#15

306 32 2
                                    

Selam, ben buna başlarken hiç zaman kavramı belirtmemişim bundan sonrakileri Ekim sonu gibi düşünün.
İyi okumalar

Kulisten çıkıp bara doğru ilerliyorduk. Fazlasıyla kalabalıktı,masalarda arkadaşlarıyla oturup gülüşen insanlar, dans edenler, barda tek başına oturup bir şeyler içenler.

Çağla, Doğa ve Melih bir masada oturmuş konuşuyorlardı. Yanlarına gittiğimizde hepsi birden konuşmayı kesip bize döndüler.
"Gelmeseydiniz hiç" diyerek gülümsedi Doğa. Dediği şeyle yanına oturup koluna vurdum.

Melih Güneş'le bana bakıp
"İçecek bir şey ister misiniz?" Diye sordu yüksek sesle.
"Olur aslında getirsene" aynı yüksek tonda cevapladı Güneş.
Doğa ve Çağla'ya baktığımda, kendi aralarında filmlerden bahsediyorlardı. Tam ben onların konuşmasına dahil olacakken Doğa atıldı.

"Çağla, Gökay nerede?" Diye sormasıyla Çağla kafasıyla barın orayı gösterdi. Hepimiz bir anda o tarafa döndüğümüzde Gökay ve Ada'nın konuştuğunu gördüm. Ada'nın hala burda olması bana rahatsızlık veriyordu.
"Bu hala burada mı ya!" Doğa iç sesimi okuyormuş gibi söylendi.

"Siz Ada'yı nereden tanıyorsunuz ki" diye sordu Çağla ikimize bakarak. Doğa bana bakarak cevapladı "eski sevgilisi" Güneş yerinde huzursuzca kıpırdandı. Ben Çağla'nın tepkisini merak ettiğim için ona bakarken o hiçbir şey demeden gözlerini Güneş'e çevirmişti.

Ben de Güneş'e bakmaya başladığımda o da bunu fark etmiş olacak ki bana doğru döndü. Tam Çağla bir şey söyleyecekken Melih geldi.
"Shot getirdim!" Diye heyecanla bağırdı.
Yanında olan Güneş yüzünü ekşitip "sakin ol" diye söylendi.

Melih masaya shotlqrı koyduktan sonra Güneş'in karşısına oturdu ve önüne üö tane shot aldı. "Hadi içiyor muyuz?" Dediği anda herkes önüne bardakları çekti ve hepsini teker teker içmeye başladık.

Biz konuşmaya devam ederken Gökay ve Ada masaya yaklaştı. Ada'nın buraya gelmesiyle daha da rahatsız hissetmiştim.
Rahatsız olduğumu da Güneş de fark etip kolunu omuzuma atıp beni daha da yanına çekti.

Güneş'in bunu yapmasıyla Ada önce bana sonra da Güneş'e baktı. Onu o kadar iyi tanıyordum ki çenesini sıktığı bu loş ortamda bile belli oluyordu. İlişkilerinde her zaman oyuncağını paylaşmaktan nefret eden bir çocuk gibi oluyordu.

"Hepiniz çok iyiydiniz bu gece, tebrik ederim" Ada grup üyelerine tek tek bakarak söylemişti. Sinirini gizlemeye çalıştığı sesinden belli oluyordu. Hepsiyle selamlaştıktan sonra sonra Doğa ve bana baktı.

"Size de görüşürüz kızlar"
"Umarım bir daha görüşmeyiz Adacığım, ama sen karşımıza çıkmayı fazla seviyorsun" Doğa bunu sırıtarak demişti.
Ada bir şey demeden masadan uzaklaştı, daha da sinirlendiğine emindim.

Doğa'ya bakıp gülümsedim. Onun sürekli beni korumaya çalışmasını çok seviyordum. Güneş, hala omuzumun üstünde olan kolunu sıkıp ona yaklaşmamı sağladı. Kulağıma yaklaşıp "Ona daha çok maruz kaldığın için özür dilerim" fısıltıyla söyleyip yanağımı öptü.

