Sabahın erken saatlerinde kalkarak kurduğumu unuttuğum alarmımı kapattım. "Daha güneş bile doğmamış." diye söylenerek yatakta uzanmak yerine oturmaya başladım. Kısa bir düşünce treninden sonra eğer kalkmayıp gitmezsem alacağım cezalar gözümün önüne geldi. Gece çok geç yatıp sabahın 05.30'unda kalkmak o kadar berbat bir şey ki benim için...
Gece 1'i geçene kadar bu geceye hazırlanmıştım. 3-4 saatlik uykuyla ayağa kalkarken baktığım telefonumdaki tarih 31 Aralık 2023'ü gösteriyordu. Bu yılbaşını Paris ile kutlayacaktım. Yılbaşı konseri ile. Şimdi hızlıca hazırlanıp kahvaltımı yaptıktan sonra dün geceye kadar yaptıklarımın aynısını yapacaktım. Ses egzersizleri, esneme hareketleri -en berbatları bu olurdu genelde-, konser giriş dansı ve daha birçok şeydi yapacaklarım.
Lavaboya girip ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi de fırçalayarak oradaki işlerimi bitirerek lavabodan çıktım. Geri odaya gelip valizimi açtım. Valizim diyorum çünkü ben Paris'te yaşamıyordum. Amerika'nın Kaliforniya Eyaleti'nde yaşardım ve oralıydım da. Sadece konser için bir süreliğine buradaydım ve bana kocaman bir ev kiralamışlardı. Gerek olmayan kocaman bir ev. Kıyafet seçmeden önce telefonumun ekranına düşen bildirime tıkladım.
Doruyashi Ai: Laura yavaştan hazırlanmaya başla. İşler bir tık değişti kahvaltını burada yapacaksın. Daha erken burada olman gerekiyor.
Peşinden bir mesaj daha attı.
Doruyashi Ai: 06.30'u bulur seni almaya gelmem.
Siz: Tamam hazırlanıyorum şimdi.
Mesaj kısmından çıkıp uygulamadan da çıkmadan önce gözüm oradaki bir kelimeye takıldı.
Siz...
Hayatım bir ünlü ya da şarkıcı -ne derseniz artık- ona dönüşmeye başladığı andan beri herkes bana "siz" siye seslenmeye başlamıştı. Başta çok güzel gelse de sonrasında o çizilen ve bariz bir şekilde belli olan sınırları anlamaya başlamıştım. Herkes bana böyle seslenilmesini sevmememe ve istemememe rağmen sanki bana garezleri varmış gibi inatla bu şekilde seslenmeye devam etmişlerdi. Yine de buna zorunlu olduğum için zor da olsa alışmıştım.
İnsan istediği için alışmazdı ne de olsa. Başka çaresi olmadığı için alışırdı. Bundan kaçış yolu bulamadığı için alışırdı. Alışkanlıkların doğuşunun arkasında aslında üzücü hikayeler olurdu.
Aklıma hayranlarımın isteği üzerine çekmem gereken "konser vlog" adlı video geldiğinde derin bir nefes aldım. Vlog çekmeyi sevmezdim ama yine de insanları üzmemek için çekecektim. Masanın üzerinde duran kamerayı alarak ilk önce yerleştirip kaydı başlattım ama hemen sonrasında vazgeçerek geri kapattım. Kimsenin beni hazırlanırken izlemesini istemiyordum bu yüzden ilk önce hazırlanmaya başladım. İçime beyaz bir gömlek ve onun üzerine kırmızı ve üzerinde örümcek ağıyla beyaz bir kalp olan sweat ve altıma da beyaz bir paraşüt pantolon seçtim. Üçünü de üzerime geçirip beyaz gömleğimi sweatin altından çıkardıktan sonra valizden makyaj çantamı çıkararak bitkin görünen yüzümü kapatmaya başladım. Sonunda bittiğinde kendime biraz uzaktan bakıp bittiğini kendi kafamca onayladım. Sonunda iş vlog çekmeye gelmişti.
"Çekmesem ne olur ki?" diye mırıldanmama rağmen kamerayı alıp pencereyi açıp ilk önce yeni yeni doğmakta olan güneşin kızıl ışıklarını selamlamalarını sağladım. Sonra durdurarak merdivenlere yönelirken taradığım saçlarımı bir kez daha düzelterek yeniden kaydı başlattım.
"Günaydınlar. Normalde çekesim yoktu bu videoyu ama sözüm sözdür. Ne de olsa BM'in sözü değil mi? Konser günü vloga hoş geldiniz!" dedim ve intro aradan kalkmıştı. Tam merdivenler bitmişti ki aklıma gelen şeyle durdum. Bir rüya görmüştüm. Rüyalarımı genelde uyandıktan uzun bir süre sonra hatırlardım ve bu nedenle ani şekilde duraksadığım zamanlar oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Destanı
FantasíaValensia... Bir tutsak hapisanesiydi diğer adı ile. Gerçek Dünya'daki bazı suçların affı olmamasına rağmen cezalandırılmazlar ama Valensia'da hiçbir suçun affı yoktur. Ancak yanlışlıkla gidenler... Orası onlar için bir cehennemdir. Tek çareleri bağı...