Seungmin, Jisung'dan hoşlandığını fark ettiğinde on beş yaşındaydı.
O dönem okul bittiğinde Felix koruyucu ailesiyle beraber bir Cruise gemisi ile Batı Akdeniz'e tatile gidecekti. Ya da öyle bir şeydi açıkcası Seungmin onun tam anlamıyla ne dediğini anlamıyordu. Hiçbir şey çalmaması konusunda onu tembihledi ve Felix söz vererek ayrıldı.
Seungmin, Felix'in bahsettiği zengin velediyle de ayrıldıkları gün tanıştı. Yurttaki eşyalarını toplarken Felix'e yardım etmesi için şöförüyle gelmişti. Şöförüyle. Seungmin bunu tam anlamıyla kavrayamıyordu bile.
Yine de çocuk sıradan gözüküyordu. Basit bir kıyafet giymişti ama şimdi zengin olduğu bilinen bir gerçek olduğundan her şeyi üzerinde parlıyormuş gibi duruyordu. Zengin olmasa Seungmin'in ona inek diyeceği gözlükleri vardı. Boyu da pek matah bir şey sayılmazdı ama Felix'de çok uzun değildi. Çocuğun adı Changbin'di ve Felix'in ona neden deli olduğunu Seungmin anlayabilmişti.
"Ah, yorulma senin için taşıyayım."
"Dur, kapıyı senin için açayım."
"Başına dikkat et."
Felix giderken Seungmin ikisine de el salladı ve sonra telefonunu çıkarıp vakit kaybetmeden Felix'e mesaj attı.
seungminniee✨🌸:
dikkat etmen gereken bir şey daha var gibi duruyor
changbinFelix'den sadece kahkaha emojileri cevabı geldi. Seungmin oldukça ciddiydi.
*
Seungmin de kendi katolik koruyucu ailesiyle beraber bir çeşit dini tarikat olduğuna emin olduğu ama asla isminin konulmadığı kamp yerine gelmişti. İsteseydi gitmek zorunda değildi ama koruyucu ailesi onu da davet ettiğine göre paraya ihtiyaçları vardı. Bu yüzden Seungmin gelebileceğini söyledi.
Kamp başlangıçta pek bir şeye benzemiyordu. Beraber çadırları kurdular, neden olduğunu bilmese bile diğer ailelerin de sırayla çadırlarını kurdular. Kadınlar hep beraber yemek yapmaya erkekler de odun toplamaya başladı. Kamp yerinin hazır odunları vardı ama erkeklerin de bir uğraşı olsun diye odunları oradan almak yerine toplamaya çıkıyorlardı. Beraber ateşin başında oturuyorlardı ve hikaye anlatma gücü diğerlerinden daha iyi olan birisi incilden sayfaları okuyordu. Seungmin bir süre kitabın pek incile benzemediğini düşündü ama açıkcası kendisi de incili alıp okumamıştı bu yüzden çok bir fikri de yoktu. Adamın sesini yükseltip alçatması Seungmin'in o kadar sinirini bozuyordu ki suratına da aynı ifadenin yerleştiğine emindi. Belki de bu yüzden annesi, "Tatlım hasta mı hissediyorsun? İstersen gidip dinlenebilirsin. Dinlemek için kendini zorlama." diyordu.
Seungmin dinlemek için kendini zorluyordu. Aynı perspektiften değildi belki ama zorladığı kesindi.
Seungmin kampın birinci ayında -evet, bir aydır bu kampta beraber yaşıyorlardı- sıkıntıdan bir ağaca kafasını geçirip beynini akıtmayı düşünmeye başlamıştı. Sabahın köründe herkes uyanıp beraber kahvaltı ediyordu. Bütün aileler. Hep beraber. Sabahın köründe. Seungmin bir sabah daha altıda uyanıp yumurta almaya giderse yumurtayı bir tanesinin kafasına geçirecekti.
Esneyerek kampın kendi marketine doğru yürürken kaçıp yurda gitmeyi bile düşünmüştü. Koruyucu aileleri içinde en sevdiği bile sayılmazdı bu aile. Belli ki ödemesi için üç tane yurttan çocukları vardı. Zaten yeterince vardı belki Seungmin ortalıktan kaybolsa kimse farketmezdi. Hoş, sabah yumurta yemezlerse ölebilecek gibi durduklarından kesinlikle eksikliği farkedilebilir duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
road runner ve embesil çakal | seungsung
FanfictionSeungmin sadece Jisung'u kendisine istiyordu. Bunda yanlış olan neydi ki?