8. BÖLÜM: GİZLENEN DUYGULAR

8.6K 506 56
                                    

Herkese merhaba, umarım severek okuduğunuz güzel bir bölüm olur. 

Yavaş yavaş büyüyen güzel bir aile oluyoruz, henüz yolun çok başındayız ancak bir gün burası çok kalabalık olacak eminim :) 

Yazdığınız yorumlar beni çok mutlu ediyor, lütfen bolca yorum yazın bölümlerin üzerine konuşalım tartışalım çok isterim :) Aynı zamanda lütfen beğenmeden geçmeyin, bol bol beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. 

Sizi çok seviyorum!

Bölüm şarkısı: Adele- My Little Love


Yağmur taneleri saçlarıma bir bir düşerken, oturduğum mezar taşının arasında adeta buz tutmuş bedenimle karşımdaki Aslan'a anlamsızca bakıyordum. Aşırı yağmur yağdığı için üşüyor, duyduğum şey karşısında ise içten içe terliyordum. Vücudumun ve kalbimin oluşturduğu tezatlık ile savaşırken, az önce son derece ciddi bir tavırda değilmiş gibi, Aslan bir anda kahkaha attı.

"Suratın çok komik oldu." dediğinde gözlerimi devirdim. "Tabii ki seni dilemedim Lalin Başer! Dileğimi söylersem gerçek olmaz." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülmeye başladım. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da sinirden gülüyordum.

"Bende seni ciddiye bile almadım zaten." dedim hazır bir şekilde. "Ne dilediğini merak etmiyorum." dediğimde kahkahasına devam etti.

"Eminim merak etmiyorsundur, o yüzden yalvarıyordun az önce." dediğinde artık sinirlenmeye başlamıştım.

"Seni düşünen de kabahat biliyor musun Aslan? Ciddi kalma süren minimumda ve insanların senin için yaptığı jestler umurunda bile değil." dediğimde gülen suratı bir anda ciddiyete bürünmüştü.

"Sadece eğlenmek istemiştim." dediğinde gözlerimi devirdim ve hafifçe gülümsedim. Zaten bende beni dilemesini beklemiyordum, hem enden dilemeliydi ki ondan nefret ediyordum, hareketlerine tahammül edemiyordum!

"Eğlendin mi?" dedim.

"Evet." dediğinde sırılsıklam olan kıyafetlerime aldanmadan keki önün koydum ve oturduğum yerden kalktım.

"Sana iyi eğlenceler." dedikten sonra hızlı adımlarla mezarlıktan çıktım ve patlayan havai fişeklerin arasında yürümeye başladım. Yağmur şiddetini arttırdıkça, sanki havai fişeklerde ona eşlik ediyor gibiydi. Yeni bir yıla girdik diye havai fişek atılmasını mantıklı bulmuyordum aksine nefret ediyordum, çevredeki hayvanlar bu seslerden korkuyor ve onlara gerçek manada zarar veriyordu.

"Lalin dur." dedi bana yetişmeye çalışan Aslan, arkama dönüp bakmadığımda kolumdan tutarak zorla da olsa ona bakmamı sağladığında korkuyla irkildiğimi görünce hızlıca elini çekti.

"Aslan gerçekten senin şımarıklıklarına uğraşmak istemiyorum, eve gidiyorum." dediğimde sinirlendiğimin farkına varmış olacak ki dalga geçmiyordu aksine fazlasıyla ciddiydi. "Ayrıca temastan hoşlanmıyorum bir daha bana sakın dokunma!" dedim avazımın çıktığı kadar bağırırken. Bir erkeğin bana dokunmasına tahammül edemiyordum, karşı cinsten biri bana dokununca ayak ucumdan başlayan bir sinir beynimde saniyesinde sıçrıyor ve kalbim sıkışıyormuş gibi hissediyordum. Ancak irkilsem de ilk defa böyle hissetmemiştim. Aslan Aral'ın dokunuşu beni korkutmamıştı.

"Özür dilerim." dedi nedenini anlamaya çalışarak. Zaten ikimizde birbirimizi asla anlamıyorduk, bakışlarımızdan birbirini tanıyan ama bir o kadar da iki yabancı olduğumuz ve kafamızdaki soru işaretlerinin asla gitmeyeceği her halimizden belliydi.

İlgi çekici bir adamdı, uyuzun önde gideniydi, karanlık bir tarafının olduğu aşikardı ancak bana nefes alan tüm karşı cins yasaklıydı ve ben o yasağı bile bile zorluyordum. Hayatımda belki de ilk defa bir erkek konusunda kendimi kontrol edemiyor her fırsatta onun yanında buluyordum kendimi ya da kader bizi bir araya getiriyordu bilmiyorum ama benim için dokunulması ve tadılması yasak bir elma olduğunu adımın Lalin olduğunu bildiğim kadar iyi biliyordum.

SOYSUZ SERSERİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin