#18 (Güneş)

175 26 0
                                    

Sabah uyandığımda aklıma gelen ilk şey bugün Eylül'le konuşacak olmamızdı. Ben yazarken o da konuşmak istediğini yazmıştı. Ada'nın ona bir şey demediğini biliyordum, kendisi bir şekilde öğrenmiş olabilir miydi?

Ben yatakta kendi düşünlerimle uzanırken odaya Çağla girdi. " Kalk çabuk, konuşacağız." diyerek yorganı üzerimden aldı. Bir şey demeden yataktan kalkıp banyoya ilerledim.

Kendime gelmek için hızlıca bir duş aldım. Duştan çıktıktan sonra dün gece Ada'nın boynumda bıraktığı el izlerine baktım, izler oldukça fazla belli oluyordu. 

Toparlanıp mutfağa Çağla'nın yanına gittim. Kahvaltı hazırlamış beni bekliyordu. Benim geldiğimi fark edince sandalyeye oturdu. Onun oturmasıyla ben de oturdum. Bir süre aramızda sessizlik oldu, boynuma bakıyordu. 

Sessizliği Çağla bozdu. "Neden dün buradaydı ve sana neden bunu yaptı?" sorusunu cevaplamadan önce derin bir nefes aldım. 

"Senden ayrılıp eve geldiğimde yatağımda otururken gördüm. Yani ben içeri almadım bir şekilde kendi girmiş. Odamda onu görünce korktum ve kaçmaya çalıştım ama beni duvarla arasına sıkıştırdı. Gelme sebebi de Eylül'den uzak durmamamdı. Ona bunu anladığımı ve dediğini yapacağımı söyledikten sonra beni bıraktı"

Devamını anlatmadan sustum. Çağla'nın gözleri hala boynum ve gözlerim arasında gidip geliyordu. "İstediğini yapacağını söyleme rağmen neden boynundaki izi yaptı?"

Sorduğu soruyla yutkundum, boynum yutkununca bile sızlıyordu. "Beni bıraktıktan sonra kısık sesle 'Eylül'e verdiğin değeri bana verseydin hiçbirimiz bu durumda olmazdık' dedim. Onun bunu duymasını beklemiyordum ama duydu ve daha da sinirlendi. Daha sonra beni boynumdan tutup duvara ittirdi ve boğazımı sıkmaya başlayarak konuştu. Ne dediğini tam olarak hatırlamıyorum çünkü o kadar fazla sıkmaya başlamıştı ki nefes bile zor alıyordum. Var olan son gücümle onu ittirmeye çalıştım sonradan ellerini çekti ve özür dileyerek yatağıma oturdu. Ben de nefesini düzene sokmaya çalışıyordum. Sonra yanıma geldi ve ağlamaya başladı."

Anlatırken ister istemez gözüm dolmuştu. Çağla bir süre bir şey demeden durdu daha sonra ayağa kalkıp yanıma geldi. Eliyle çenemi hafifçe yukarı kaldırıp ona bakmamı sağladı.
"Neden ağlıyorsun?" Sorduğu soruyla göz yaşlarım daha da akmaya başladı. Neden ağladığım konusunda benim bile en ufak fikrim yoktu. Eylül'den hoşlanıyordum hem de çok hoşlanıyordum ona bugün her şeyi anlatacaktım ama ağlamamın sebebi bu değildi.

Ada'ya hala aşık olmadığımı biliyordum ama ona olan sevgimin bir kısmı hala vardı ve onu ne kadar yok etmeye çalışsam da her seferinde başarısız oluyordum. Ada'nın beni her zaman Eylül'den çok daha az sevdiğini, benimle onu biraz da olsa unutmak için sevgili olduğunu çok iyi biliyordum ama dün bunların hepsini yüzüme sesli bir şekilde söylemesi canımı çok acıtmıştı.

İstemsiz bir şekilde göz yaşlarım daha da fazla akmaya başlamıştı Çağla kollarını boynuma dolayıp sarılmıştı. Çağla bir süre daha sarılıp beni sakinleştirmeye çalıştı. "Tamam, dün gece hakkında daha fazla konuşmayalım. Boynuna bakalım bir" Çağla demesiyle benden ayrıldı ve boynuma baktı. "Çok kötü görünmüyor aslında" diyerek karşıma oturdu.

"Bugün Eylül'e her şeyi anlatacağım." dememle Çağla şaşkınlıkla bana baktı. "Artık dayanamıyorum. Eylül'den bir şey gizlemek de Ada'dan kaçmaya çalışmak da çok zor. Ben söylemezsem en sonunda Ada söyleyecek ve böylece Eylül'ü tamamıyla kaybedeceğim, en azından ben söylersem belki affedebilir." 

Çağla konuşmamı sonuna kadar hiçbir şey demeden dinledi. "Bence de en mantıklısı bu" Kahvaltı boyunca başka bir şey konuşmadık. Ben yedikten sonra hazırlanmak için odama gitti. odamdaki aynadan boynuma baktım. İzleri fondötenle kapatabilirdim ama onun yerine yarım boğazlı bir kazak giymeye karar verdim. 

Eylül'le buluşunca konuşmaya nasıl başlayacağımı bilmiyorum, tek bildiğim her şeyi anlatıp kurtulmak istediğimdi.

Eylül'le Beşiktaş'ta bir kafede buluşmaya karar vermiştik. Motorla gidiceğim için evden çıkmadan önce kaskımı alıp aşağı indim. Sürmeye başladığımda aklıma Eylül'le beraber bu yollardan geçişimiz geldi. Dolmabahçe yolunu çok sevdiğini söylemişti, bunu söylediğinden beri her o yoldan geçişimde aklıma Eylül geliyordu.

Düşüncelerimle gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Motor kullanırken bunları düşünmem aptallıktı. Kafamdaki düşüncelerimden kurtulduğumda motorun hızının iyice arttığını ve gözlerimi yola çevirince de önümdeki arabaya iyice yaklaştığımı fark ettim.

Selam, fazlaca kısa bir bölüm olduğunu biliyorum ama son zamanlarda yazmakta zorlanıyorum. Hikayeyinin sonunu toparlayıp yakında bitirmeye çalışacağım,,

Güneşin (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin