Ömer: Asiye teşekkür ettiğini söylememi istedi
Ömer: Emel de çok beğendi
Süsen: Afiyet olsun
Ömer: Yüzyüze söylemek isterdim ama
Ömer: Börekler piştikten sonra beni kapıya attın
Ömer: Ellerine sağlık çok güzel olmuşlar
Süsen: Afiyet olsun
Ömer: Süsen ben seni çok özlüyorum
Süsen: Biliyorum
Süsen: Ben de farklı değilim
Ömer: O zaman izin ver bana
Süsen: İzin vereceğim bir şey yok
Ömer: Emel ona masal anlatmamı istiyor
Ömer: Sen de dinlemek ister misin?
Süsen: Uyuyacağım ben iyi geceler Ömer
Ömer arıyor...
yanıtla / reddet
"Alo." Ömer kapının yanında oturduğu banka iyice yerleştiğinde Süsen de yanıtladı. "Ömer, iyi geceler diyorum arıyorsun beni ya."
"Ama masal anlatacağım işte, uyuman için. İtiraz etme, sus ve dinle."
"Peki." Süsen verdiği uysal cevaptan sonra başını tekrar yumuşak yastığına koydu. Sessizce Ömer'in başlamasını bekliyordu.
"Bir zamanlar, bir diyarda mutlu olmaktan korkan, küçük bir kız çocuğu varmış. Bu kız öyle yalnız, öyle yalnızmış ki bazen bu yalnızlığı ona dost oluyormuş. Çünkü yalnız olanlar bilirler, onlar başlarını yalnızca kendi omuzlarına yaslayabilirler."
"Bu koca diyarın ıssız mahallesinin, kocaman, bir sürü odası olan evinde, mırıl mırıl bir kedi, birkaç parça eşya ve bolca kitapla hayatını sürdüyormuş yalnız kız. Yalnızlığı artıp onu boğdukça dışarı çıkacağına evine kapanıyor ve durmadan kendini meşgul edecek bir şeyler buluyormuş kendine. Bazen yazıyor, bazen izliyor bazen de yemek yapıyormuş. Parmakları, dudaklarının ardına kıpırdamamaya yemin etmiş dilinin yerini tutmuş. Halbuki dilsizde değilmiş bu kız, yalnızca sözcüklerin sese bulaşıyla anlamını yitirdiğini düşünüyormuş."
"Artık genç kız olduğu günlerden bir gün, yağmurlu bir günde kapısı çalınmış... Yağmur damlalarının tek tek yüzüne damladığı kahve saçların hemen altında bir çift göz görmüş sadece. Belki yüzünü inceleyebilirmiş ama sanki günlerdir o yolda yürümenin hayalini kuruyormuş da, şimdi istediği manzarayı bulmuş gibi hissetmiş. Ve sadece bir çift göz, bütün ihtiyacı olan o bir çift göze sormuş bu kız, "Kimsin sen?" diyebilmiş sadece kırık bir fısıltıyla."
"Yabancı fısıldamış, "Ben senin her gece gökyüzünde aradığın yıldızınım."
"Nereden biliyorsun benim bir yıldız aradığımı?" diye sormuş kız şaşkınca. "Arayan, aradığını bulamayan gözlerde çaresizlik bir yıldız gibi ışıldar. Asıl yıldız gözlerinde, sadece doğru yere, bana bakmıyordun." Kızın gözlerinde parıldayan ufacık umut kırıntısı bir ay ışığı gibi sevimli bir gülümsemeyle yansımış gecenin karanlığında yabancının yüzüne. Dudaklarının kenarının bir parça kıvrılışıyla değişen yüz ifadesini hayranlıkla izlemiş yabancı."
"Bak!" demiş yabancı heyecanla. "Keşke kendi gözlerine bakabilsen, görebilirdin orada aradığın yıldızı. Sen kendinle göz göze gelemeyeceksin diye ben geldim sana. Senin yıldızını sana yansıtmaya geldim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biliyorsun | süsöm
Fanfiction"Ne mutlu bir masalın içindeki yedi minik adamın koruduğu pamuktan prensesim ne de ayakkabısını düşürüp prensin onu kurtarmasını bekleyen külkedisi. Hayallerim ve umutlarım daha yola çıkmadan yok oldu, kendi masalımın içinde kayboldum ben." ~Süsen...