yıldır bunların hiçbirini yaşamamam sayesinde evden çıkmayacak kadar kendimi derse vermiştim, ilk başlarda bu çok eğlenceliydi; yeniden hayata tutunmak için bir amacımın olması heyecanımı yerine getirmişti. Ama bir süre sonra bunun o kadar da güzel bir şey olmadığını anlamıştım. Her çözemediğim matematik sorusu sonrasında ağlamak rutin haline gelmişti mesela... Ya da fizik çalışmaya kendimi hazırlamak.

Sonuç olarak buradaydım.

Vasil Koleji'nde.

Normal eğitim anlayışından farklı olarak her yıl, her sınıf için öğrenci alımı yapıyorlardı. Bu sayede son sınıfta da olsam bu okula girebilmiştim.

Tek değildim. Yanımda ikizim de vardı. O benden daha şanslıydı, her konuda. Birincisi, o normal biriydi. İkincisi ise ortaokuldan sonra bir yıl daha sınava hazırlanmış, bu sayede de tüm lise hayatını bu okulda geçirme fırsatı kazanmışyı. Ben uzun bir süre yurtdışında olduğum için ilkokula bir yıl geç başlamıştım. Hep okula gidememiştim tabii ki. Evden eğitim almam annem için daha kolay bir seçenekti. Öyle de oldu. Aylarca evden çıkmamak, insan yüzü görmemek çok korkunçtu.

OKYANUSUN KÜLLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin