Lilium

225 32 48
                                    

~iyi okumalar
(Bu arada bu bölümü yazarken Yeniden-Soner Avcu dinliyorum)

Duyduğu ses Arif'in sesiydi. Odasına bir anda dalan vücutla irkildi. Hafifçe doğrulup üstüne pembe önlük takmış arife bakıyordu. "Amk ev arkadaşı olalım diye tutturdun. Hiçbir boka yardım etmiyon. Bari kahvaltıya kalk amk. O kadar hazırladım. Çöpe giderse sen de onunla birlikte evden gidersin."

Karşısındaki Arif'e tam bir odakla bakıyordu. Cidden kendi Arif'ini özlüyordu. Nedensizce diğer evrendikelere göre bu Arif daha çok kendininkini andırmıştı. Halbuki hepsi Arif'ti. Onları ayıran şeyin tam olarak ne olduğunu bilemiyordu. Tek bildiği şeyin en önemli Arif'e uzun zamandır uzak kaldığıydı.

"Kalktım beee ne bağırıyorsun hemen." İçinden bir ses bu evrende kendi gibi davranabileceğini söylüyordu. Biraz hafiflemiş hissetti. Ne kadar az rol o kadar az stresdi. Peki o zaman bu evrenin olayı neydi? Tek fark Arif'le birlikte yaşamaları mıydı? Bundan emin olmadan gardını indirmek istemedi.

Yatakta doğruldu ve sinirli cücenin odadan ayrılışını izledi. Çok komik ve tatlı görünüyordu. Kendi kendine bir tebessüm etti. Bu sefer mutlu bir şekilde uyanmıştı. Hemen kalktı, hazırlanma gereksinimi duymadan yemek kokusunu takip etti.

Basit ama hoş gözüken bir kahvaltıya çıkmıştı bu koku. Arif üstündeki önlüğü çıkarıp yerine astı. "Sonunda." Hafif sinirli bir şekilde homurdandı. "Sana da günaydın." Küçük bir ters bakış yedikten sonra birlikte kahvaltıya oturdular.

Hafif yanmış olan kızarmış olan ekmeğini alıp üstüne yağ sürdü Cenan. "Ee bugün napiyoruz Arif'im?" Arif sucukları ağzına doldururken biraz düşündü. Ağzındaki lokmayı yavaşça çiğneyip yutana kadar bekledi. "Güzel bir çiçek bahçesi buldum geçenlerde." Sandalyeyi hafifçe sarkıtıp kenardaki masaya uzandı. Orada duran kamerayı aldı. "Güzel fotoğraflar çekebilirim"

"Hmm" bir tebessüm etti. Demek bu evrende böyle bir şeye ilgisi vardı Arif'inin. "Güzell gideriz oraya o zaman. Başka bir planın var mı?" Haşlanmış yumurtasına baharat karışımı yapıyordu Arif. "Gerisi için planım yok. Günün işleyişi bizi nereye götürürse oraya gideriz."

Birlikte kahvaltı ettikten sonra ikisi de hazırlanmak için odalarına geçtiler. Cenan'ın başında garip bir ağrı vardı. Uykusuzluktan kaynaklandığını düşünmüştü. Üstüne mavi-beyaz çizgili sweatini giydi. Saçlarını tarayıp saçlarına şekil verirken bir süreliğine gözleri karardı. Bir iki defa gözünü kırpıştırdı ve bir iç çekti. Bugün erken uyuması gerektiğini düşündü.

Odadan çıkmadan önce güzel bir kokuyla çevrelenmek istemişti. Ancak bu odada bir türlü parfümünü bulamadı. Odadaki her yere bakınmaya başladı. Masaya, koltuğa sonra da teker teker bütün çekmecelere. Bir sürü kağıt vardı çekmecelerde. Merakına yenik düşüp kağıtlara bakmaya başladı. Bir sürü karalama vardı. Hepsinin altında Arif'in imzası vardı. İki tane çöp adamın olduğu bir resim vardı.

Birinin üstünde Arif diğerinde ise Cenan yazıyordu. Tek bir sıkıntı vardı Arif ile Cenan aynı boyda çizilmişti. Kendi kendine kıkırdadı Cenan. Aldığı yere geri koydu resmi. Diğer çekmecelere bakınmaya geri döndü. Bu sefer bir takım albüm buldu. Kapakta "Hayatımın en güzel anları" yazıyordu. Bir sürü güzel manzara fotoğrafları vardı. Her birinin altında küçük notlar yazıyordu.

Bugün Cenan ile Emre'yle sinemaya gittik. Çıkışta gün batımını yakaladım.

-Guzel bir gün batımı fotoğrafı

Oğuz ve Selen'le kampa gittik. Ateşte Marshmello kızartıp yedik.

-Kamp ateşinin üstünde iki elin Marshmello kızartmasınin fotoğrafı.

Her Evrende Sen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin