Uther Pendragon büyüye karşı açtığı savaşı kaybetmişti.
Bir doğum ve bir ölümle başlayan davası, ikinci on yılının ikinci yarısında, onun zulmünden artık canlarına tak demiş büyülü halkın tek bir bayrak altında toplanması sonucu kaybedilmişti.
En azından onun gözünde...
Büyülü halkın gözünde ise kazanan bir taraf yoktu. Sadece kaybedilenler vardı. Uther'a kaybedilenler, özgürlük uğruna kaybedilenler... Sürekli ölmek zorunda kalan sevdikleri...
Savaş Beş Krallık'ın her yanına sıçradı.
İki mevsimden de birer ay gören bu savaşın sonunda, büyülü halkın çoğunluğu ve beş krallıktan üçünün katılımıyla bir barış antlaşması imzalandı. Oldukça incelikli ve oldukça kırılgan bir antlaşma.
Buna göre; birini lanetlemenin cezası ölümdü ve bu ceza büyülü halkın itinayla seçtiği bir konsey tarafından icra edilecekti, büyüyle haşır neşir olmayanların kralları ve kraliçeleri cezaya karar verebilir ama infazı gerçekleştiremezlerdi.
Şifa büyüleri yasa dışı değildi. Fakat hepsi saray hekiminin gözetiminde yapılacaktı.
Büyülü olmayan topraklardan geçmek isteyen herhangi bir büyücü ya da büyüyle ilintili varlık, büyülü halkın o krallığa atadığı elçiden izin alacak, ona icazet verecek, olağanüstü bir durum söz konusuysa ilk iş elçinin karşısına çıkıp durumunu izah edecekti.
Büyülü halkın topraklarına giren herhangi bir büyülü olmayan toprak vatandaşı silahsızlanacak, olay çıkarmayacak ve orada bulundukları süre boyunca büyülü halkın adetlerine uyacaktı.
İki halk içinde azınlıkların yaşama hakkı vardı.
Tabi bazı büyücüler bu barışa karşı çıkmış, antlaşmayı imzalayanlara hain demişlerdi. İntikama susamışlardı ve şimdilik geri çekilseler de geri dönüp kan dökeceklerine yemin etmişlerdi.
Beş Krallık'a mensup iki büyük kral anlaşmaya yanaşmamıştı. Biri savaşa hiç dahil olmamayı başarmış, barışa da iyi dileklerini sunmaktan öteye geçmemişti, öteki ise büyücüleri köle olarak alıp satmanın en büyük ticari gelir olduğu uğursuz bir yerdi.
Birkaç küçük krallık da savaşın kendilerine teğet geçmesiyle rahatlamış, kanları dökülmeden ya da elleri kaleme değmeden işin içinden sıyrılmışlardı.
Bir de savaşta yer almayan bazı büyülü varlıklar ve büyücüler vardı.
Kimisi yeterince kan görmüştü, kimisinin de umrunda değildi.
İşte bu yeni düzenin daha yeni yeni oturmaya başladığı, halkın nihayet rahatladığı, Kanların Karıştığı Savaş'ta açılan yaraların sarıldığı, Kan Antlaşmasıyla mühürlenen barışın üçüncü yılında, Camelot, Uther'ın Krallık'ı yine şahsi bir kan davasının hedefiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMAZ PAZARLIK
Fantasy"Onunla pazarlığa oturursanız, ortaya onurunuzu koyarsınız!" Kısacık bir hikaye planlıyorum, hadi bakalım. Keyifli okumalar...