03.

18 6 38
                                    

~Yazarın Anlatımıyla~

Minho, uykusundan uyanmakta zorlanıyordu. Gece yine geç gelmişti ve şu an sabahın köründe kalkmak ona çok zor geliyordu. Her gün olduğu gibi. Telefonundan saate baktı.

06.47

Şimdi kalkmalıydı yoksa geç kalacaktı. Zar zor kalkmıştı ve duşunu alıp üstünü giyinmişti. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdı ve dişlerini fırçalayıp Felix'in odasına ilerledi.

"Felixxx, Feliiiix. Ben gidiyorum. Dikkat et kendine. Kapın kilitli olsun tamam mı?"

"Hıhıı."

Uykulu sesi duymasıyla başına bir öpücük kondurup çıkacaktı ki Felix'in sesini duyması ile duraksadı.

"Abiii, dün neden öyle davrandın?"

Minho arkasını dönüp kendisine seslenen kardeşine baktı.

"Nasıl davranmışım?"

"Jisung'a bir daha bir şeyler getirmemesini söyledin. Kırıldı. Neden öyle davrandın?"

"Jisung, benim ne amaçla söylediğimi anlamıştır. Büyütme bu kadar Felix. Üstelik bizim kimsenin yardımına ihtiyacımız yok. Kendi ayaklarımızın üstünde durabiliriz."

"Evet öyleyiz. Kimse tam tersini iddia etmiyor zaten ama onların emeklerini de yoka sayamayız. Wonbin teyzenin yardımları bizde çok fazla."

"Bunu yok saymıyorum. Minnettarız ona. Hadi şimdi gidiyorum. Uyu ve okuluna geç kalma tamam mı?"

Başıyla onayladı. Onun daha iki saati vardı. Bu yüzden bir güzel uyuyacaktı. Minho evden çıkıp tamirhaneye yürürken pencereden onu izleyen Jisung'dan habersizdi. Üstelik bu her gün istisnasız yapılıyordu. Jisung o gözden kaybolana kadar arkasından izledi. Sonra ise yeniden yatağına uzandı.

~~~

Telefonun çalmasıyla uyandı Felix. Çok fazla çalmıştı alarmı ancak kalkamamıştı. Arayan Jisungtu.

"Jisung, ben yeni kalkıyom en geç on dakikada kapının önünde olurum."

"Tamam, ben aşağıda bekliyorum. Çabuk ol."

Okula hep beraber gidiyorlardı. Bu yüzden onu bekletmemek için hemen duşa girdi. Bir şeyler atıştırdı. Zaten atıştırmasa kızardı abisi ona. Dişlerini fırçaladı. Üzerini giyindi ve çantasını alıp kapıyı açtı. Ancak kapıyı açmasıyla karşısında duran iri cüsseli adamlarla ve önlerinde duran yakışıklı adam ile göz göze geldi. Ürkekçe bakıyordu. Arkadaki Jisung'a da kısa bir bakış atmıştı.

"Kimsiniz?" sessizce çıkıyordu sesi karşısındaki büyüklere karşı.

"Lee Minho burada mı?"

"Ne için aramıştınız?"

"Burada yaşadığını duyduk. Onunla konuşmamız gereken önemli bir konu var."

"Yanlış duymuşsunuz. Öyle birini tanımıyorum."

"Sakınn, yalan söyleme. Biliyoruz."

Yakasına yapışan büyük cüsseli adamdan korkmuştu.

"Bekleyin arayım onu."

Kendine küfürler yağdırıyordu bu kadar çabuk kabul ettiği için abisini aradı ve açmaması için dua ediyordu bir yandan. Gerçi açmasa da peşini bırakacak gibi durmuyordu karşısındaki adamlar. Jisung da korkarak olayları izliyordu.

Minho arabanın altındayken çalan telefonu duymasıyla oradan çıktı ve elini havluyla temizleyip telefonunu arayan kişiye baktı. Felix'in bu saatte okulda olması gerekiyordu. Bu yüzden aradığı için bir şey olduğundan dolayı endişeliydi. Telefonu açıp kulağına götürdü.

Face-Off//Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin