Hayatım boyunca hiç mutlu olamadım, ben mutluluğu onunla tattım. Kimse sevmedi beni, herkes iğrendi benden. O iğrenmedi ama sevmedi de, o bana acıyordu ve bunu aşk zannediyordu.
Birçok kez vurmuştu yüzüme beni sevmediğini. Ben onu gerçekten de sevmiştim, onu severken ölümüde biraz sevmiştim aslında, çünkü onu sevmek ölümü sevmek gibi bir şeydi.
O beni bitirmemişti, o son darbeyi vurmuştu ve ben tamamen yok olmuştum. Beni yok eden ailem, son vuruşu yapansa aşık olduğum adamdı.
Bir insan bir defa ölmez ki, bin defa ölür.
Babam bana cinsel istismarda bulunarak öldürmüştü, ondan kaçarken balkondan atlamış ve hafızamı kaybetmiştim. Allah bana bir hediye vermişti, tüm kötü anılarım gitmişti hafızamdan ve yıllar sonra Allah bana yeni bir ceza verdi ve silinen tüm anılar zihnime geri geldi.Annem bunu bildiği halde, benden iğrenip ses çıkarmayışıyla öldürmüştü, oysaki beni iğrenç yapan onun bu duruma sessiz kalmasıydı. Abim benim yanımda olmayışıyla öldürmüştü, gelebilirdi abimi seviyorlardı ve abim ne isterlerse yapıyorlardı. Abimin istediği kişi hiç bir zaman kardeşi olmamıştı. Aşık olduğum adam son darbeyi ailemi benden alarak vurmuştu, babamı değil belki ama ben annemi ve abimi seviyordum. Bunu kimse değiştiremezdi.
Ben yaşayan bir ölü haline gelmiştim...
~~~
Ben Anıl Altınok babası tarafından sevilmemiş, kardeşinin ölümüne sebep olmuş, annesini kurtaramamış ve sevdiği kadını yıkmış bir adamım. Ben ona acıyordum, bunun farkındaydı. Ama kesinlikle ona acıdığım için onu sevmiyordum, yaşanan bütün herşeye rağmen tebessümlerine aşık olmuştum.
Savaşın ortasında bir kadın tanıdım ben, yalan yanlış bir not sayesinde ondan nefret ettim. O bana hep gülümsedi, herşeye rağmen ve herkese rağmen tüm savaşlarımın ortasında tebessümü bana güç verdi.
Ben hep ölü bir adamdım, babam zaaflarımı yok ettmeye çalıştı ve ben kendime yeni zaaflar aradım. Anlamak istemiyordu ama zaaflarımı yok ederek beni ölüme sürüklüyordu. Sevdiğim insanlar için yaşıyordum, yorgundum. Ölmek istiyordum ama o vardı ve onun herşeye rağmen bana olan tebessümleri.
O ölü bir adama âşık oldu, ben yaşayan bir kadına âşık oldum.
Bana âşık olunca ben yaşadım, ben ona âşık olunca o öldü.
Bizim aşkımız ne kadar imkânsız bir aşk olsada, ben bu aşkı gerçekleştireceğim.
Ben Anıl Altınok hayatım boyunca kendimi affetmedim ama en çok sevdiğim kadın yok olunca kendimi hiç bir zaman affetmeyeceğimi söyledim. O hiç bir zaman mutlu olmamıştı, mutluluğu benimle tadacaktı ve hayata gözlerini tekrar açacaktı.
Karakterler;
Dalya Akalın=milggkh
Anıl Altınok=mostlyluca
Mete Akalın=Pietro ChecchiAsena Yücel=Sunblumer
Pınar Yıldız =Maria Zolotova
Ayaz Güler=Vinnie Hacker
Nehir Yıldız= Sara Crumbeleg
Kaya Kılıç=Tom.drp~~~~~~~~
Şu an karanlık olan odada çıplak zemine uzanmış tavanı seyrediyordum. İçinde bulunduğum bu karanlık odada kendi isteğim ile kalmıyordum. Annem ben bir hata yapınca beni soğuk ve korkunç olan bu odaya kapatıyordu. Şu an burada olmamın sebebi ise annemin çok değer verdiği vazoyu kırmamdı. Kaldığım bu odada küçük bir havalandırma vardı, bu havalandırmadan yağmur sesi kolaylıkla duyulabiliyordu. Bu ses bana huzur veriyordu, bu sesin yanında ürkünç olan bir ses daha duyuluyordu. Bu sese gök gürültüsü deniliyordu, bu iki sesin uyumsuzluğu çok garipti, bu iki ses hiç hatırlamak istemediğim bir anımı bana anımsatıyordu. Gece yatağıma uzanmış yağmur sesini dinliyorudum, birden bu yağmur sesini bastıran ürkünç bir ses duydum. Bu ses ile birlikte yatağımdan fırlayıp annem ve babamın yatak odasına gittim, babam her zamanki gibi yurtdışına çıkmıştı, annem ise yatakta uzanmış telefonu ile vakit geçiriyordu annemin yanına gittiğimde beni yeni fark etmiş gibi başını kaldırıp bana baktı