Dediği şeye bir şey demeden hafifçe gülümseyip kafamı omuzuna koydum. Alkolün de etkisiyle gözlerimi kapattım, diğerleri kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı ama ben dinleyemiyordum.

Bir süre daha Güneş'in omuzunda kaldıktan sonra Doğa'nın beni dürtmesiyle sersemledim.
"Eylül sana diyorum"
"He, efendim?"
"Film okuyosun ya, şu filmin senaryosu sence de çok basit kaçmamış mı?" diyerek Çağlaya baktı.
"Hayır, nasıl basit kaçmış? Bence gayet iyi" diye çıkıştı Çağla.

Ben olayı tam olarak anlıyamadan onlar yine kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. Doğa ve Çağla baya anlaşıyorla gibilerdi, aralarında bir şey olmasını çok isterdim. Güneş'e baktığımda o da Melih ve Gökay'la konuşuyordu.

Güneş'e dönmemle o da bana baktı.
"İyi misin?"
"Evet evet, biraz mayışmışım galiba"
Yüzünde mükemmel bi gülücükle konuşmaya devam etti.

Doğa, Çağla ve ben hala filmkerden konuşurken Güneş, Melih ve Gökay bambaşka bir konu hakkında konuşuyorlardı.

Biraz daha konuştuktan sonra ben lavaboya gitmek için kalktım. Ayağa kalkmadan önce sarhoş olduğumu bile fark etmemiştim ama şimdi oldukça farkındaydım. Dengemi korumaya dikkat ederek lavaboya ilerledim. Şansıma sıra yoktu, içeri girip kapıyı kapatıcakken dışarıdan biri kapıyı ittirdi.

Gelen Güneş'ti "Rahatsız ediyor muyum?" Gülümseyerek yüzüme baktı ve içeri girip kapıyı kitledi.
"Korkuttun beni" dediğimde bir şey demeden beni duvara doğru ittirdi.

"Nerede kaldıpımızı tam hatırlamadım da, ondan geldim" diyerek dudaklarımızı birleştirdi. Bu sefer yumuşak değildi, fazlasıyla hızlı ve sert hareket ediyordu dudakları, ona ayak uydurmaya çalıştım.

Beni daha çok ittirip sortımın duvarla birşelmesini sağladı. Hızlıca çarpan sırtımla beraber ağızımdan küçük bir inleme çıktı. Bunu yapmamla elleri kalçama gitti. Kalçamı sıkmasıyla dudaklarına bir inleme daha gönderdim.

Bir anda lavabonun kapısı yumruklanma başladı. "Kardeşim hadi iki saattir bekliyoruz" diye bağıran bir kadın sesi geldi. Güneş benden ayrılıp gülümsedi.
"Bugün bize rahat yok anlaşılan" diyip aynada kendine baktı.

O da ben de saçımızı düzelttik. Benim dudağımda olan ruj artık ikimizde de vardı, ruj lekelerini de silip lavabodan çıktık. Kapıyı yumruklayan kadın sinirle içeri girdi.

Geri masamıza gittiğimizde Gökay ve Melih gitmişlerdi. Saat bire yaklaşıyordu, "Kalksak mı geç oldu?" diye sordu Doğa bana dönerek.
Telefonumun ekranını açıp saate baktım
"Olur gidelim" dememle Güneş kafasını omuzuma koyup kulağıma fısıldadı.
"Sürekli yarım kalan işimiz için bana gidelim mi?" Beni ilk defa evine çağırmıştı.

"Çok isterdim ama maalesef. Yarın okulum var" diyerek istemesem de reddetmek zorunda kaldım. "Yoğun döneme girdik demek ki" kafamı evet anlamında salladım.

Hesabı ödeyip bardan çıktık. Doğa'yla ben arabayla gelmiştik, Güneş ve Çağla da motorla gelmişlerdi. Hepimiz vedalaştıktan sonra ayrıldık.

Karakterlerin görsellerini bulmamı ister misiniz?

Güneşin (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin