Hayatımın bir kaç haftada bu kadar değişebileceğini hiç düşünmemiştim. İzlediğim filmler,kitablar bile bu yaşadıklarımın yanında hafif kalırdı. O gün gözlerimin önüne geldiğinde bedenimi korku hissi sarıyor, nefes almakta zorluk çekiyordum. Joseph'in ölümünden sonra Earth benimle konuşmuş, bunun benim suçum olmadığını ve sürekli eve tıkılıp kalmamam gerektiğini söylemişti.
Onun yalvarışlarını görmezden gelmek istesemde, kendimi eve kapatmanın bir çözüm olmadığını anlıyordum. Earth'un erkek arkadaşı Finn universitenin son yılını kutlamak için bir parti düzenliyordu ve ben de Earth sayesinde bu partiye davet edilmiştim.
Aynadaki solgun yüzüme baktığımda, bu son olayların benden bıraktığı enkazı ruhumun derinliklerinde görebiliyordum. Gözaltlarımı kapatarak, hafif bir makyaj yaptım. Zaten düz olan saçlarım için hiç bir uğraş harcamadan tarayarak kendi haline bıraktım ve üzerime rahat kiyafetlerimden birini giyerek evden çıktım.
Finn'in evi çok uzakta olmadığı için yürüyerek gitmeyi tercih etmiştim, fakat havanın soğukluğunu ve giydiğim elbisenin beni bu soğukta sıcak tutmayacağını göz önünde bulundurmamıştım.
Eve vardığımda soğuktan buz tutmuş ellerimle kapıyı açarak içeriye girdim. Ev sıcak ve kalabalıktı. Kalabalık yerlerden hep nefret etmişimdir. Earth beni gördüğü gibi üzerime doğru koştu ve bana sıkı bir şekilde sarıldı.
Tatlı ifadesini takınarak beni başdan aşağı süzerek konuştu."Seni o küçük mağarandan çıkarabildiğim için benimle gurur duymaları gerekiyor."
"Biliyorsun, kendimi garip hissediyorum. İnsan içine çıkmaktan kaçınıyorum, çünkü ne zaman çıkarsam birileri benim yüzümden zarar görüyor."
"Bu senin suçun değil Davina. Ayrıca kaç gündür öyle birini görmüyorsun. Bence artık gitti ve bir daha seninle uğraşmayacak. Bak hepsi bir hayaldi ve uçup gitti."
İnanamayarak gözlerimi devirdim. Joseph gözlerimin önünde kendini öldürmüştü, hem de hiç bir sebep olmadan. Buna nasıl hayal ürünü diyebiliyordu anlayamıyordum. Tek bildiğim şey ise biraz daha bu olaylardan bahsedersem deli damgası yeme ihtimalım çok yüksekti. Bu yüzden kafamı onaylar şekilde sallayarak onun dediği şeylere katılıyormuş gibi davranmaya çalıştım.
"Bu arada Finn'in yakın arkadaşlarından biri seni barda görmüş ve benim yanımda olduğun için merak edip Finn'e sormuş."
"Hayır ya, gerçekten bir de onunla uğraşamam gerçekten hiç gerek yok."
Earth gözlerini devirerek yüzümü inceledikten sonra bakışları arkama kaydı ve kocaman gülümseyerek heyecanlı bir şekilde el salladı.
"Javadd, buradayız hadi gel."
Duyduğum isimle kafamdan vurulmuşa döndüm. Bu kadarı da gerçek olamazdı değil mi? Dünya üzerinde sadece tek bir kişinin ismi olamazdı Javadd. Düşündüğüm ihtimalleri bir kenara bıraktım ve Earth'e doğru yaklaşan adama doğru döndüm. Gülerek bize doğru geldiğinde, kalbimin çarpma sesini etraftaki herkes duyabilirdi. İsmine kadar aynıydı hatta görünüşü bile aynıydı. Bu nasıl mümkün ola bilirdi?
"Naber Earth?"
Sesini duyduğumda ürperdim. Bakışlarımı ellerime götürerek sanki orada yokmuşum gibi davranmanın en mantıklısı olacağını düşünerek sessizce bekledim.
"İyi asıl sana sormalı. Uzun süredir buralarda yoktun, neler yaptın?"
"Bir kaç işim vardı, artık buralardayım."
Ya gerçekten paranoyaklık yapıyordum ya da şu anda beni aylardır huzursuz eden o şey önümde en yakın arkadaşımla sanki her şey normalmiş gibi muhabbet ediyordu. Buralardayım derkenki ses tınısı beni korkutmaya yetmişti. Bir anda Earth beni göstererek konuşmaya başladı ve o an gömülü olduğum sessizlikten çıkmak zorunda kalmıştım.
"Selam, Davina."
Bana uzattığı eline bakarken ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Artık korkmanın, kaçmanın hiç bir anlamı kalmamıştı. Korkularımla yüzleşmem gerekiyordu. Uzattığı eli tutarak gözlerinin içine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Disappeared
Teen Fiction"Davina..." Duyduğum sesle irkilerek gözlerimi açtım, fakat karşımda hiç kimse yoktu. Sesi tekrardan duyduğumda ayağa kalkarak etrafıma bakındım, ses annemin olamazdı. Çok yakınımda bir o kadar da uzağımda duyduğum için ürperdim. Aniden önümde bir a...