9. BÖLÜM\ELISE

3 0 0
                                    

     Hep beraber yemek masasına oturmuştuk. Kral hiçbir şey demeden sadece önündeki yemeği aç bir ayıymışçasına yiyordu. Her ne kadar belli etmese de sinirlendiğini biliyordum. Sinirlendiğini biliyordum ve Xaver'a zarar vereceğini de biliyordum. Kral bu olanları bildiğimden şüphe etmesin diye önüme dönerek sakince tabağıma birkaç meyve ve reçel ile ekmek aldım. Bunları yaparken üzerimde bir göz hissediyordum. En sonunda dayanamayarak Victor'a döndüğümde yüzünde çapkın bir sırıtışla bana bakıyordu. İstemeden masanın altından yanımdaki Xaver'ın elini sıkınca ilk önce bana sonraysa kardeşine döndü gözü. 

    Victor sonunda gözünü benden ayırmıştı ve bu defa pek hoş olmayan bakışlarla iki kardeş birbirlerine bakıyorlardı. "Bırakın şu kavgayı, ikiniz de önünüze" yaklaşık olarak 13-14 yaşlarında bir kız gelmiş elindeki kitapla Victor'un kafasına vurmuştu. "Geç kaldığımız için çok özür dilerim Elise'i hazırlamak uzun sürdü." gelen sıcak ve yumuşatıcı gülüşü ile Kraliçe Marine ve kızı Elise idi. (yani Xaver ve Victor'un kardeşi.) 

  "Vay canına çok güzelsin. Abimin kendisi gibi gotik birisini seçeceğinden eminim oysaki."

      "Teşekkür ederim. Sen de çok güzelsin" birbirimize karşılıklı gülümsedikten sonra Elise benim yanıma kraliçe Marine ise kocası kral Textor'un yanına oturdu ve yemeğimize devam ettik. Ben yemeğimi bitirince izin isteyerek odama doğru ilerlediğim esnada Elise arkamdan seslendi            " Beni bekleyin lütfen" tabağındaki büyük yumurtayı tek hamlede ağızına attığında Marine ona bağırmaya başladı ama Elise umursamayarak yanıma gelip koluma girdi ve yürümeye başladı.

***

  "Hadi dedikodu yapalım."

"Bu bir leydiye yakışmaz leydi Elise" bu kız odama gelmişti ve gitmiyordu. Tatlı bir kızdı fakat belirli şeyleri not almam ve gizli görev ile ilgili Elena ile konuşmam gerekiyordu. "Off bırak şu resmiyeti. Yakın zamanda ablam olacağını biliyorsun değil mi" hayır Elise. Ben senin ablan olamam, aileni mahvedeceğim, krallığını yakacağım, belki öleceksin, her gün kabuslarına girecek o şeyler. Hiçbirini söyleyemedim. Sadece gülümsedim. "Ama biz saray mensuplarıyız"

    "Nolcak işte bu yüzden istediğimizi yapabiliriz ve kimse karışamaz." 

       Gevşekçe konuşması kulağımdan kaçmamıştı."Ahh senle çok işimiz var leydi Elise." bu kıza nasıl ders verebilirim diye düşünürken ondan cevap geldi. "Halimden gayet de memnunum leğdi Ursula" Benim taklidimi yapmaya çalışıyordu. "Her ne kadar benim taklidimi yapmaya çalışsan da düzgün yapamazsın çünkü ben senin aksine bir leydiyim" ona hafifçe göz kırptığımda şaka yaptığımı anlayıp gülmeye başladı. Bunun üstüne kendimi tutamayarak ben de gülmeye başladım.

     "Eee ne yapabiliriz?" sıkıldığı her halinden belli oluyordu "Madem dedikodu yapmak istiyorsun.. Bana abini anlatsana biraz. Onunla evleneceğim ama hakkında hiçbir şey bilmiyorum." Bu düşmanlarımızla ilgili bilgi toplamak için mükemmel bir fırsattı ve bunu kaçırmayacaktım. Her ne kadar küçük bir kızı bu kirli işlere karıştırmak istemesem bile iyi bir bilgi kaynağı olabilirdi ve içimden bir ses bu olayın tamamen savaşla ve bir tarafın ölümü ile sonuçlanacağını söylüyordu o yüzden kendimi tamamen Elise'in söylediklerine vererek dinlemeye başladım.

   "Sıra sıra bir kere, seni meraklandırmak istiyorum. Yani önce Victor. Çok zeki birisi, krallıktaki her şeyi ona sorabiliriz. Şu ana kadar çözemediği tek şey çocuk kaçırma olayları." Ah sahi bir de onlar vardı değil mi.. şu çocuk kaçırma olayları.. uzun yıllardır devam eden. "Zeki olmasının yanında çok yakışıklı ve etrafında sürekli bir sürü kız dolanıyormuş ama abim bir süre sonra hepsini zindana kapatmış ve orada belirli şeyler yapıyormuş diye duydum ama ne olduğunu bilmiyor kimse" İç çekerek konuşmasına devam etti ama ben ona odaklanamayacak kadar düşüncelere dalmıştım bile. Herkesin sevdiği ve saygı duyduğu o akıllı ve zeki prens aslında böyle birisi miymiş gerçekten? Düşüncelerim Elise'in bana omuz atmasıyla bölündü. "Asıl prense şimdi geçiyoruz dinliceksen dinle dinlemiceksen odama gidicem. Başımı dinliyorum manasında ona çevirince konuşmaya devam etti.

         " Veliaht prens Xaver.. Büyük ihtimalle biliyorsundur ama kendisi çok kaba ve her şeyde en iyisinin sürekli o olduğunu düşünüyor. Davranışları kibirli ve genellikle saçma. Ama iyi bir krallığın nasıl yönetileceğini ve gerektiğinde ne yapmasını bilen birisi, krallığı için gerekirse en yakınını hatta ailesini bile öldürebilecek birisi. Bir şey yapmaya karar verirse onu kimse asla kararından döndüremez. Zaten veliaht prens olmasının sebepleri de bunlar" Gerçekten bu kadar ileriye gidebileceğini düşünmüyordum ama babasının ona yaptıkları ve bütün o yaralar gözümde tekrar tekrar canlanınca bunun olası olduğunu düşünmeye başlamıştım bir anda. "Aslında-" ben tam konuşmaya başlayacakken odamın kapısı bir anda açıldı ve kraliçe Marine içeri girdi. "Ursula kusuruma bakma ama Elise'in yatma vakti geldi." Önünde eğilmiş bir şekilde dururken bana kusuruna bakmamamı mı rica ediyordu yoksa ben mi öyle duymuştum? Ben biraz daha kendi kendime düşünürken kraliçe Marine Elise'i odadan çıkartıp kapıyı üstüme kapattı. 

       Sonunda odada yalnız kaldığımda biraz rahatlamıştım ve hemen üstümdekileri çıkartarak üstüme ince, saten bir gecelik giydim. Normallere göre daha açıktı ama yine de uyku için idealdi ve odada kimse olmadığına göre pek üstelemeye gerek olmayacağını düşünerek yatağa geçtiğimde bir anda reflekslerim başımı pencereye dönmeme yol açtı. Ben ne olduğunu idrak etmeye çalışarak zaman öldürürken pencereden sesler gelmeye başlamıştı ve sonunda kalkıp pencereye doğru gittim. Pencerenin yanındaki duvara kendimi yasladığımda pencereden büyük bir ses geldi ve camın çıkarttığı sesle ben de pencerenin önüne geçince kırılan küçük camlar yüzümü ve yüzümü korumak için siper ettiğim kollarımı çizmişti. Bütün parçalar yere düştükten sonra hızlıca kırılan pencereden dışarı baktım ama sadece karanlıkta kalmış büyük göl ve etrafındaki rengarenk çiçekler görülüyordu. 

    Sesi duyan muhafızlarım hızlıca içeri daldığında ben ne olduğunu anlamamıştım ve düşünmek için yere oturmaya karar vermiştim. Tam yere otururken Karmen bana oturmamam için bağırmıştı ama ben çoktan kendimi bırakmıştım. Yere düştüğümde yerdeki cam kırıkları çıplak bacağımı yaralıyor ve pürüzsüz derimde kesikler açıyordu. Ama sadece orada oturmaya devam ettim. Sanki gerçeklik algımı kaybetmiştim. Bir süre sonra etrafımdakileri anlamaz oldum yan odalardan gelen birkaç kişi odama girmişti ve neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Herkes bir şeyler diyordu ama ne dediklerini anlamıyordum. Sadece bilincimin açık kalması için savaşıyordum. Bir süre sonra iyice yorulmuştum. Ryan ve Karmen bana ne yapıcaklarını bilemez gibi bakıyor etrafta ilk yardım seti arıyorlardı. Kendimi bırakmadan önce hatırladığım tek şey ise siyah bir siluetin beni kucaklamasıydı.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İkimizin SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin