Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın canlarımm 🧚🏼♀️🫧
Keyifli okumalaaarrr 💕
___________________Güzel bebeğiimmm 🫧___________________
Biray
Yaşadığım her şey yalan mıydı? Anne, baba dediğim kişiler gerçekten annem ve babam değil miydi yani? On sekiz yılımı yalan bir şekilde mi yaşamıştım?
Ah, bu sorular fazla klişe değil miydi?
Beni bu yaşıma kadar yetiştiren kişiler zaten benim ailemdi. Şimdi bir kağıt parçasına göre olayı dramatize edip 'aslında babam, babam değil miymiş?' diye sorgulamaya gerek yoktu. Beni bu zamana kadar okutan, büyüten kişi babamdı. Onunla aramızdaki bağ uzun bir süre önce kopsa da bir kâğıt parçasına güvenerek yaşadığım hayatı silemezdim.
Kimse kusura bakmasın, bir test sonucuna göre her şeyi bir kenara atıp yeni bir sayfa açamazdım.
Ben bunları düşünürken tabii ki de ortadaki curcunayı pek umursamıyordum. İki adamın da karşılarındaki doktora bağırması ve ona hakaretler savurması yanlıştı. Çok saygısızcaydı.
Öte yandan bu sorumsuzluğun asıl sebebi de bu hastaneydi. Bu kadar kavga gürültü yerine direkt yetkililere dava açsalar daha mantıklı olmaz mıydı?
"Sizi dava edeceğim! Böyle bir sorumsuzluk asla kabul edilemez!" Ben de aynısını söylemiştim.
"Emekli bir savcı olarak tanıdığım güçlü isimler var, doktor Bey. Hastane yetkililerine bu dava için hazır olmalarını gerektiğini söyleyin."
Derin bir nefes alarak bakışlarımı diğer ikiliye çevirdiğimde ayaklandıklarını gördüm. Kadının ağlamaktan gözleri ve burnu kızarmıştı. Dudakları hala titriyordu ve dayanağı yanındaki çocuktu. Ona yaslanmış bir şekilde Yusuf Beyin yanına ilerlediler.
"Gidelim buradan, Yusuf."
Babam bakışlarını yanındaki kadına bile değdirmeden karşısındaki doktorla tartışmaya devam ediyordu. O sırada Yusuf Bey, babamın koluna dokundu.
"Yağız Bey, bu benim telefon numaram. Olur da ortak bir dava açmak isterseniz benimle iletişime geçebilirsiniz." Bakışlarını bana çevirdi ve ağırca yutkundu. Gözlerimizin aynı renkte olması beni duraksatırken kalın ve ifadesiz çıkan sesini duydum.
"Şu anda gördüğün üzere sağlıklı iletişim kuramayacağız. Bu durumu senin de müsait olduğun bir zaman konuşmak isteriz, Biray." Numara yazılı kağıdı bana uzattı. "Bu benim telefon numaram. Ne zaman iletişime geçmek istersen beni arayabilirsin."
Elindeki kağıda boş boş bakarken almam gerektiğini fark ettim ve hızlıca elinden aldım. Başımı salladım. "Sizin de müsait olduğunuz bir vakitte konuşmak en sağlıklısı." İstemeye istemeye konuşmamı fark etmiş gibi görünmüyordu. Onlarla iletişime geçmek istemiyordum fakat şu durumdayken bunu dile getirmek pek akıl kârı değildi doğrusu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSLU DÜŞLER | AİLE
Chick-LitAlkol bağımlısı birisini kim ne diye kardeşi olarak görürdü ki? Kim onu evlat diye severdi? Hayatta verdiğim mücadele hiç değişmemişti. Bir yere sığabilmeyi o kadar çok istiyordum ki... Aidiyetlik duygumu yitirdiğim zaman hayat benim için son bulmu...