-GİRİŞ-

59 33 8
                                    


   Bazı bulanık günler, anılar vardır. İnsanın yaşı küçükken ya da büyükken yaşı fark etmeksizin hatırlayamadığı. Nedeni bilinmez, sadece sonunu hatırlardı hayal meyal. Tıpkı küçük Laura'nın 3-4 yaşlarındayken yaşadığı o olay gibi...

  Laura'nın annesi Emily korku içinde beşiğinde uyumaya bıraktığı Laura'nın yanına döndü. Laura'nın hafızası güçlüydü ama hayal meyal hatırlayabiliyordu gerisini. Yine de hatırlayabildiği kadardı anıları işte. Herkes için öyleydi. Emily odada bir şey aramaya başladı. Laura minik gözlerini daha fazla açmaya çalışıyordu ama yine de gereğinden fazla olan uykusu izin vermiyordu ona. Laura'nın kırmızı renkli beşiğinin karşısındaki battaniyelerin arasından bir kolye çıkardı.

Kırmızı bir dolunay. Bir kanlı ay...

  Hiç düşünmeden o kolyeyi uyku ile uyanıklık arasında olan laura'nın boynundan geçirdi. Laura gelecekte harika bir şekilde kullanacağı sesiyle, "Anne." dedi. Annesi Emily küçük kızının alnına bir öpücük kondurarak simsiyah saçlarına son kez dokundu ve bir şeyler fısıldadı kulağına.

  "Özür dilerim miniğim." Ona hep böyle derdi, miniğim derdi çok sevdiği kızına. Peki ama gerçekten seviyorsa neden o kolyeyi ona vermişti ki? "Buna sakın çıkarma, tamam mı?" Sıkıca sarıldı ama bu diğerlerinden farkı olarak soğuktu. Ama Laura nasıl anlasındı ki, değil mi? O daha küçük bir kızdı ne de olsa.

  O sarılmayla Laura artık uykudan tamamen arınmıştı ama annesi çoktan koşarak uzaklaşmıştı. Korkarak beşiğinden atladı. Odasından çıkıp her yere bakmıştı ancak hiçbir yerde yoktu annesi. Eski moda olmasına rağmen evlerinde kullandıkları radyodan gelen bir ses hatta bir müzik vardı evin içinde tek ses olarak bir de Laura'nın minik adım sesleri. Radyonun yanına gitti ve çalan şarkıyı dinledi.

"Eğer geriye dönüp geçmişi değiştirebilseydim,

Olduğumdan daha cesur olabilseydim,

Ve ihtimallere karşı dik durabilseydim

Yine de kaybolur muydum?"

  O şarkıyı hayatı boyunca unutmayacağını bilemezdi Küçük Laura.

  Şarkılara olan o bitmeyecek olan sonsuz sevgisi, annesi onu terk ettiği zaman radyodan tesadüfen duyduğu o şarkıyla başlamıştı...

~Günümüz;

  Karanlıktı.. Laura koşuyordu ama nereye olduğunu bilmeden koşuyordu. Bulunduğu yer bir ormandı ama önünde değil yanlarında ağaçlar vardı. Bu ormandan kaçmak isterken Laura, daha da derinlere gittiğinin farkında değildi. Kuzgun mu, karga mı ayırt edemiyordu sesleri ama sesler o kadar çoğalmıştı ki az sonra koşmayı bırakıp dizlerinin üzerine çökerek kulaklarını kapatacaktı.

  Karşısına bir göl çıktığında çok zor durmuştu. Farkında olmadan çok hızlanmıştı anlaşılan ancak neyden kaçıyordu ki? Arkasına baktı ama orman yok olmuştu. Sağına baktı, soluna baktı... Korkusu iyice artıyordu. Etraf yavaş yavaş kızıla döndüğünde gökyüzüne baktı ama gördüğü şey ile annesinin ona verdiği kolyeye eli istemsizce gitti. Gördüğü şey kocaman kızıla boyanmış bir aydı.

  Ayın kan kırmızısı yansıması göle düşmüştü. Soluklanmak için olduğu yerde dizlerinin üzerine çöktü. Göldeki yansımasına gözü takıldı. 'Üzerimde bunlar yoktu ki.' diye geçirdi içinden.

  Üzerinde tek kolu omzundan sarkmış, çok kısa olmayan askılı kırmızı bir  crop ve üzerinde bol bir siyah hırka vardı. Altında ise bel altı kısa bir şort vardı. Ormanın ortasında neden üşüdüğünü şimdi anlamıştı ama neden böyle giyinmişti ki?

Ay Işığı DestanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin