25

316 44 2
                                    

Ertesi sabah Hinata ile buluşmam gerektiğini bile bile uyandım. Hiçbir şey yapasım yok gibiydi, yataktan çıkmak bile yük olmuştu. Bir süre buluşmayı iptal etmeyi düşünsem de bu düşüncemden vazgeçip elimi telefonuma attım. Hinatadan okunmamış 4 mesaj vardı. Dün akşam biraz geç yatmamdandır sanırım şu an saat 1'di.

@shoyossz: GUNAYDINNN
sended at 09.37
@shoyossz: COK OZLEDIMM SENI
sended at 09.38

@shoyossz: KIS UYKUSUNA MI YATTIN??
sended at 11.01

@shoyossz: inanmiyorum ya
sended at 12.18

Uzunca bir küfür savurup yatakta biraz daha oyalandıktan sonra elimi yüzümü yıkadım. Buluşmayı iptal etmenin şu an verebileceğim belki de en kötü karar olduğu kanaatine varmamla telefonumu cebimden çıkarıp Hinataya geri cevap yazdım.

@tobiokags: özür dilerim uyuyordum
@tobiokags: bende seni özledim günaydın

Mutfağa giderken koltukta yatan İwaizumi'nin kafasına yattığı koltuğun tam yanında duran yastığı fırlattım. "Kalk bari de Oikawa'yı görmeye git." Birkaç anlamsız mırıldanma çıkarmasının hemen ardından neyi kastettiğimi anlamış olacak ki, koltukta doğruldu. "Evet gitmem lazım, saat kaç?" Saati ikinci kez kontrol etmemle ben de acele etmezsem buluşmama geç kalacağımı fark ettim. "Anasını satayım saat 13.26"

Odama geri dönüp dolabı açtım, beyaz bir kazak altına kot pantolon giydim. Aynada kendime daldığımı fark etmemiştim bile. Hayatıma hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordum. Edebilecek miydim? Bu düşüncelerini hepsi çok komik geliyordu, sanki gerçek değillermişcesine. Telefonumun çalmasıyla gerçek hayata geri dönmüştüm. Arayan Hinata'ydı.

"Alo, neredesin?" Daha ayakkabılarımı bile giymemiştim. "Evden çıktım şimdi, geliyorum." "Tamam bende yürüyorum,geç kalma." Geç kalacaktım sanırım. "Tamamdır kalmam, görüşürüz."

Odamdan hızlıca çıktığımda İwaizumi de kahvaltısını yapmış, bulaşık makinesini dolduruyordu. "Afiyet olsun." Güldü, istemsizce içime üzüntü dolduğunda, buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim. "Çıkıyorsun sanırım, bende senin kıyafetlerinden giyeceğim." Normalde olsa tantana yaratacağım bu davranışına bile izin verdim. "Tamamdır,çıktım ben."

Evin kapısını kilitleyip yürümeye başladım. Yürüyecek vaktim yoktu aslında, otobüse binsem daha iyi olacaktı. Kafamdaki bu deli düşünceler beni çok rahatsız etmişti. Hiçbir konuda doğru düşünemiyordum. İwaizumi'nin gidişiyle ilgili biriyle konuşsam herkes çok abarttığımı düşünecek gibi geliyordu. Ama öyle değildi, abartmıyordum. Benim annem de, babam da, ağabeyim de İwaizumi'ydi.

Kendi ailem kilometrelerce uzakta,benim hiçbir problemimle ilgilenmezken, alkol problemimden, sınıfta kalmamdan ve diğer her şeyden habersizken benimle İwaizumi ve Oikawa ilgilenmişti. Oikawa kısmı biraz şüpheliydi aslında, ben mi onunla ilgileniyorum o mu benimle belli değil..

Şikayetçi de değilim bu durumdan. Tüm bu düşünceler bende yalnız kalacakmışım hissiyatı yaratırken bir de sanki ebeveynlerim beni terk ediyor gibi hissettirmişti.

Otobüsüm geldiğinde kafamı dağıtmaya çalıştım. Bu durumu Hinataya yansıtmak istemiyordum. Nasıl olacaktıysa, yüzümden düşenin bin parça olduğunu binlerce kilometre ötedeki rastgele bir adam bile fark edebilirdi, ayrıca son derece özensizdim bugün. İneceğim durak geldiğinde, her zaman buluştuğumuz kafenin önünde bekleyen Hinata'yı gördüm. Böyle bir durumda bile yüzümde ufak bir gülümseme yaratmayı başarmıştı.

Beni gördüğü gibi yanıma koşup boynuma sarıldı. Sarılmasına kısa sürede karşılık verip kokusunu içime çektim. Geri çekildiğinde yüzüme sorgularcasına bakmaya başladı. "Neyin var? Bir şey mi oldu?" Gülümsemeye çalıştım. "Hayır, gayet iyiyim." Bir süre daha bekledikten sonra yavaşça kafasını salladı. "Nereye gidelim?" Yavaş adımlarla nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk. "Yemek yiyebiliriz, ben kahvaltı bile etmedim." Dediğim şeye güldü. "Sanırım gerçekten 1 de uyandın."

Kafa salladım. "Tamam o zaman ne yiyelim?" Bir süre düşündükten sonra şımarık çocuklar gibi iki yana salınmaya başladım. "Bir pankek iyi giderdi aslında." Güldü. Ne güzel gülüyor bir bilse, diye içimden geçirdim. "Yani pankek istiyorsun, öyle mi?" Kafamı salladım. "Tamam aşağıda bildiğim güzel bir mekan var." Kolundan tutup kendime çektiğim gibi kollarımı boynuna doladım. Çok ihtiyaç duyuyordum şu an ona.

"Noldu bir anda? Sevgi dolusun bugün." Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. "Hiçbir şey olmadı, sadece bazen sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanların kıymetini bilmemiz gerekiyor." Gülümsedi, yanağıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra elimi tutup kafeye doğru çekiştirmeye başladı. "Haklısın, bu yüzden bol bol seni pankek yerken izlemek istiyorum." Kafamı iki yana salladım. "Hayır, ben pankek yerken fotoğrafımı çekemezsin." Mekanın kapısını hızlı bir şekilde açıp içeriye koştu. "İzle de gör." Bir süre arkasından bakıp öylece bekledim.

Belki de tamamen yalnız kalmazdım..
-----------------------------------------------
Hem hüzünlü hem de güzel bir bölüm💕

Bu fic'i nasıl bitireceğimi bir türlü seçemiyorum..

Kontrol etmeden atiyorum, hatam varsa kusuruma bakmayinn

İşlem|KagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin