Hastane koridoru Minho için hiç bu kadar boğucu olmamıştı.
O an hissettiği duyguları ifade etmek için en uygun kelime neydi pek bilinmez, fakat boşlukta hissettiği kesindi.
Morgdan haber bekliyordu, Jisung geldiği gibi onu oraya geçirmişlerdi ve Jisung'u bekleyen sadece kendisi vardı.
Koridorun kapısı açılıp da bir polis kendisine yaklaşınca Minho sessizce adama bakmaya başladı, o kendisine ulaşana kadar sessiz kaldı.
"Olayla ilgili size ufak bilgiler vermeye geldim, Han Jisung'un durumunu bilmiyorum fakat size onunla ilgili teşekkür etmemiz gereken bir durum var." Minho hafifçe kaşlarını çattı.
"Han Jisung... On yıl önce kaçırılan çocuk değil mi?" adam başını salladı.
"On yıldır bulunamamıştı, ailesi öldüğü düşüncesini çoktan kabullenmişti ve onu bulabileceklerine dair bütün inançlarını kaybetmişlerdi. Bu yüzden biz de aramayı bırakmıştık." Minho mırıldandı.
"Böyle bir şey olduğunu bilseydim en başında... Zaten sizi en başında aramam gerekiyordu." Minho yüzünü avuçları arasına aldı. "İlk gün kollarındaki yaraları gördüğümde sizi aramam gerekliydi."
"Onu ilk kez bugün gördünüz sanıyordum..."
"Uzun süre önce gördüm, iki ay sanırım. Kolları çiziklerle doluydu ve yanakları ıslaktı, ama çok genç duruyordu ve ben... Bilirsiniz, ergenlerin kendilerine zarar vermeleri yaygın bir şey. O yapıyor sandım, ailesi ilgileniyordur diye düşündüm." adam emin olamasa da elini onun omzuna koydu.
"Bilemezdiniz, lütfen kendinizi suçlamayın."
"En azından herkes bana büyükbaba ve büyükanne Kim'in oğlunun on yıl önce öldüğünü söyleyince sizi aramalıydım, ama yapmadım. Ben tam bir aptalım." adam ne diyeceğini bilemediğinden yirmi beş yaşındaki birinin sadece bir iki kere konuştuğu bir çocuk için ağlamasını izledi.
Minho bir süre sonra başını kaldırıp adama baktı.
"Kaçırılmış mı?" adam başını salladı.
"Bay Kim'in dediğine göre on yaşından beri onlarlaymış, o zamanlar Jisung'u bir parktayken kaçırıp zorla kendi evlerinde tutmaya başlamışlar ve Jisung kaçamasın diye onun ayağına zincir takmışlar. Düzenli olarak işkence görüyormuş orada, düzgün yemek yemiyormuş ve sık sık sözde onları bırakıp gittiği için ceza alıyormuş. Oğulları öldükten sonra ikisi de psikolojik sorun yaşamaya başlamışlar ve akıl sağlıkları yerinde değil, Jisung'un onları bıraktığını değil oğullarının bırakıp gittiğini düşünerek Jisung'a ceza veriyorlarmış. Vücudundaki çoğu yara bu yüzden." adam bakışlarını kaçırdı. "Dikkat ettin mi bilmiyorum, parmakları parçalanmıştı. Orada kala kala Jisung da akıl sağlığını yitirmiş sanırım, kamera kayıtlarına baktığımızda sık sık kendi kanıyla duvara bir şeyler çizdiğini gördük. Ve bazen... Minho beni kurtaracak gibi şeyler sayıklayıp duruyordu, bu Minho dediği kişiye son bir iki aydır aşırı bağlanmış durumda ve sık sık o kendisini kurtarmaya gelince ona gösterebilmek adına duvara kanıyla resimler çiziyordu." Minho son kısmı duyduğunda kocaman açılan gözleriyle bir süre adama baktı, sonra kollarını kendine doladı.
"Jisung... Kurtarılmayı, benim onu kurtarmamı bu kadar istiyordu ama ben ona arkamı dönüp gittim mi yani?" adam duraksadı.
"Minho sen misin?" Minho başını salladı.
"Bir keresinde o ağlamayı bıraksın diye onunla kısa süre muhabbet etmiştik, adımı oradan biliyor."
"Tüm iletişiminiz bu muydu yani?" Minho hafifçe başını salladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Horror Scene \ Minsung
أدب الهواةMinho o gün eve dönerken hiç kullanmadığı bir yoldan geçmek zorundaydı, ve Jisung ile orada karşılaşmışlardı. Jisung bir evin penceresinden dışarıyı izliyordu ve Minho onu orada gördüğü anda o sokaktan her gece geçeceğini, her gece o çocuğu görmek i...