5

170 32 10
                                    




Mark'ı ikna etmek zor olsa da en sonunda yabancı bedenlerle birlikte Jeno ve Jaemin'in salonuna kurulmuştu herkes. Jeno her ne kadar istemese de birkaç parça kıyafet verdi dört bedene. Herkese birer fincan kahve yapmak üzere mutfağa geçmişti. Bir umut birbirlerine ısınmalarını ve aynı tarafta yer almalarını istiyordu herkesin. Jaemin'in sert tavırlarına karşı Jeno oldukça sakin ve sevecen gözüküyordu.

"Bir insanla birliktesin demek." diyerek söze giren ve bakışlarını açık mutfaktan ayırmayan yabancı bedene gözlerini devirmişti Jaemin.

"Bu seni hiç alakadar etmez."

Jaemin'in sert ses tonu ile birkaç dakikadır kucağında salladığı Minhyung daha yüksek sesle ağlamaya başlamıştı. Jaemin'e yeni yeni alışan minik alfa bir anda üç yabancı alfanın kokusunu aldığı için eve girdiklerinden beri ağlıyordu be Jaemin salonda bir o yana bir bu yana yürüyerek sakinleştirmeye çalışıyordu bebeği.
Derin bir nefes verip susturamayacağını anladığı bebeği odanın en köşesinde, ayakta bekleyen Mark'a uzatmıştı. Mark hızla Minhyung'u kolları arasına sarmış sırtını sıvazlamaya koyulmuştu. Kendisine alışık olduğunu belli edercesine anında susan bebeğinin kafasına bir öpücük bıraktı. Gülümsememek için zor tutuyordu kendisini.

"Plan basit." Zaman kaybetmeden dörtlünün karşısına oturmuş, söze girmişti.

"Ben hakkım olan liderliği alacağım. Minhyung büyüdüğünde ise bir Lee olduğu için o geçecek sürünün başına. İtirazı olan?"

Tam da hiç konuşmayan bedenlerden biri konuşacakken içeri giren Jeno'ya dönmüştü tüm bakışlar. Bir anda üzerine çevrilen tehditkar bakışlar ile elindeki tepsiyi düşürecek gibi olsa da Jaemin'den aldığı güven ile sırtını dikleştirip masaya bırakmıştı tüm bardakları. Vakit kaybetmeden de Jaemin'in yanındaki yerini almıştı.

Herkesin bir anda sessizleşmesi ile tam da konuşacak olan bedene döndü Jaemin.

"Jisung?"

"Taeyong'u yenebilecek misin gerçekten?"
Saf merak ve biraz da çekingence sorduğu soru Jaemin'i gülümsetmişti. Jisung'u bebekliğinden beri tanıdığı için istese de sinirlenemiyordu ona. Tıpkı yanındaki Chenle gibi.

"Umarım benim el atmama gerek kalmadan diğer alfalar olayı çözer ve sürüden atılır. Yoksa inanın kendimi tutabileceğimi sanmıyorum."

Koltuğu sıkmaktan beyazlaşan eklemleri üzerinde hissettiği dokunuşlarla bakışlarını tedirgin Jeno'ya çevirmişti. Karşı karşıya kaldığı minik gülücük biraz da olsa öfkesini köreltmiş, elini serbest bırakmasını sağlayabilmişti.

"Jaemin-ah."
Neredeyse duyulmayacak kadar sessiz konuşan ufak bedene döndü tüm bakışlar. Soracağı şeyden çekinir gibi duran omeganın devam etmesi için başını salladı Jaemin. Her ne kadar Ten ile yakın olmak istemese de bir omeganın kendisinden korktuğu düşüncesinden bir o kadar da nefret ediyordu.

"O... iyi mi?"
Kimden bahsettiğini herkes biliyordu ancak kimse adını ağzına alamıyordu.

"Mutlu bir ailesi, onu seven bir eşi ve üç çocuğu var artık. İyi mi bilemem ama... en azından mutlu."

Ten'in bakışları Mark'ı buldu bir süre sonra. Kucağındaki bebeğin eli tek parmağına sarılmış. Sanki süt içer gibi emen minik Minhyung'a o kadar odaklanmıştı ki Mark, üzerindeki bakışları fark edememişti. Bir köşede gülerek bebeğiyle ilgileniyordu sessizce.

Frost | MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin