Kaç gün geçmişti ve ne zaman bütün hazırlıkları tamamladılar bilmiyorlardı. Beraber olduklarında hızlı geçen zamanı sorgulamayı bırakalı çok olmuştu. Zihninde çalan şarkıyla yanında uyuyan adamı gülümseyerek izliyordu.
Şanslıydı çünkü hayat zorlaştığında kolaylaştıran biriyle evleniyordu, şanslıydı çünkü yorucu günlerin sonunda ona güç verecek biriyle evleniyordu, şanslıydı çünkü en iyi arkadaşıyla evleniyordu.
Onu kabul etmeyen, ona zarar veren herkesten uzaklaşmış sadece kendi basit hayatlarını sürdürecekleri bir hayat hazırlamışlardı. Süsen'in arabasını sattıktan sonra kirasını en uygun buldukları küçük birkaç odası ve küçük bir bahçesinin olduğu hayatlarını değiştirecek o evi tutmuşlardı. Uzun süren ikna çabalarının ardından bütün kardeşlerini aynı evde yaşamaya ikna eden ikili daha sonrasında da evin gerekli eşyalarını almıştı. En iyi marka, en kaliteli eşyalar değildi fakat onların mutlu olmasına yetmişti.
Evleneceklerini herkese açıkladıkları günü hatırladığında gülmeden edemiyordu çünkü Oğulcan'ın abartı tepkileriyle karşılaşmak onu hep çok güldürmüştü.
"Süsen?" Uykulu bakışlarıyla doğrulurken yanında oturmuş kendisine bakarak ağlayan sevgilisi için telaşlanmıştı. "Niye ağlıyorsun? Bir şey mi oldu? Saat kaç? Geç kalmadık değil mi? Niye uyandırmadın beni, alarm kurmuştum ben aslında nasıl duymadım ya?"
Süsen, Ömer'in uykulu ve telaşlı haline gülerken Ömer ayağa kalkmış kızı izliyordu. "Niye gülüyorsun?"
"Sevgilim sen çok mu heyecanlısın evleneceğiz diye?" Yatağın üzerinde dizleri üzerinde yükselip kollarını sevgilisine uzatarak ellerini ensesinde birleştirdi. Ömer somurtarak ellerini kızın kıvrımlı beline yerleştirdi. "Heyecanlıyım tabiki, hem senin ne işin var burada? Hani sabah erkenden hazırlanacaktınız?"
"Tamam önce öp beni, günaydınımız olsun." Süsen şirince konuşup yanağını uzattığında Ömer dayanamamış ve gülümseyerek uzattığı yanağına büyük bir öpücük bırakmıştı. "Oldu mu?"
"Yok tam olmadı." diyerek diğer yanağını uzattığında Ömer beline yerleştirdiği ellerini kızın yanaklarına çıkardı. Yanağı, alnı, burnu, çenesi, daha sonra tekrar yanağı, dudağının kenarı ve en sonunda da dudakları üzerine küçük öpücükler bırakırken Süsen de sessizce gülümseyerek beklemişti. "Şimdi oldu mu?"
"Hadi oldu diyelim."
"Çok yanlış sularda yüzüyorsun yapma bence." Ömer bütün rahatlığıyla tehdit ederken Süsen kıkırdayıp omuz silkmişti. "Oldu dedim ne dedim sanki?"
"Neyse, niye ağlıyordun sen yine? Gözlerin de kıpkırmızı olmuş."
"Çok ağlak biri oldum gerçekten ya, sürekli gözlerim doluyor. Bir şey olmadı, seni uyandırmaya gelmiştim aslında ama sonra seni izlemek daha cazip geldi."
Ömer sabırla neden ağladığını anlatmasını beklerken Süsen'in susmasıyla ciddileşerek tekrar sordu. "Tamam niye ağladın?"
"Bilmiyorum ki, evimizi düşünüyordum bir baktım gözlerim dolmuş, anlamadım."
"Yani," Ömer yatak odasına göz gezdirdikten sonra devam etti, "En güzeli değil ama bir süre sonra en güzelini de yapacağız."
"Ya hayıır, Ömer burası en güzeli. Zaten yazın burada olamayacağız, şimdiden çok mutsuzum."
"Sen o konuda ciddi misin? Burada kalabilirsin." Süsen gözlerini kısarak Ömer'e bakıyordu. "İstemiyor musun beni?"
"Tabiki istiyorum güzelim ama seni peşimden sürüklemek istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biliyorsun | süsöm
Fanfic"Ne mutlu bir masalın içindeki yedi minik adamın koruduğu pamuktan prensesim ne de ayakkabısını düşürüp prensin onu kurtarmasını bekleyen külkedisi. Hayallerim ve umutlarım daha yola çıkmadan yok oldu, kendi masalımın içinde kayboldum ben." ~Süsen...