büsbütün kaybettim, ya da kazandım.

16 1 0
                                    

Bana sorgularcasına bakıyordu bense öylece duruyordum. En sonunda ağzımı açmayı başardığımda çoktan bir dakika geçmiş olmalıydı."Önemli bir şey değil. Sadece kötü geçen bir iş görüşmesiydi işte." dedim, umursamaz bir şekilde."Of! Bu üniversiteyi kazanması ayrı bir dert, okuması ayrı bir dert, mezun olması, iş bulması, çalışması derken hayat geçiyor zaten" dedi huysuzca. "Gerçekten de." dedim saate bakarken ve devam ettim.
"Kalksak mı artık? Birkaç işim var da benim, biraz araya sıkıştırmış gibi oldum. Kusura bakma." Yalandı. Bir işim yoktu, planım önümüzde ki günlerde dahil pineklemekti. Ama daha fazla durmak istemiyordum, bu kadar sosyallik bana yeterdi.
"Aa daha erken gibiydi ya." diye lafa daldı Selen.
"Evet ya daha erkenmiş aslında, ama dediğim gibi." dedim yüzüme üzgün bir ifade takarak.
Selen bir daha görüşmek şartıyla beni onayladı. Hemen sonra hesabı ödemeye gittik ve yüzümü buruşturdum. Bunun yerine pekala dört noodle alabilirdim. Üstelik ben kahve sevmezdim bile!
Yine de çaktırmadım ve parayı uzattım. Bu elimde kalan bir miktar parayla bakışmamı sağladı. En sonunda çıkabildiğimizde Selen bana sarıldı ve telefon numarasını verdi. Pek benlik olmasa da bir arkadaş bulmak biraz içimi rahatlatmıştı. 
... 
Selen ile ilk buluşmamızın üstünden günler geçmişti ve itiraf etmeliydim ki bir çok şey değişmişti. Mesela hiç arkadaşım yokken birden birden fazla oluvermesi gibi. Başa dönüyorum. Selenle buluştuğumuz ilk günün akşamı uyuyup kendime geldikten sonra bir süre How İ Met Your Mother  izleyip pineklememin ardından Selen' e yazmaya karar vermiştim. Bugün durmadan kendinden bahsetmesi, adımı sormayı bile ben onun bütün hayatını öğrendikten sonra hatırlaması hoş değildi evet, ama anlayın beni. Gerçekten. Gerçekten, çok yalnızdım. Ona yazdım ve büyülü bir şeyler oldu.                                                                  O saatten itibaren Selen yakamdan düşmemeye yemin etmişti, beni harbiden sevmiş olmalıydı. Bir hafta boyunca Selen'le bütün İstanbul'u gezdik. Bu işime geliyordu çünkü maddi olarak bombok olduğumu anlamıştı ve büyük bir kısmını o hallediyordu. Bundan elbette ki utanıyordum, minnettardım da. İzin vermiyordum ama en sonunda hep "Durumunun düzeleceğini biliyorum, borcun olsun." der bir nebze iyi hissetmemi sağlardı. Kısa bir süre sonra Selen'in bu kadar arkadaşı varken bana böyle sıkıca bağlanmasının sebebini anlamıştım. Selen'in ortamı vardı, çok arkadaşı vardı ama dostu yoktu. Hepsi anında arkasından bıçaklayabilecek tiplerdi. Bunu Selen'in de bildiğini biliyordum. Beni gerçek dostu yapmak istiyordu, anlayabiliyordum. Çünkü ben güvenilebilecek bir tiptim ve Selen'in buna ihtiyacı vardı. Onu çözmüştüm.  Kısa bir süre sonra Selen beni bütün (sahte) arkadaşlarıyla tanıştırdı. Çoğu serseri tipliydi ve pekte işim olmayan tiplerdi. Biri hariç. Bu Selen'in sevdiği ama pek yakın olmadığı bir kızdı. İşin aslı, Umay Selen'in arkadaşının arkadaşıydı ve bu sayede tanışmışlardı. Karakteri Selen'e pek hitap etmese de bana oldukça ediyordu. Umay'la Selen'in onları tanıştıran arkadaşı Aslı ile beni tanıştırmak için buluştuğumuzda tanıştık. Yanında Umay da vardı ve kısa bir sürede Selen ile Aslı'nın konuşmaya -dedikoduya- dalması üzerine bizde Umay ile konuşmaya daldık. Umay, Türkiye'nin en iyi üniversitesi denebilecek bir üniversiten psikoloji bölümünden mezun olmuştu ve aynı üniversite de yüksek lisans yapıyordu. Aynı zamanda bir alman şirketinde psikolojik danışmanlık yapıyordu. Aynı yaşta olmamıza rağmen yaptığı bu şeyler beni imrendirdi ve itiraf etmeliyim ki biraz da kıskandırdı. 
O, nazik biriydi. Uzun açık kahverengi saçları, kocaman  ışıltılı kahverengi gözleri vardı. Çok uzun değildi, çok kısa da değildi. Belirgin yüz hatları onu güzel, küçük burnu ise tatlı yapıyordu. Sade bir tarzı vardı; bol kahverengi bir kumaş pantolon ve boğazlı bir kazak giymişti, onun üstündeyse bir oduncu gömleği vardı. Kesinlikle sade ve şıktı. Selen'le nasıl arkadaş olduğunu merak etmiştim. Tam bir akademik kadındı. Güzeldi, zekiydi ve başarılıydı. Olmak istediğim kişiydi. Onunla yakın arkadaş olmak istemiştim ki olacaktım da. O da beni sevmişe benziyordu. Gülümsedim ve numarasını aldım.
O günden sonra Umay gerçekten en yakın arkadaşım olacaktı.


je veuxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin