İnsan ansızın yorulur

23 8 12
                                    

Umutluyum hikayemi binlerce kişiye  ulaştıracağım. Bunun için elimden geleni yapacağım. Buyrun hikayeye geçelim küçük ailem.

Bazen bazı şeyler öylesine ve birden bire olur. Belki anlam veremeyiz fakat unutmayın doğmak hiçbirimizin tercihi değildi bize yazılan hayatı yaşamakta öyle. Bu yüzden her şeyde bir anlam aramak zorunda değiliz. Bırakın da bazı şeyler olduğu gibi anlamsız kalsın. Belki de en doğrusu budur.

Elzem o gün güneş doğmadan uyandı. Mutlu bir gecenin izleri vardı üzerinde. Yatağın ucuna kadar gelip pencereden doğan güneşi izlemeye başladı.

Ne kadar da güzel doğuyor güneş yada bizler sadece o kadarına şahit oluyoruz. Ne de olsa Güneşin de doğmak gibi bir meziyeti var. Kim bilir doğmak için ne sancılar çekiyordur. Nerelerden batıp da tekrar tekrar doğuyordur. Her seferinde aynı güzelliğiyle aynı cesaretiyle. Bizler de böyleyiz aslında her gün yeni bir umut demektir bizler için. Madem bir kere geldik bu dünyaya o zaman doğan güneşten bile pay çıkaracağız kendimize yoksa nasıl yaşanılır, nasıl umut edilir?

Elzem ,kendim için bir şeyler yapmak istiyorum madem o zaman harekete geçmeliyim artık diye düşündü. Hayata geç kaldım evet fakat bu neyi değiştirir ki ? Bugün gelecek olan her gün için geç değil mi? O zaman daha fazla geç kalmanın bir manası yok diye düşündü.

Elzem yataktan kalkıp dolaptan bir hırka aldıktan sonra her sabah yaptığı gibi defterinin başına geçti ve yazmaya başladı .Annesiyle babası öldüğünden beri her sabah yapardı bunu. Ne acayip değil mi? İnsan akşam bütün  gününü yazar yada ne bileyim kafası rahat olunca yazar diye düşünüyorsunuzdur kesin. Fakat yanlış düşünüyorsunuz gününüzü siz şekillendiriyorsunuz. Sabah kalkıp önce hayallerinizin bir özetini sonra umut ettiğiniz bir günü yazarsanız gününüz ona göre şekil alır.

Fakat bu sefer bir terslik var Elzem gününü yazmaya iş çıkışından sonra başlamadı. Hay aksi doğru ya o artık işsiz bir kız. Hemen bir silgi alıp yeniden yazmaya başladı. Kimilerinin aksine hayatın silgi kullanılmadan yazdığınız bir kitap olduğunu düşünmüyordu o. Bazen üstünü karalayıp yada silip geçip gitmeniz gereken konular da olmalı değil mi ? Günün çoğunu deniz kenarında bir bankta oturarak geçirmek istiyordu Elzem. Her gün oturmaya vakti olmadığı için önünden geçtip gittiği o bankta.

Biraz daha yazdıktan sonra kalemin kapağını kapatıp defterle beraber çekmecenin gözüne koydu. Madem erken kalktı o zaman Nazlı uyanmadan güzel bir kahvaltı hazırlayayım dedi kendi kendine.
Önce elini yüzünü yıkayıp günlük bir şeyler giydikten sonra mutfağa geçti.

Çayın altınıda kapattıktan sonra sofra hazırdı. Tabi önce şu uykucu kardeşini uyandırmaya karar verdi.

"Nazlı hadi ablacım millet kahvaltısını senin kafenden yapsın diye açtık biz o kafeyi. Tabi nerde insanlar işlerinin başına bile geçtiler. Bizimki hala uyuyor."

Elzem baktı Nazlı'nın uyanacağı yok üstündeki yorganı çekip yere attı. Atar atmaz da Nazlı da gözlerini açtı.

"Mübarek sesli ablacım iki dakka daha hem saat daha çok erken."

Elzem kolundaki saate bakıp cevab verdi.

"Erken falan değil saat 7 ye geliyor kalk, ben gidiyorum çayı ocakta bıraktım. Hadi"

Elzem çayları doldurup yumurtayı kırmaya başladı . Elinde yumurta tavasıyla masaya oturduğunda Nazlı odadan çıktı elindeki çantasına bir şeyler sokmaya çalışıyordu.

"Ablaların gülü ben çok geç kalmışım sana afiyet olsun."

Nazlı ablasının cevab vermesini beklemeden hızla dış kapıyı açıp ardından serçe kapattı.

Bir Kör Bin Sağır Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin