Buna cidden inanamıyordum. Varis beni seçmişti ve artık bir kraliçe olacaktım. Beni seçip önümde eğilmiş ve arkasını dönerek yürümeye başlamıştı. Victor önden ilerlememiz için eliyle işaret verince Elena ile birlikte kraliyet arabalarının olduğu yöne doğru yürümeye başladık ve biz yürürken elbette ki diğer kızların kıskanç bakışları üstümüzdeydi.
***
Elena'yı başka bir arabaya beni ise prens Victor ve veliaht Xaver'ın bulunduğu arabaya binmiştim. Victor beni baştan aşağı süzerken 'utangaç ve hiçbir şeyden haberi olmayan kız' rolünü oynuyordum. Victor, Xaver'ın kulağına eğilerek ''Bu kızın uygun olduğuna emin misin?'' diye sormuştu. Normal bir insan onları bu sesi kullandıkları sürece duyamazdı fakat yıllar süren eğitimim sonucu olsa gerek ben duymuştum. Fakat duymamış gibi davranarak Victor'un yüzüne aval aval bakmayı seçtim.
***
Saraya geldiğimizde bahçede ilk gözüme çarpan şey renk renk dizili ve o mükemmel kokan çiçeklerdi. Onlara büyülenmiş gibi baktığımdan olsa gerek Victor yanıma gelerek ''Bunlar için bahçıvanlarımız büyük uğraşlar verdi. Bu bahçe Estellah ailesinin gurur kaynaklarının başında yer alır. Büyük babam bu çiçekleri Mistal dağının arkasındaki ovalardan bulmuş ve onları oradan getirmek için canından olmuş. Fakat amacını başardı...'' diye söze girmişti bir anda. ''Büyük baban için üzgünüm...'' ağızımdan çıkan tek kahrolası sözcüktü bu. Neden onların yanında konuşamıyordum ki. Neden benimle aynı rütbedeki birisi ile konuşurken bu kadar zorlanıyordum?
Ben düşüncelerime dalmışken bir anda saray bahçesine bir araba daha girdiğinde içerideki Elena koşarak yanıma geldi ve ''Hanımım nerelerdeydiniz size bir şey oldu diye çok korktum (!)'' dedi. Bunun rol gereği olduğunu biliyordum fakat biraz abartmıştı sanki. Nedenini boş vererek ona ayak uydurdum. ''Ben iyiyim merak etme. Ayrıca şu çiçeklerin güzelliğine baksana.'' diye yanıtladım kardeşimi. Arabada bile benimle konuşmayan ve bana karşı çok soğuk davranan müstakbel eşim de geldiğinde onun önünde hafif bir reverans yaptım. Reveransıma başını eğerek karşılık verince Victor kafasını ikimiz arasında çevirdi ve en sonunda aramızdaki soğukluğu anlamış olacak ki kardeşine dönerek ''Elena ve Bayan Ursula'ya odalarını göstermek ister misin?'' diye bir soru yöneltti. Ursula... evet benim adım sarayda Ursulaydı. Xaver bana eliyle işaret etti ve böylece önünden yürümeye başladım.
***
İçerdeki hava dışarısına göre çok kara ve huzursuzdu. İçeri girdiğimizde yolu karıştırdığım için Xaver'a dönerek ''Varisim eğer saygısızlık olarak saymazsanız size bir şey sorabilir miyim?'' diyerek ona doğru döndüm. Bana devam et der gibi bakıyordu ve bundan cesaret alarak ''Yolu bilmiyorum ve siz beni önde yürütüyorsunuz. Yolumu nasıl bulmamı bekliyorsunuz?'' diye bir soru yönelttim.
''Beni arkamdan mı bıçaklayacaksınız Prenses Ursula?''
''Ne münasebet?!'' Sesim biraz yüksek çıkmış olacak ki yanımızdan geçen bir temizlikçi bize garip garip bakmıştı.
''Sesini yükseltmezsen sevinirim''
''Beni böyle konularda suçlamazsan sevinirim'' ona göz kırptım ve arkasına geçtim. Homurdanarak yürümeye devam etti. Bir süre sonra bir odanın önünde durduğumuzda Xaver, Elena'ya dönerek ''burası senin odan. İçerdekiler sana yardım edeceklerdir.'' dedi ve kolumdan çekerek yürümeye devam etti.
''Elena'ya bu kadar sert davranma. Zor zamanlar geçiriyor.'' Kesinlikle kardeşimin Phill ile akşam konuştuğu sıkıntılı şeyleri gizlice dinlemiyordum. Asla dinlemezdim ya (!).
''Ne zor zamanları prenses?'' Sorusunu doğrudan yöneltmesini beklemiyordum ve bu yüzden bir anda bocalayarak. ''Ha?'' dedim. Bunu der demez ağzımı kapatmıştım ve yanaklarım kızarmaya başlamıştı. ''Ha?'' Xaver beni taklit ederek sırıttı ve hala tuttuğu kolumu bırakarak önünde 2 korumanın beklediği bir odaya getirdi. Sırıtması neden bu kadar tatlı olmak zorundaydı ki?!
***
Beni çoktan korumalarıma emanet ederek gitmişti ve ben de korumalarla tanıştıktan sonra banyo yapmak için izin istemiştim. Korumalardan birisinin adı Ryan'dı, Ryan tatlı ve samimi birisi, ayrıca sohbeti çok sarıyor. Diğer korumanın adı ise Karmen'di. Beklediğimden daha korumacıydı ve kadın bir koruma olarak bu ülkede cinsiyetçilik olmadığını kanıtlıyordu. Banyo yaparken bir yandan da bunları düşünüyordum. banyom bittikten sonra üstüme dolapta bulduğum ekose altı uzun üstü ise göbeği açık olan bir pijama geçirerek saçımı kuruttum ve toplamak yerine daha rahat olması için açık bırakmıştım. Yatağımın yanında duran kitaptaki birkaç kitabı gözden geçirdim. Aralarında;
Asansör, Sokak Nöbetçileri, Açlık Oyunları, Cam Şato ve Varislerin oyunu dikkatimi çekenler arasındaydı ve karar veremeyince Ryan'a sordum ve o da Varislerin Oyunu'nu kendisinin de okuduğunu ve çok beğendiğini söylemişti o yüzden onu okumaya karar verdim ve kenardaki koltuk takımını önünde duran sobayı açtım ve yorganın altına girerek kitabı okumaya başladım. Bir süre sonra günün stresi ve yoğunluğu yüzünden olsa gerek uyuyakaldım ve rüyamda kendimin de o varislerden biri olduğumu ve beraber suikastçıyı aradığımızı gördüm...
***
İYİ GÜNLERRR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkimizin Sırrı
Ficção AdolescenteCatherine henüz 7 yaşındayken bir suikast girişimi sonucu annesi ,babası ve kız kardeşini kaybetmiştir. Bütün krallıkta sağ kurtulan tek kişi olarak Octania Krallığına kaçmıştır. Yıllar geçip büyüdüğünde ise tekrar aynı felaketle karşılaşmı...