temeller

10 1 0
                                    

Umay ile beraber onun evinde pineklediğimiz günlerden birindeydik. Selen'le hala yakın arkadaştık ama eskisi kadar yakın olduğumuz pekte söylenemezdi, Selen son zamanlarda iyi değildi, ona destek oluyorduk ama her seferinde bize patlıyordu. Bizde bundan oldukça sıkılmıştık. Artık maddi açıdan sıkıntıda değildim hatta durumum iyi bile diyebilirdim. Selen'e olan borçlarımın hepsini ödemiştim ama Selen bunları zorla kabul etti desem yalan olmazdı. Çünkü borçlar bitince benimde onu bırakacağımı düşünüyordu, oysa beni ondan uzaklaştıran bu değildi elbette. Saldırganlığıydı. Üstelik bir sorun bile yoktu. Durumumun düzelme olayı tabii ki de artık hayatta ki en büyük şansım olduğuna inandığım Umay'ın sayesinde olmuştu. Çalıştığı şirketten bir arkadaşı sayesinde iyi bir şirkette işe başlamam çokta zor olmadı. Yorulmuyorum diyemezdim ama değmiyor da diyemezdim. Maaşı gerçekten iyiydi. Bir şeyler içmekte bile zorlanıyorken artık büyük bir marka tutkunu olmama rağmen maaşımı arttırabiliyordum. Umay'a çok şey borçluydum ve ona sürekli onunla tanıştığım için ne kadar şanslı olduğumu anlatıyordum. Bunlar onu kızdırıyordu, bu sadece bir arkadaşlık göreviydi ona göre. Selen pek çok açıdan olduğundan kötüye gidiyor olsa da ben sadece hayatıma Umay'ı dahil ettiği için bile her daim arkasında olabilirdim. Artık Onur'u bile unutmuştum, birkaç kere Instagram hesabıma girip bakmıştı,  birkaç kere de mesaj atmıştı. Tabii Umay'ın da el atmasıyla mesajları okumadan silmiştim. Halamla ilişkilerimiz düzelmişti, aileme yalan söylemek zorunda kalmıyordum, her zaman yanımda olacak bir arkadaş bulmuştum ve en önemlisi kendi ayaklarının üzerinde durabilen biriydim artık.                                                                                          
  Ben bunları düşünürken pinekleme işlemimiz sürüyordu. Bir kanepede Umay, bir kanepede ben oturmuş rasgele açtığımız bir filmi izliyorduk. Bu huzurlu dakikalar zilin çalınmasıyla son buldu. " Aa yemek falan mı söyledin ya?" dedi, Umay." Yok ne söyleyeceğim gelirken pizza almıştım zaten ya." dedim. Umay kaşlarını kaldırıp kapıyı açtığında gördüğümüz manzara ise bizi hiç şaşırtmamıştı.                                                                                                                  Bitmiş halde, muhtemelen zirzurna sarhoş Selen ve onu sıkıca tutan kolunu omzuna dolamış bir kız. Bu durum sahiden bizi şaşırtmamıştı çünkü Selen zaten bunu alışkanlık haline getirmişti. Haftada iki ya da üç kez yaşanan bir şey haline gelmişti artık. Barlarda sabah akşam demeden gününü gün ediyor ve bu zamanlar hariç çokta konuşmamıza rağmen her seferinde Umay'ın evine geliyor ya da birine Umay'ın evinin adresini  vererek kendini buraya taşıttırıyordu.
Sesli bir of çektim ve bu sefer ki kızı incelemeye başladım. Bu kızın yüzünde diğerlerinin endişeli bakışlarının aksine umursamaz, alın şunu üstümden de gideyim gibi bir ifade vardı. 
Kız yüzümüze boş bakışlar attıktan sonra konuşmaya başladı. " Selam kızlar. Siz Selen'in ev arkadaşlarısınız sanırım, ben eski bir arkadaşıyım." dedi ve Selen'i bana doğru yönlendirdi. " Ben size rahatsızlık vermeden gideyim, kendi başına gelemeyecek durumda olduğu için eşlik etmek zorunda kaldım, kusura bakmayın." dedi ve gitmek için bir girişimde bulundu. Bunun üstüne Umay hemen atıldı " Ay saçmalama lütfen. Rahatsızlığın aksine ona buraya kadar eşlik ettiğin için teşekkür etmeliyiz hem sende içmiş olmalısın. Bir kahve ikram edelim bari, rica ediyorum." Kız duraksadı, emin olamamış gibiydi " Zahmet olmasın size de?" " Ne zahmeti, zaten Selen'e yapacağız mecbur bir tane daha fincanın mı lafını edeceksin, lütfen?" Selen'i tutarken aynı zamanda Umay'ı hemen onaylayıp " Aynen öyle, buraya kadar taşımışsın arkadaşımızı bir kahvenin lafı mı olur?" Kız, bu ısrarların üzerine "İyi madem hem bir kahve şu an hiçte kötü gitmez." dedi gülümseyerek.     
Kız içeri girince bir kolunu geçirerek Selen'i  yönlendirmeme yardım etti. Koltuğa yatırıp üstüne battaniyeyi örttükten sonra oturduk. Umay hemen kahveleri yapmaya gitti. Bir şeyler sayıklayan Selen'e iç çekerek baktıktan sonra kıza dönüp onu incelemeye başladım. Kısacık kahküllü saçları, ispanyol paça pantolonu, kolları dantelli bir bluz ve bordo deri ceketiyle kesinlikle bir fransız kızına benziyordu. En sonunda kızı incelemeyi bıraktım ve oturdum. Bunun üstüne adını sormadığımı fark ettim.                                                 
"Of, kafam gitmiş gerçekten kusura bakma. Adın neydi?" kız gülerek yanıtladı. "Yok yok anca oturabildik zaten önemli değil. Öykü ben. Senin ve arkadaşının adı ne demiştin?" "Memnun oldum. Ben Mina. Arkadaşım Umay." kısa bir sessizlikten sonra devam ettim. "Selen seni çok uğraştırmış olmalı, kusura bakma gerçekten." "Dediğim gibi Selen ile uzun yıllardır arkadaşız, son zamanlarda kopsak da yaşanmışlıkları silip atamam, bu eski bir dost vazifesiydi." duraksadım ama yine de aklımdakini sormaya karar verdim. "Eğer özel değilse, Selen ile öylesine mi aranız açıldı yoksa bir olay mı oldu? Yanlış anlamanı istemem bu aralar bende Selen'i biraz durgun görüyorum, merak ediyorum sadece." Öykü duraksadı " Aslında bir sebebi var." dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

je veuxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin