"Gel yemek yiyelim "
" istemiyorum"
Onun yüksek çıkan sesine karşı hırıltılı bir sesle cevap verirken onun yatağa yaklaştıgînı adımlarından anladım .
Yatagın bir tarafî çokerken saçlarımda gezen eli hiss ettim . Bir kaç gün öncekine kıyasla dokunuşları yumşak ve şevkat doluydu .
"Lütfen meleğim bunu yapma bana"
"Neden gelmemiştin ?"
Aniden ellerini saçlarımdan ayırırken ve ona taraf deonerken konuştum . Oysa anlamadığını bakışlarıyle belli etti . Daha açıklayıcı konuşmalıyım .
"Ingiltereye gittiğim gün . Seni bekledim neden gelmemiştin? Ve .. ve Woo jin . O iyimi?"
"Cünki " biraz bekledi . Söylemekte tereddüt ediyordu sanki . Cesaretini toplamaya çalışıyordu. "Çünki o gün Woo jin in cenazesiydi"
Bir an benim icin akan sular durdu sanki .
Woo jin ölmüş müydü? . Hemde benim yüzümde . Beni okula götürürken .
"Ne?!"
O kadar duyqu arasında vere bildiğim tepki bu oldu . Hiçbir şey yapmadım başka . Yapamdım . Ağlayamadım bile ....
***
Yemek yerken -asla zorla değil- birden ağzımda demir tadî hiss ettim . Burnumdan anan sıcaklığı hiss edinceyse hemen elimj burnuma götürdüm .
Elimi çektim . Tahmin ettiğim gibi . Kandı..
Agzîmın kenarından akan ve çeneme doğru yol çizen sıvıyle birlikte nefesimin darlaşmasını hiss ederken yüzümü buruşturdum .
Beni ilk fark eden han ve jeongin oldu . Ikiside aynı anda bağırınca hepsinin dikkati üzerime dikildi .
"Unnie "
"Meleğim"
Görüntü de bulanıklaşmaya başlarken bayılacağımı anladım . Belkide hayata gözlerimi yumacaktım .
Benim için son gelmişti .
Hiss ediyordum .
Benim için son kaçınılmazdı sanki . Her an öle bilirdim . Bu hisle yaşıyordum .
"Hyun , affetim "
Görüntüm tamamen karalmadan önce söyleye bildiğim tek şey bu oldu .
Aktiflik siciyom hihi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Pişmanlık~ ~ Hwang Hyunjin ~
General FictionSon pişmanlık fayda vermez.... Asla zamanı geri alamazsın . O bir daha geri dönmeyecek . ~unut onu~ ~ölsem bile hayır~