tam odama gitmek için arkamı dönecektim ki birden annemin arkasından içeriye giren bir adam gördüm. 30 yaşlarında duran bu adamla göz göze geldik. çokta gerçekçi olmayan bir gülümsemeyle bana baktı sonra annemin peşinden içeriye gitti. gözüm kapının yanına bıraktıkları bavullardaydı.kim di bu adam? ben de hemen arkalarından gittim. salonda tekli koltuklara oturmuşlar bir şey ler konuşuyorlardı. annem o adamı bir şey için sıkı sıkı tembihliyor gibiydi. adam ise ona gülerek bakıyordu. annem beni görünce konuşmayı bıraktı ve bana gel der gibi bir işaret yaptı.
şaşkın bir ifadeyle yanlarına gidip oturdum.
anneme dönüp bir cevap ister gibi yüzüne baktım. annem de bakışlarımdan anlamış olacakki konuşmaya başladı. "sizi tanıştırmalıyım sanırım" diyip rahatlamak ister gibi bir nefes verdi. bir zahmet tanıştır.bana göz ucuyla bakıp "aslında yüzüme telefonu kapatmasaydın sana yanımda birisiyle geldiğimi söyleyecektim." deyip hala değiştirmediğim üstümdeki pijamalarıma baktı. göz devirdim. sanki umurumdaydi başkalarının karşısına nasıl çıktığım. "ee anne bu adam neden burada ve senin neyin oluyor?" dediğimde ne demeye çalıştığımı anlamıştı. annem babam öldüğünden beri başka adamlarla görüşmeye başlamıştı ve bir kaç kerede güya arkadaşı olan adamları eve getiriyordu. bu adamında onlardan biri olmasından korkuyordum.
annem tekrar rahatlamaya çalışarak nefes alıp verdi "bak kumsal şu anda sakin olmanı istiyorum. birazdan anlatıcaklarım hoşuna gitmeyebilir ama zamanla kabulleneceğini düşünüyorum." bakalım bu adam babamın üstüne yaptığı kaçıncı sevgilisi.
"kumsal" diyip eliyle adamı gösterdi. "bu bülent" sonrada eliyle beni gösterip bülent'e döndü "bu da benim kızım kumsal" tam konuşmak için ağızımı aralamıştımki annem konuşmaya devam etti. "kumsal bülent benim nişanlım. biliyorum sizi daha önceden tanıştırmalıydım ama fırsatım olmadı." ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. tamam sevgilim deseydi daha iyiydi, nişanlım dedi resmen. benden habersiz nişanlanmış olamaz. en azından bana söylemeliydi.
bülent isimli bu adama döndüm. hiç konuşmuyordu. elini yeni kestirmiş olduğu kısa saçlarında gezdirdi.
bu adam.
bu adam benim babam mı olacaktı?sakinleş, sakinleş, sakinleş kumsal. sakin ol! sakin olmalısın, bu sinir sana iyi gelmez kumsal. sakinleş!
iç sesimin uyarılarını göz ardı ettim.
"ne saçmalıyorsun sen anne!" ayağa kalkıp bülenti gösterdim. " ne yani bu adamla nişanlandın ve bana haber vermedin mi?"
annemde ayağa kalktı. nazikçe kolumdan tuttu. "bak kumsal seni anlıyorum ama biz bülentle birbirimizi sevdik ve bir karar aldık lütfen anlayışla karşıla-" kolumu hızla geriye çekip elinden kurtardım.seni anlıyorum? bunu annem söylemişti bana. ilk defa. dertlerimi bile dinlemeyen annem! bana seni anlıyorum demişti!
"ne anlaması anne! sen beni ne zaman anladın ki şimdi ben seni anlıyayım?" gözlerim dolmuştu. sinirle gözlerimi kapattım. sakinleş kumsal! bu kadının karşısında ağlayamazsın. bu kadar hassas olmayı sevmiyordum. kendimi sakinleştirdim ve konuşmaya başladım. "nişanlandığınıza göre evleneceksiniz yani?" geldiğinden beri hiç konuşmayan adama kafamı çevirdim. sadece bizi izliyordu. anlaşıldı, annem eve gelmeden önce konuşmaması için tembihlemiş. "sen sadece bülente alışmaya çalış. belki birbirinizi seversiniz ha?" sever miyiz? iç sesim buna kahkaha atıyordu. cevap vermeden merdivenlere yöneldim odama girip kapıyı sertçe kapattım.
yatağımda uzanmış daha yeni ne olduğunu düşünüyordum. kadın resmen evleniyordu ve ben bugün öğrendim. hah! bir de gelmiş bülente alışmaya çalış diyor! sanki eve köpek aldık ona alış diyor. saçmalık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY YÜZLÜ KADIN
Teen FictionKumsal: Bir psikoloğa görünsen iyi edersin! AYI: Görünüyorum, başka tavsiyen var mı? Kumsal: İlaçlarını kullan.