4. bölüm

27 7 1
                                    

ne yapmalıydım, ne yapacaktım, bilmiyorum. yaşamak istediğimden bile emin değildim. ben babamla yaşıyordum. babam öldü, sanki bende onunla öldüm. üstüme toprak atanda annem di sanki.

hani dedim ya şarkıları seviyorum diye. şarkılar beni anlatıyordu. ben sadece beni anlatan şarkıları seviyordum.

babam yaşarken sevdiğim şarkıları, babam ölünce sevmeyi bıraktım.

babam yaşarken sevmediğim şarkıları, babam ölünce sevmeye başladım.

en üst kattan atladı umutlarım
daha ölmemiş, gömülmemiş.

kolumu dürten bahara baktım. "uyumuyorum." güldü. "ne yapıyorsun peki?" kafamı iyice kollarımın içine gömdüm. "hayal ediyorum." yanıma oturdu. o da benim hibi kollarını sıranın üzerinde birleştirip kafasını kollarının üzerine koydu. "ne hayal ediyorsun?" güldüm. "bilmiyorum."

kafamı sıradan kaldırıp sınıfa baktım. boştu, yine bir ders daha bitmişti ve ben kafamın içindeki düşünceler yüzünden dinliyememiştim. baharda kafasını kaldırıp bana baktı. "neyse ben çıkıyorum, uyuyorsun diye uyandırayım demiştim." kafamı salladım. kalkıp sınıftan çıktı.

kafamı pencereye çevirdim. dışarıda voleybol oynayan çocukları izlemeye başladım. bir anda onu gördüm. ayı oradaydı, okul bahçesinin dışarısında, onun olduğunu düşündüğüm bir motora yaslanmış sigara içiyordu. okuldan biraz uzaktı ama ben görebiliyordum. motor simsiyah, ve çok güzeldi. daha dikkatli inceledim. kumral saçlarını arkaya doğru taramış, alnına düşen bir kaç tutam saçı ona ayrı bir hava katmıştı. ne giyse yakışır denilebilecek biriydi, üstünde okul üniforması olmasına ramen göz alıcıydı. ona öylesine ayı diyorum ama gerçektende ayı gibi. kasları, üstünde kıyafet olmasına ramen çok belli oluyordu. biten sigarasını yere atıp üstüne bastı. bir elini saçlarının arasına geçirip arkaya doğru attı. ardından yaslandığı motordan uzaklaşıp okula doğru yürümeye başladı.

hemen kalkıp sınıftan çıktım.

nereye gidiyorum?

koridorun ortasında durdum bir anda. cidden nereye gidiyorum?

ayının yanına!

koşar adımlarla merdivenlere doğru yürüdüm. merdivenleri ikişer ikişer iniyordum. 1. kata gelince durdum. kapıdaydı. okulun girişinde bana bakıyordu.

bana doğru yürümeye başlayınca bende ona doğru yürümeye başladım.

birbirimize doğru yürüdük. durmadık ve ikimizde birbirimizin yanından geçip yürümeye devam ettik.

ne düşünüyordum ki zaten? ne düşünerek indim onun yanına? yürümeye devam ederken arkamı dönüp ona baktım. yürüyordu! oda durmamıştı!

önüme döneceğim sırada birine çarptım, çarpmanın etkisiyle arkaya doğru sendeledim ve ayağım kayıp yere düştüm. düştüğüm gibi ağızımdan ufak bir inilti çıktı.

aferin kumsal! ne kadar aptalsın!

kafamı kaldırıp çarptığım kişiye baktım. kıvırcık saçlı ve gerçektende yakışıklı bir çocuktu. endişeli gözlerle bana eğildi. onu daha önce okulda hiç görmemiştim. "iyi misin?" bana uzattığı elini tutup ayağa kalktım. "özür dilerim önüme bakmıyordum." gülümsedi. "sorun değil ben de bakmıyordum." bu dediğine güldüm. "ikimizde önümüze bakmadan yürüyorduk yani?" gülüp elini uzattı. "ben Kaan Soylu." gülümsedim ve uzattığı elini sıktım. "memnun oldum, ben de Kumsal Yaman." bir an donakaldı gözlerini kocaman açtı. güldü, "sen o sun." kaşlarımı çattım. neden bana sen o sun dedi şimdi?

AY YÜZLÜ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin