Papatya

1.1K 148 55
                                    

Elimdeki çatalı isteksizce önümdeki kahvaltılığa batırdım ve bir süre sadece çatalımı izledim. Oflayarak aç olmamama rağmen yemek yemem nedeniyle başımı eğdim.

"Ne oldu?"

Subay'ın sorusu ile bakışlarımı yavaşça ona çevirdim. Koca masanın öbür ucunda oturmuş filtre kahvesini yudumluyor,klasik bir kitap okuyordu. Hayat ona güzeldi, hiçbir şey yemese de ona hesap soracak biri yoktu.

"Canım hiçbir şey yemek istemiyor. Bir de bir sürü şey hazırlamışlar..."

Sıkıntıyla iç çektiğimde bir orduyu doyuracak şekilde donatılmış olan kahvaltı masasını baştan aşağı süzdüm. Kim yiyecekti şimdi bunları?

"Ben böyle hazırlamalarını istedim,bir şeyler yemeye çalış."

Tekdüze cümlesinden sonra bakışlarını tekrar kitabına çevirmişti. Kahvesini keyifle içerken çok mutlu görünüyordu. Bense dudaklarımı sarkıtmış,dolu tabağımla bakışıyordum. Canım bir şeyler yemekten çok dışarı çıkmak istiyordu. Bu yüzden yanımdaki peçeteyle dudaklarımı temizledim ve yavaşça ayağa kalktım.

"Ben biraz bahçeye çıkacağım,sen de gelsene."

Başımı yana atarak öne sürdüğüm teklife karşın kitabını kapattı,masanın üzerine koydu. Kahvesini de kitabın yanına bırakıp dudağını sağa kıvırdı. Ben ona kilitlenmiş gibi bakarken bundan keyif alıyordu. Ona hayran olmamdan haz duyuyordu.

"Şeref duyarım güzel Deli'm."

Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Sağ kolunu bana uzattığında hafif bir tebessümle istediğini yaptım, koluna girdim.

Beraber yine o karışık koridorlara doğru ilerledik,bu sürede ise sessizlik bize eşlik etti. Artık öğrenmeye başladığım birkaç koridoru geçip dış kapıya geldik. Yine o koca kapılara hayranlıkla baktım. Buraya önceki gelişimde kimse yol vermemişti bana,kimse umursamamıştı. Şimdi ise buradan kolayca geçmiş, bahçeye özgürce çıkmıştım. İçime çektiğim nefes artık daha güzel geliyordu.

Subay'ın koluna iyice sarıldım ve ormanın içindeki bu nadide bahçenin güzel çiçeklerine doğru ilerlemeye başladım. Onu da beraberimde çekiştirerek önümüzde uzanan muazzam papatyalara koştum.

"Subay,baksana şunlara! Çok güzeller..."

Daha önce görmediğim bir muhteşemliğe bürünmüş papatyalara doğru eğildim ve bir tanesinin kokusunu içime çektim. Bu hoş koku yüzüme bir tebessüm kondurmuştu ancak sonra yüzümdeki gülüş bir anda soldu.

Kokladığım papatyaya bakarak yavaşça dudaklarımı ıslattım. Tekrar gülümsemeye çalışarak göz ucuyla yanındaki Subay'a baktım ve dudaklarımın ucundaki zarif papatyaya doğru konuştum.

"Sen çok güzel bir adamsın."

Daha önce de tıpkı bu anda olduğu gibi bir papatyaya fısıldamıştım,onun getirdiği papatyalara. O ameliyathanede ölüm uykusundayken ben onun kanını taşıyan papatyalara "sen iğrenç bir adamsın," diye fısıldamıştım. O bana papatyalar toplamıştı ama ben onu yine suçlamıştım.

Utançla başımı öne eğdim ve ellerimin arasındaki papatyayı naifçe kopardım. Yapraklarını dudaklarıma yaklaştırarak üzerine hafif bir öpücük kondurdum. O beni merakla izlerken arkama dönüp elimdeki zarif çiçeği ona uzattım.

"Sana papatya topladım Subay."

Bu ani hareketime karşın gözlerini kırpmadan bir süre sadece beni izledi. Çiçeğe bakmadı, sanki onun en güzel çiçeği benmişçesine...

Mr. SchizophrenicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin