4. Beklediğin İçin

7 2 0
                                    

Sabrina Jordan - Hazel Eyes


O akşam yemekte oldukça sessizdim. Ravyn'de hiç konuşmamıştı. Yemeği hazırlayıp, beni çağırmak için garaja girdiğinde tabloyu görmüştü.

Siyahın, lacivertin ve kırmızının hâkim olduğu tablo, saydam bir perde gibiydi. Yerde yatan kişinin üzerinde kıvrılıyordu. Gökyüzü diye tasvir ettiğim karanlığın ardında mavi gökyüzü, güneş ve kuzey ışıkları vardı. Kara deliği ve gökyüzünü, birbirinden ayırarak karşılıklı çizmiştim.

Ravyn, tabloya uzun uzun bakmış, hiçbir şey söylemeden eve yürümüştü. Amerika'da yaptığım bu tarz tablolar sayesinde ünlü bir ressam olmuştum. Beş yıl önce... Fakülteden ayrılalı iki yıl oluyordu. Amaçsızca yaşıyor, sevdiğim mesleği yarı yolda bırakmanın -bıraktırılmanın- üzüntüsüyle içerek kafayı dağıtıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hukuk kadar, başka hiçbir mesleği sevebileceğimi sanmıyordum. İçiyor, eğleniyor ve günün sonunda, stüdyo dairemde biraz daha içiyordum.

Arkadaşımın zoruyla gittiğim bir sanat galerisini keşfedene kadar, böyle yaşamaya devam etmiştim. Oradaki resimler benim kadar karanlık ve kasvetli değildi. Siyah, lacivert ve kırmızıdan öteye geçemeyen tablolarımda, yer yer sarılar ve maviler kullanmıştım. Pembe ve turuncular en çok korktuğum renklerdi. Sevimli oldukları için onları kirletmekten hep çok korkmuştum.

Böylelikle, evde gelişi güzel tablolar yapmaya başlamıştım. İşte tam o sıralar hatırlamaya, daha doğrusu hatırlamak için mücadele vermeye başlamıştım. Başarısız bir girişimden öteye geçememiştim. Seslerden ilk başta çok korksam da zamanla alıştım. Daha fazlası için bedenimi zorladım. Merak duygusu bütün kemiklerime işlemişti. Şakağımdaki yaranın nasıl olduğunu, o gün, orada neler yaşandığını, kimlerin olduğunu ve acımasızca kahkaha atanların yüzlerini deli gibi merak etmiştim. Sonuç olarak, beş yıl öncekiyle aynı yerdeydim ve bu durumdan oldukça sıkılmıştım.

"Yemeği mi beğenmedin?"

Derinden zihnime sızan sesle başımı salladım.

Ravyn, biftek ve patates püresi yapmıştı. Güzeldi ama iştahım yoktu.

Canımı sıkan bir şeylerin olduğunu anladığı için üstelemedi. Kendimi yemeye zorladım. Herkesin bildiği gerçeği öğrenmek için yıllarımı vermem saçmalıktı. Bana söyleyemedikleri neydi ki?

Ravyn, telefonunu önüme ittiğinde kaşlarımı çattım. "Numaran," dedi.

İfademi düzelterek telefonu aldım. Oldukça fazla mesaj vardı. Görmezden gelerek rehbere girip numaramı yazdım. Telefonunu geri verdiğimde, koltuğun üzerinde unuttuğum telefonum çalmaya başladı.

"Kaydetmeyi unutma," dedikten sonra aramayı sonlandırdı.

"Sen ne diye kaydettin?"

Çok saçma bir soru sormuşum gibi tebessüm etti. "Elsa'm," dedi. Bir saniyeliğine de olsa kalbim tekledi. "Eşim diye yazmak banal geldi. İş yerindekiler anlamasın diye inanacakları türden bir şey yazdım."

Arkadaşları inansın diyeydi yani. Buruk bir tebessümle dilimlediğim ete çatalımı batırdım. Yaptıklarından bir anlam çıkardığım falan yoktu. Yine de insan bekliyordu.

Yemekleri Ravyn yaptığı için bende bulaşıkları yıkadım. Koltuğa oturduğumda telefonumu aldım.

Yabancı numaraya tıkladıktan sonra, 'Ravyn' yazdım. Anlamlarla ya da lakaplarla uğraşmak istemiyordum. Kimse benim telefonuma bakmayacağı için sorun yoktu. Eminim adıyla kaydeden bir sürü çift vardır.

İnci ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin