Sağımda Ashley ve solumda da Taylor vardı. İkisi en yakın arkadaşlardandı. Ashley'nin yalnız kalmamam gerektiğini söyleyerek herkesin dağıldığı anda beni Taylor ile arasına alıp tanışmamız için farklı konular açmıştı. Ancak bilmiyordu ki şu an sosyalleşmek yapabileceklerim listesinin en sonundaydı. Yine de bir şekilde onlar ile tanışmanın ilk aşamasını tamamlıyordum.
"Ee, Laura." dedi Taylor peşine esneyerek. Dış görünüşünde olduğu gibi soğuk değil aksine oldukça canlı ve enerjikti. Tabii uykusu olduğu için tam olarak bunu dışa yansıtamıyordu. Ashley bunu Taylor uzun bir şekilde esnerken kulağıma eğilip söylemişti. "Biraz da oradaki iş hayatından bahsetmek ister misin?" dedi bir esnemesini daha bitirdikten sonra. Tam olarak bahsetmek istemesem de ona yalan söylemek istemezdim çünkü biliyordum ki gizlenen şeyler her zaman bir şekilde ortaya çıkardı. Aklıma Joshua'nın gelmesini tam olarak engelleyemedim. Çarpık bir gülümseme dudaklarıma ulaştığında kalbimin ne kadar derinden kırıldığını anladım. Ben böyleydim işte. Jetonu geç düşen, bir şeyin değerini onu kaybettikten sonra anlayan o aptal kızdan farksızdım aslında.
"Müzikle uğraşıyordum." dedim en sonunda. Sözlerimi duyar duymaz ikisi birden gereksiz fazla şaşırdılar. Ne yani, müzikle uğraşmak o kadar olağanüstü bir şey mi olmuştu onlar için? Bu dönemde ünlü insanların autotune ile şarkı yaptıklarını zannederken içimiz dışımız autotunelu şarkı olmuştu. Ben beş yılda zar zor emeklerimin karşılığını almışken onların bu yaptığına cidden dayanamıyordum.
"Sanırım yıllardır müzik dinlemiyorum." Ashley'in dediğine şaşırırken Taylor onu onayladı.
"Kim bilir hangi şarkılar çıkarılmıştır şimdi bensiz?" Taylor'ın sitem dolu sesinden sonra arkamdan gelen sesle başımı o tarafa doğru çevirdim.
"Şarkıcı mıydın yoksa hobi miydi senin için?" Gelen Daisy'di. Gelip hemen karşımda, Ashley ve Taylor'ın ortasına oturdu. Yalan söylememek hakkındaki düşüncelerim hala aynıydı. Bu yüzden şarkıcı olduğumu söyledim.
"Kusura bakma ama tanıdık geliyorsun. Çok ünlü müydün?" İsteksizce kafamı olumlu anlamda salladım. Tanınmak istemiyordum. İçimde nedensiz bir kıpırtı vardı ve burada da BM yani Laura Venegar olmak isteyeceğim son şeydi sanırım.
"Laura. Laura..." dedi düşünceli bir şekilde elini çenesine götürürken ve bir anda elini şıklatarak beni yerimden hoplattırdı. "Tabii ya." dedi. "Ben de diyorum seni nereden tanıyorum. Sen Laura Venegar değil misin? Aynı lisedeydik. Birlikte müzikle uğraşıyorduk. Hatırladın mı?" Kıza ani bir heyecan basmıştı. Bir cümle daha ekledi. "Hatta bana Dei-Dei denirdi." İşte tam o an aklıma dank etti.
"Gerçekten mi?" diye sordum başka ne diyeceğimi bilemeden.
"Evet, şu an o kadar çok mutlu oldum ki anlatamam. Tanıdık biri." Ashley ona bozulmuş bir şekilde bakarken Daisy oldukça rahat davranıyordu. Beni gördüğüne bu kadar sevineceğini pek düşünmüyordum. Peki bu sevinç eski dostu bir daha görmenin miydi yoksa sevdiği şarkıcıyı ilk defa karşısında görmenin saf heyecanı mıydı? Oyumu ilk seçenekten yana kullanıyordum. Yüzümdeki sıkıntılı ifadeyi gizleyemeyince onlara o çok istediğim cümleyi kurdum.
"Diğerlerine söylemeyin, olur mu? Sanki eğer beni tanırlarsa farklı şeyler olacakmış gibi hissediyorum. Her ne kad-" derken bir anda Daisy'nin lafımı alakasız bir şeyle kesmesiyle duraksadım.
"Sen bu kadar güzel miydin?" Ben duraksamış halimle ona bakarken Taylor ve Ashley'in aynı anda boğazlarnı temizlemesiyle kıkırdadım. Bana hayran hayran bakışları çok alıştığım bakışlar değildi. Ama çok komiktiler. Üçü de bana çok ayrı anlamlarla bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Destanı
FantasíaValensia... Bir tutsak hapisanesiydi diğer adı ile. Gerçek Dünya'daki bazı suçların affı olmamasına rağmen cezalandırılmazlar ama Valensia'da hiçbir suçun affı yoktur. Ancak yanlışlıkla gidenler... Orası onlar için bir cehennemdir. Tek çareleri bağı...