Bütün yolların sonu hayal kırıklığına çıkıyordu.
Karşımda oturan ikiliyi izlerken hissettiğim tek his hayal kırıklığıydı. Nedenini nasılını bilmiyordum, sadece izliyordum. Daha dün hiçbir sorunumuz yokken şu an yanımda olmayışını hazmedemiyordum.
"Ömer tamam, bakma artık." Asiye fısıldayarak konuşurken bakışlarımı ikilinin üzerinden çekerek konuşulanları dinlemeye başladım. Daha doğrusu öyle yapıyormuş gibi göstermeye başladım.
Bilinmeyenin bildiği her neyse canımı çok fazla sıkmaya başlamıştı çünkü ortalıkta dolanan sır Süsen'in benden uzaklaşmasını sağlamıştı ya da ben öyle olduğuna inanmak istiyordum.
"Geliyorum ben şimdi." diyerek masadan kalkmış ve merdivenlere yönelmiştim. Sınıfa çıkarken cebimden telefonumu çıkarıp Süsen'e sınıfa gelmesi için kısa bir mesaj attım.
Aramızdaki olmayan ilişki bile bitecekse belirsizlikle bitmemeliydi. Belirsizlikler beynimi kurcalardı ve benim okul dışında üstesinden gelmem gereken çok fazla sorumluluk vardı.
Boş sınıfta sessiz geçen birkaç dakikanın ardından sınıfın açık kapısından Süsen girdiğinde oturduğum yerden kalkarak yanına ilerledim. "Efendim?" Benimle konuşurken gözlerinden eksik olmayan ışıltıyı bir umut görmeyi beklerken karanlıkla karşılaşmıştım.
"Neden soğuksun bana karşı? Daha da önemlisi neden yanımda değilsin?" Beklediği soruyu sormuş olacağım ki derin bir nefes verdi. "Ömer, biraz düşündüm ben. Ne hissettiğimi anlamam için zamana ihtiyacım var."
"Ne hissettiğini anlayabilmek için bana ihtiyacın var. Yanında olmama ihtiyacın var."
"Sen biliyor musun ne hissettiğini?" Sesi fısıltıyla çıkmasına rağmen boş sınıfta yankılanmıştı. Sorduğu sorunun cevabını bilmiyorken cevabımı merakla bekleyen bir çift gözü cevapsız bırakmak istemiyordum. "Bilmiyorum ama en azından yanında öğrenmeyi tercih ediyorum."
"Ben yapamıyorum demek ki." Gözleri sulanırken beni istemediğine inanmak istemiyordum. "Benden gizlediğin bir şey mi var Süsen?" Gözleri gözlerimi bulurken titreyen çenesi benim için dayanılmaz hale gelmeye başlamıştı. "Hayır."
"Varsa eğer," Beklentiyle bakan gözlerime cevabını vermekten kaçınırken bir adım geriye gitti. "Söyle bana. Halledebiliriz."
"Yok diyorum Ömer." Vardı, görebiliyordum ama izin vermem gerekiyordu. "Peki. İstemiyorsan seni zorlayamam."
"Evet," Birkaç saniye durakladıktan sonra omuzlarını dikleştirip devam ettirdi, "İstemiyorum." Cevabımı beklemeden sınıftan çıkarken kendime kızmayı ihmal etmiyordum.
O istemiyordu, bu kadar basitti. Elimde olsa yalvaracaktım, bu yüzden sinirleniyordum kendime. Tek derdi aşk işleri olan bir insan değildim, buna izin verilmemişti ama olabileceğine inanmama izin verilmişti.
"Kuzi." Oğulcan enerjik girişlerinden birini yapmış ve zıplayarak kolunu omzuma atmıştı. "Neyin var oğlum? Süsen de bir garipti zaten."
"Bir şey olmadı öyle bitirdik işte."
"Nasıl lan?"
"Başlayan bir şey yoktu oğlum zaten ne nasılı? Bakışmaktan öteye ne zaman gittik?"
"E olmaz öyle ya ben yakıştırmıştım sizi. Dur ben Süsi'yle konuşayım bir bekle." Daha cümlesini bitirmeden yanımdan geçip yürürken omzundan tutarak yanıma çektim. "Oğulcan bir dur ya, yapma hiçbir şey. Olacağı yoktu zaten."
"Ya kuzi saçmalama, çabala oğlum biraz. Çabala, vazgeçme."
"He kuzen, neyse hadi boş boş konuşma da gidelim artık. Asiyeler sonra gelecek." Konuşmasına izin vermeden sınıftan çıkarken arkamdan söylene söylene geliyordu.
Bir hayal kırıklığı daha işte, zaten hayatım boyunca hep bu doğruyu yaşadım ben. Bir yenisi eklendiğinde de şaşırmamıştım.
Açlık, zorluk ve hayal kırıklığı hayatın değişmez kanunuydu. Bende de hepsi mevcuttu.
Bu da şaşırtmamıştı.
-
kisa oldu ama neysee idarelik bi bolum🎊🍭🎀
ben sinava kacar opuorum hepinizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biliyorsun | süsöm
Fanfiction"Ne mutlu bir masalın içindeki yedi minik adamın koruduğu pamuktan prensesim ne de ayakkabısını düşürüp prensin onu kurtarmasını bekleyen külkedisi. Hayallerim ve umutlarım daha yola çıkmadan yok oldu, kendi masalımın içinde kayboldum ben." ~Süsen...