"Yani, Bunları yaparken bir kez bile beni düşünmedin mi? Ne hissettiğimi ve ya ne hissedeceğimi bu kadar mı önemsiz senin için?"
Dönüp dolaşıp aynı yere gelmekten çok sıkılmıştım, kafamın içindeki sesleri mi susturayım yoksa etrafımdaki insanların sürekli benim yerime karar vermelerinin karşısını mı alayım.
"Anlamıyorsun değil mi Davina? Bunların hiç birini kendim için yapmıyorum. Seni korumak için yaptığım şeyleri görmezden gelerek bencillik yapmayı bırak artık."
"Benim için yaptığın şey beni sürekli bu evde kapalı tutmak mı? Ne arkadaş edinmeme izin var ne dışarı adım atmama,birileriyle konuşmama, aptal gibi tıkılıp kaldım gidebildiğim tek yer aptal evin aptal bahçesi!"
Sesimin tüm evi gürlettiğini hissedebiliyordum, annemin yüzüne içimde biriktirdiğim tüm öfkeyi kusarak kendimi dışarı attım. Hepimizin sorunlarıyla başa çıkma yöntemi farklı değil midir zaten?
Kış ayının ortasındaydık, hava buz gibi soğuktu fakat kafamdaki düşünceleri susturabildiğim tek yer olan denizin kıyısına gelmiştim. Gerçi buraya gelmek için çok uğraştığım söylenemez evim deniz kıyısında olduğu için buraya gelmek çokta zor olmamıştı. Büyük adımlarla denize doğru koştum ve kumların üzerine yattım. Soğuğun bedenimi uyuşturduğunu, zihnimdeki düçüncelerden arındığımı hissediyordum. Babam öldüğünden beri annem zihninde bir dünya yaratmış ikimizinde orada mutlu olduğuna kendisini inandırmıştı. Benim dışarıya adım atmama bile izin vermemesinin sebebi babamın ölümü ile ilgiliydi, onun haberi olmasa da bazen uyurken çok erkenden dışarıya çıkar arkadaşlarımla buluşur kafamı dinlerdim. Son zamanlarda bunu çok yaptığım için en sonunda fark etmiş, ve beni koruduğunu sandığı şeyleri tekrardan hatırlatarak önüme koymuştu.
Gözlerimi kapatarak dalgaların sesini dinledim. İnsanı rahatlatan türdendi.
"Davina..."
Duyduğum sesle irkilerek gözlerimi açtım, fakat karşımda hiç kimse yoktu. Sesi tekrardan duyduğumda ayağa kalkarak etrafıma bakındım, ses annemin olamazdı. Çok yakınımda bir o kadar da uzağımda duyduğum için ürperdim. Aniden önümde bir adam belirdi çığlık atmak istedim fakat sanki boğazıma dikenli teller sarılmıştı, ne kadar denesemde çığlık atamıyordum. Yüzünde küçümseyici bir gülücükle bana bakıyor, ondan korkmamdan zevk alıyormuş gibi gülümsüyordu. Esmer, uzunboylu korkunç bir yaratığa benziyordu. Gözleri simsiyahdı üzerime doğru gelmeye başladığında geri adımlamaya çalıştım ama sanki ayaklarım yere mühürlenmişti.
"Benim güzel Davinam. Benden kaçabileceğini sanman çok yazık. Ben senin zihninin içindeyim sen istesende istemesemde hep seninle, senin yanındayım."
Kalbimin sesini ben bile duyabiliyordum, tüm bunların hepsinin bir rüya olmasını diliyor ve hemen bu rüyadan uyanmak için elimden geleni yapmak istiyordum. Belki de zihnim beni yanıltmıştır, bedenim çok fazla soğuğa maruz kaldığı için halüsinasyon görmüştür ve tüm bunlar bir rüyadır.
Önümdeki adam yanıma biraz daha yaklaşarak kulağıma doğru konuşmaya başladı. Nefesimi tutmuş bunların hepsinin bir rüya olması için Tanrıya yalvarıyordum.
"Sakın unutma, düşüncelerini, hissettiklerini" elini bileğime götürerek baş parmağıyla damarımın üzerine bastırdı, "kanın akışını bunların hepsini duyabiliyorum benim güzel Davina'm"
Aniden gözlerimi açtığımda odamda, kendi yatağımda uyumuş bir halde olduğumu gördüğümde rahatlayarak arkama yaslandım. Gerçekten bunların hepsi bir rüya mıydı? Rüya olabilecek kadar gerçekci, gerçek olabilecek kadar kaçık bir şeydi az önce yaşananlar. Kendimi bunun bir rüya olduğunu inandırarak yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim fakat o zaman gördüğüm şeyle korkudan bedenimin yandığını hissettim. Pencerem açıktı, fakat pencerem açık olamazdı geceler annem tüm pencereleri kapatır ve açmama izin vermezdi.
—————————————————————-
10 vote, 10 yorum🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Disappeared
Teen Fiction"Davina..." Duyduğum sesle irkilerek gözlerimi açtım, fakat karşımda hiç kimse yoktu. Sesi tekrardan duyduğumda ayağa kalkarak etrafıma bakındım, ses annemin olamazdı. Çok yakınımda bir o kadar da uzağımda duyduğum için ürperdim. Aniden önümde bir a...