1. Bölüm Yolculuk

16 5 2
                                    

Selamlar canlarım! 💗

Bugün, yeni kitabımın ilk bölümüyle sizlerin karşısındayım!

Lafı uzatmadan, bölümümüze geçelim.

Ha, bu arada medyadaki şarkıyı açmayı da unutmayın!


-1. BÖLÜM-

Bugün İngiltere'ye, Manchester'e gidecektim. Bu, benim hayatımın dönüm noktası olacaktı. Yaşadığım yeri, bölgeyi değiştirdiğim gibi tüm hayatımı da değiştirecektim. Aslında başka bir ülkeye taşınmak, benim her zaman kurduğum ve gerçekleşmesini beklediğim bir hayaldi. Ailemle aram pek iyi olmadığı için, onlardan bağımsız yaşamak için hayalimdi başka bir ülkede yaşamak. Şimdi, ilk defa hayallerimden birini gerçekleştiriyordum.

Bavulumu uçağın altındaki kargo bölümüne yerleştirdikten sonra, yolculuğumu yapacağım koltuğu aramaya başladım. Cam kenarına denk geliyordu. Fazla arkalarda değildi. Cam kenarında oturacak olmamın sevinciyle koltuğuma oturdum. Yavaş yavaş,  diğer yolcularda koltuklarını doldurmaya başladılar. Kısa bir süre içerisinde herkes artık koltuklarındaydı ve anons edildi. Uçak, birkaç dakika içerisinde kalkacak ve bende özgürlüğüme kavuşacaktım.

Yan koltuğumda kıvırcık, kahverengi saçlı bir erkek oturuyordu. Ona 'merhaba' demeli miydim? Yoksa yolculuk boyunca ağzımı bile açmamalı mıydım? İnsanlarla iletişime geçmek benim için zor bir sınavdı, bunu yapabileceğimden emin değildim. İlgilenmiyormuş gibi görünmeye çalışarak bej rengi kol çantamdan kablolu kulaklıklarımı aradım.

Haydi be! Nasıl bavulumda unuturum?

Sert bir nefes aldım. Kulaklıklarım benim her şeylerimdi. Onlarsız dört saat yirmi beş dakika boyunca ne yapacaktım? Müziksiz olmazdı. Müzik dinlemeden asla yapamazdım. Kafayı yemek üzereydim. Nasıl çantama koymak yerine bavuluma koymuştum? Uçağı durdurup, 'bavulumdan kulaklıklarımı almam gerek, bu ölüm kalım meselesi' diyecek halim yoktu. Mecburen, öylece boş boş camdan minyatür gibi gözüken binalara bakacaktım. Belki de, yanımdaki çocukla iletişime geçmeyi de deneyebilirdim. Kendimi berbat hissetsem de.

Kıvırcık çocuk beni hiç umursamıyordu. Elinde ince bir kitap tutuyordu, o kitabı gözlerini bir saniye bile ayırmadan okuyordu. Kitaba öyle sıkıca sarılmıştı ki, kapağından kitabın ismini göremiyordum. Omuz silkip duruşumu dikleştirdim. Oda benim gibi asosyal duruyordu.

Birden aklıma Türkiye'de ki ailemle olan travmalarım geldi. Babamın eve sarhoş bir şekilde gelip beni dövmesi.. Özellikle de bitmiş içki şişeleriyle. Çok iyi hatırlıyorum; bir keresinde içki şişesi alnıma isabet etmişti. Neredeyse derimin içine cam giriyordu. Yıllarca o alnımın ortasındaki yara iziyle dolaşmıştım. Herkese doğum lekesi olduğunu söylediğim için, kendim de bir süre sonra o yaranın doğum lekesi olduğuna inanmaya başlamıştım. Doğum lekesi kılıklı yaram yüzünden okulda da çok kez dışlanmıştım.

Gözlerimin dolduğunu hissettim, sertçe burnumu çektim. Artık geçmişin kalbime sapladığı oklardan kurtulmalıydım. Geçmişimi, travmalarımı aklımdan itmeliydim, düşünmemeliydim artık.

Birden 'bip' sesiyle yerimden yavaşça sıçradım. Kıvırcık çocuğun telefonuna bir mesaj gelmişti. Derin bir nefes aldım. Kıvırcık çocuk mesaja bastı. Elbette başkalarının telefonunda ne yaptığını izlemek doğru bir davranış değildi fakat benim dikkatimi çekmiş olan bir şey vardı.

Kıvırcık çocuğa mesaj gelen grubun ismi 'Katiller' idi!

Gruptaki mesajlaşmaları okumadım. Katiller mi? Böyle grup ismi mi olurdu? Belki de arkadaş grubudur, aralarında şakalaşmak için böyle bir isim koymuşlardır? En iyisi mesajlaşmaları okumak!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızlarda SeverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin