MÇ°8°

18 1 0
                                    

"Bu koliler çok ağır. Bir de erkek olucaksın Ekin. Hepsini bana taşıttırıyosun."

Öküze laf anlatmakla meşguldum. Aldığımız ucuz içkileri ve sigara paketlerini iki koliye doldurmuştuk. Sevgilim sağolsun kolileri taşıma görevini Ekin ve bana vermişti. Ekin de hepsini bana taşıtıyodu. Tabi ki de Barkın'a şikayet edicektim ve tabi ki de Ekin dayak yiyecekti.

Annemden Özgelerde kalmak için izin almıştım. Özge de gece herkes uyuyunca evden kaçıp mekana gelecekti. Hep birlikte Alp'in dönüşünü kutlucaktık. Barkın "Kovulduğun yere geri dönmeni izlemek eğlenceli olacak." gibi bir şey söylemişti. Gerçekten eğlenceli olacaktı.

Kolileri yere koydum ve Alperen'e gece 12 gibi mekanda olmasını belirten mesaj attım. Ekin bana dik dik bakıp "Ne yapıyosun?" dedi.

"Barkın'a seni şikayet etmek için arama tuşuna basıyorum." diye bir yalan söyledim. Yüzü bembeyaz oldu. Hemen yerdeki kolileri aldı.

"Sen yorulmuşsundur. Bundan sonrasını ben taşırım." dedi.

"Gerizekalı. Zaten gelmemize 20 metre kadar kaldı. Şimdi mi geldi aklına taşımak?" küçük suçlu çocuklar gibi başını eğdi ve "Barkın'a söylemiceksin değil mi?" dedi. Kahkaha(!) atarak telefonu cebime koydum. Yürümeye devam ettim.

Kapıyı açıp evin içine girdim. Doğum günü partisiymiş gibi heryeri süslemişlerdi. Barkın içeriden kova taşıyodu. Arkasından da Emre yağ şişesi getiriyodu. Nisan ve Cem bilardo oynuyolardı. Bu baya dikkatimi çekti. Ayça ve Serkan bişeyler konuşuyolardı ve sürekli gülüyodu. Özge de çoktan gelmişti. Herkese laf yetiştirip süsleri asıyodu.

"Özge, hani gece gelecektin?" merakla sordum.
"Annemlere bara gidicez dedim. Garip bir şekilde izin verdiler."

"En azında bardan daha güvenli biryerdesin brütüs." diye Ekin yavaşca kafasına vurdu. Kolileri yere koydu. Bana göz kırptı.

Emre ve Barkın masayı ortaya taşıdılar. Koltukları da etrafına dizdiler. Cem ve Nisan oyunlarını mecburen bitirip AVM'nin çöplerini attığı yere gittiler, Sandalye bulmak için. Özge elime yağ şişesini tutuşturdu. "Bunu kapının dışına dök. Bu arada Alp gelmeden önce sana haber verecek değil mi?" dedi. Başımla onayladım.

İşimi bitirdikten sonra kolilerin içindekileri masanın üstüne taşıdım. Saat 11di. Alperen daha erken geleceğini söylemek için aradı. Hoparlöre aldığım için herkes duydu ve telaşlandı.

"Serkan, Cem'i ara abicim. Hemen gelsinler." dedi Barkın. Serkan oflayarak telefonu çıkardı.

10 dakika içinde Cem ve Nisan geldi. Kapının önüne döktüğüm yağda kaymadan içeri girmeyi başardılar. Ellerinde poşetler ve iki tane sandalye vardı.

"Bugün Cem para sıçıyo arkadaşlar." diyerek güldü Nisan ve ekledi. "Para sıçmasının yanında bir şey daha var. Biz çıkıyoruz. Hiç kimse bana çöplerin yanında çıkma teklifi etmemişti ama olsun."

"Ayça bana seni ayarliyim mi? Tek sap biz kaldık." dedi Serkan. Ayça Serkan'ın kafasına vurdu. Herkesin bakışları bir anda Ekin'e döndü. Ona haksızlık yapmışlardı. Gerçi Ekin insan olmadığı için sap kalsa da bir şey farketmezdi. Yemin ediyorum adam yüzyılın kılı.

Herşeyi yerli yerine koyduk. Hazırlıkları yaptık. Kapının arkasına sandalye yerleştirdik. Alperen kapının önündeki yağa basıp kaydığında, Barkın kovayı kapının üzerine yerleştirecekti kapıyı kınık bırakacaktı.

Serkan cebinden bilyeleri çıkardı. Baya fazlaydı. İçeri girince ayağı takılacak şekilde bilyeleri yere döktü. Bu kadar şaka da fazlaydı ama eğlencektik kendimizce. İçerisi bira kokmaya başlayınca kokunun nerden geldiğini merak ettim.

M0R Ç0RAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin