3. BÖLÜM

13 0 2
                                    

        ''Nasıl ya. Yani seni yakalayan adam bir ışık görmüş ve suikastçılık için seni mi seçmişler?'' kardeşime aynı soruyu 3. defa soruyordum. En sonunda canına tak etmiş olacak ki ''YA SUİKASTÇI OL YA DA ÖL'' diye bağırarak elini hâla yerde olan bana uzattı. ''İşte bu benim kardeşim'' diye yanıtlayarak elini tuttum. ''Suikastçılığa hoş geldiniz leydim.'' önümde abartılı bir reverans  yaptı. ''Ama diğerleri seni öldü bilmeliler. Al giy şunu'' bana birer tane kapüşon ve maske verdi. ''Artık bu ikimizin sırrı''. ''Bu elbiseyle ne yapacağız?'' diye sordum abartılı eteğimi göstererek. ''Önce odana gider ve üstünü değiştiririz.'' diye yanıtladı. Birlikte uzun koridorda yürümeye başladık

***

      ''DOLABIN HEP ELBİSE DOLU!''. Ağzımdan ''ehe'' gibi bir ses çıktı. ''Off ne yapacağız şimdi. Bizimkiler asla elbise etek giymezler.''. En son yatağımın altından çıkan ve üstündeki altın işlemeleri siyah kalemle boyadığımız binicilik kıyafetimi giydim. Tekrar suikastçıların olduğu yere gittiğimizde yerde oluşan bir sürü böceğe, kana ve cesede baktım. Bunları görmeye nasıl alışacaktım o ayrı bir merak konusu zaten. Elena ''Eeee bulabildiniz mi gizli yeri?'' diye bir soru attı ortaya. ''Bulduk patron diye yanıtladı arkadan birisi''. ''Gidelim o zaman'' bunu diyen bendim. Sonuç olarak onlardan birisi gibi davranmalıydım değil mi? ''Bu kim?'' diye sordu başka birisi ''Yeni üyemiz Clara'yı hatırlamıyor musun? Dün katıldı'' dedi Elena. ''NE OYALANIYORSUNUZ GİDECEKSEK GİDELİM ŞU GİZLİ YERE!'' Diye bağırdı arkadan başka birisi.

           Elena herkesin önünden kolumu çekiştirerek yürümeye başladı.''Phill yanıma gel'' ''Efendim Elena?'' Karşımda genç , 22-23 gibi gösteren bir erkek duruyordu ve kabul etmem gerekirse yakışıklıydı da. Elena ''Yolu bilen sensin. Önden buyur'' dedikten sonra Phill hafif bir reveransla ''benim için onurdur leydim.'' Diyerek öne geçti.

***

       Gizli yere geldiğimizde çoktan kendimi göreceğim kan konusunda hazırlamıştım. İçeriye girdiğimizde 11 prens, 9 prenses,  16 kraliçe , 16 kral ve 30 belki 40 kadar hizmetçi vardı.      

          Elena'nın kulağına eğilerek ''Hepsini öldürmek zorunda mıyız?'' diye sordum. O da sadece 1 kişiyi rehine gibi alabileceğimi söyledi. Varislerden birini kurtarmanın daha önemli olduğu geldi aklıma ama vicdanıma dayanamadım ve aralarından Diana'yı işaret ettim. Sesimi kalınlaştırarak ''Sen bizimle geliyorsun.'' diyerek kolundan yakaladığım kızı çok sert olmamaya dikkat ederek yanıma çektim. Erkek olduğumu sanan kızın korku dolu gözlerine baktım ve daha fazla korkmasını istemediğim için kulağına ''sakin ol benim'' dedim.

          Ben kenarda Diana'ya olanları anlatırken Elena ve grubu içerdekilerin icabına bakıyorlardı. ''Yani sen de artık suikastçısın?'' Kızın sorusunu evet diye yanıtladım, 15 yaşında gibi görünen kız bir anda ağlayarak bana sarıldı. 

         Elena ve grubu içerdekilerin işini bitirdikten ve dışarı çıktıktan sonra iğrenç ve cüsseli görünen bir adamın bir prensesi saçından sürüklediğini gördüm. Elena ''David kızı bıraksana, onu da öldürmeliyiz.'' dedi fakat David onu ''kes sesini sen bir kadınsın başa çıkmaman gerekiyordu. Hem sadece biraz eğleneceğiz değil mi prenses?'' adının David olduğunu öğrendiğim adam pis pis sırıtarak kızın saçından çekti. Kızın gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Bir prenseste ilk defa gördüğüm bir şeydi. ''Bana bir daha saygısızlık etme'' kardeşimin sesini ilk defa bu kadar soğuk ve itaatkâr duyuyordum. ''Artık gitmemiz lazım.'' sanırım ben hariç herkesle böyle konuşuyordu. Gerçi şöyle bir bakınca çok şeyi değişmişti; 

      Eskiden pürüzsüz olan ve tebessüm eden yüzünde yer yer pürüzler oluşmuştu, birlikte çay içtiğimiz elleri nasır tutmuş, vücudunun açık yerlerinden gördüğüm kadarıyla çoğu yeri yara doluydu. Ben de mi böyle olacaktım yani? Sonum böyle mi bitecekti? Güzel ve zeki bir kızdım, her yerde güzelliğim konuşulurdu...

***

      Nihayet Elenaların sığnağına gelmiştik. Geleli yaklaşık yarım saat olmasına rağmen içerdeki prensesten çok büyük çığlıklar ve ağlama sesleri geliyordu. En son David dayanamamış olacak ki büyük bir tokat sesi duyuldu. Bunun üzerine çığlık ve yakarışlar daha da büyüdü. ''Demek bu gece çığlık eşliğinde uyuyacağım.'' kendi kendime konuşurken duygusuz davranmaya çalışıyordum fakat... Onları bir gün benim de yapacak olmam...

       Benim düşüncelerim ve küçük prensesin çığlıkları geceye karışırken uyuyakaldım...

***

SİZE NE DİYE HİTAP ETMEMİ İSTERSİNİZ

A)PERİLER

B)ÇİKOLAR

C)AYILARIM

BİR SONRAKİ BÖLÜM GÖRÜŞÜRÜZ

İkimizin SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin