Umut Balonu

70 10 3
                                    

(2014)
Haru (11), 5.sınıf
Seungmin (14), 8.sınıf
———————————

"Evet, bizim Seungmin de o okula gidecek. Hm hm."

Annem telefonla konuşurken duyduğum isimle elimdeki kuru boyayı bırakıp dikkat kesildim. İsmini duymam bile bu küçük kalbimi pırpır ediyordu. Salonda oturan annemin yanına gittim koşarak.

"Kiminle konuşuyorsun anne?"

"SoEun'un annesiyle kızım. Lise için konuşuyoruz."

"SoEun mu?"

Doğru mu anlamıştım emin değildim. SoEun liseye başlayacaktı ve gideceği okul Seungmin ile aynı mıydı? Ah Tanrım..

Küçük kalbimde heyecanın yerini hızla kıskançlık kapladı. SoEun ne zaman birlikte oynasak Seungmin ile takım olmak için yapmadığı şey kalmazdı. O okula da sırf Seungmin için gittiğine yemin edebilirim.

"Yani SoEun zeki bir kız. Okula alınacağına eminim."

O an aklıma gelen fikirle anneme döndüm. "Anne! Biliyor musun? Bende o okula gideceğim!"

Annem duyduğu şey ile kahkaha atmaya başladı. Komik bir şey mi söylemiştim?

"Ahahahaha! Ah benim komik kızım." dedikten hemen sonra telefona döndü. "Neymiş, o da liseye geçince o liseye gidecekmiş! Ahahahahah." Sonra tekrar bana döndü. "Kızım o okul öyle sıradan bir okul değil. Gitmen için çok çalışman gerek. Senin de onu yapacağını sanmıyorum." dediğinde içimde oluşan umut balonu PAT diye patlayı vermişti.

Üzüntüyle odama koştum, masanın üzerindeki renkli boyalarımı toplayıp, boyama kitabı ile kenara bıraktım ve geçen bir haftadır yapmadığım ödevlerimin kitaplarını tek tek masama koydum.

Evet tembel olabilirim. Evet yaramaz olabilirim. Evet derste uyuyor olabilirim. Evet ödevlerimi yapmayı unutuyor olabilirim ama bunların hiçbiri o okula gitmemem için bir sebep değildi.

(2 saat sonra)

"Haru!" Odama gelen annem, beni masamda ödev yaparken bulduğunda duraksadı ve bir kaç saniye bir bana bir önümdeki kitaba baktı. "Ne yapıyorsun kızım?"

"Ödev yapıyorum anne."

"Yardım etmemi ister misin?"

"Hayır şu an istemiyorum annecim."

Annemin şaşkın bakışları hâlâ üzerimdeyken devam etmek zordu. Kafamı kitaptan kaldırıp anneme baktım. "Yemek hazır. Yemekten sonra devam edebilir misin?" diye sorduğunda kafamı kaldırıp ne anlama geldiğini bilmediğim saate baktım. Kısa çubuk başladığım zamanki yerinden çok uzaktaydı. Gerçekten çok çalışmış olmalıyım. Kesinlikle o okula gideceğim!

Sandalyeden kalktım ve annem ile mutfağa ilerledim. Masaya oturduğumda annemin yemeğimi masaya bıraktığını gördüm.

"Anne! Babam ne zaman gelicek?" Annemden uzun süre cevap gelmeyince tekrar seslendim. "Annee!" Ses gelmeyince sandalyeden indim ve koridora çıktım. Annem odamda yaptığım ödevleri kontrol ediyordu. "Anne?" Beni gördüğünde kafasını kaldırdı ve bana baktı aniden, sonra gülmeye başladı.

"Ah Haru! İki saattir odadasın ve sadece beş soru mu yapabildin! Ve sadece bir tanesi doğru."

"Bir tane mi?" İçimdeki hırs o an yok olup gitmişti. Hayal kırıklığı ile kitaba baktım.

"Ben geldim!" Kapıdan gelen ses ile hızla oraya döndüm. Babam işten gelmişti.

"Baba!" diyip koştum ve sarıldım. Annem de odamdan çıkmış kapıda duran babama bakıyordu. Hep birlikte masaya oturduk ve annemin yaptığı güzel yemeği yemeye başladık. Az önceki anı unutmuş gibiydim. Taaa ki..

"Biliyor musun?" diye başladı annem. Babam da ona dikkatlice baktı. "Haru bu gün iki saat ödev yaptı." Şaşkınca bana bakan babam ağzındaki lokmayı yuttu.

"Gerçekten mi Haru?" dediğinde kafamla onayladım. "Bu harika!" diyip gülümseyerek destek verdi.

"Ama sorun şu." diye devam etti annem. "Sadece beş soru çözmüş.. sadece bir tanesi doğru." dediğinde utançla kafamı tabağa gömdüm. Ardından babamın gülüşü kulaklarımı doldurdu.

"İlk gün için fena değil. Eğer her gün bu kadar saat çalışırsa daha iyi olacağına eminim." dediğinde kafamı gülümseyerek kaldırdım ve karşımda oturan babama baktım. Annemin patlattığı umut balonu tekrardan şişmeye başlamıştı. "Yemekten sonra yanlış yaptığın soruları kontrol edip birlikte çözelim olur mu?" diye sorduğunda ise havalara uçmak üzereydim. Kafamla onayladıktan sonra yemeğe devam ettim..

(Birkaç gün sonra)

Seungmin'in annesi Bayan Kim, bizi kahvaltıya davet etmişti. Hızla en güzel elbisemi giyip annemden saçımı örmesini istedim. İki bina ilerideki eve vardığımızda Bayan Kim bizi güler yüzüyle karşılayıp içeriye davet etmişti.

"Bayan Kim! Seungmin oppa evde mi?"

"Henüz uyanmadı Haru'cum. İstersen uyandır."

Heyecanla gülümseyip odasına koşmuştum. Koşarak üstüne atlayabilirdim. "Seungmin oppa! Uyannn!" diye bağırabilirdim ama sessizce kapıyı açıp onu izlemeyi tercih ettim. Küçüklüğünden kalma mavi arabalı örtüsünün altında mışıl mışıl uyuyuşunu seyrettim bir süre uzaktan. Halının üstüne onu rahatsız etmeden izlemek istedim. Uzaktan izlemekten sıkıldığım için biraz yaklaşmanın sorun olmayacağını düşündüm ve gidip baş ucunda oturdum. Yüzü yakındı. Güzel kirpikleri güzel gözlerini koruyordu. Güzel saçları karma karışık olmuştu ama her zamanki gibi vanilya kokuyordu.

"Günaydın küçük Haru." duyduğum ses ile yerimden sıçramış çoktan açık olan gözlerine bakmıştım. Kalbim yine pırpır atmaya başlamıştı ve yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. "Ee bana günaydın yok mu?" diye sorduğunda ise daha çok panikledim ve hızla odadan koşarak kaçtım. Kalbim öyle pırpır atıyordu ki neredeyse fırlayıp gidecekti.

Koşarak mutfağa annemin arkasına salklanmıştım. "Ne oldu Haru?" diye sordu annem. Cevap vermedim.

"Seungmin uyandı mı?" diye sordu Bayan Kim.

"Hm hm." diyerek onayladım. Birkaç dakika sonra mutfağın kapısına yaklaşan ayak sesini duydum. Sonra da kapının önünde duran Seungmin'e annemin arkasından baktım. Önce bana baktı ve gülümsedi. Sanki içeri bakarken önce beni aramış gibiydi.

"Günaydın. Hoş geldiniz Bayan Yun." diyip anneme selam verdi.

"Kahvaltı hazır Seungmin. Elini yüzünü yıka da gel."

Seungmin yanımızdan ayrılıp uzaklaştığında annem beni bacağından uzaklaştırdı. "Hadi otur bakalım." Annem ve ben yan yana, benim karşımda Seungmin ve annemin karşısında Bayan Kim oturmuş kahvaltı yapıyorduk. Onlar sohbet ederken ben kafamı kaldıramıyordum bile.

"Seungmin. Biliyor musun?" Kafamı kaldırıp anneme baktığımda ne diyeceğini anlamıştım. Hep bir şeyler söylerken bu söz ile başlardı ve her zaman benim için utançla son bulurdu. "Haru, lise için senin gittiğin okulu istiyor. Hatta o kadar çok istiyor ki her gün ders çalışıyor."

Söyledi işte. Yine yaptı yapacağını.

Seungmin'in tepkisini görmek için yavaşça ona döndüm. Bana bakıp gülümsüyordu. "Eğer Haru-sshi istiyorsa yapabilir. Gayet zeki bir kız. Değil mi Haru-sshi?" Sözlerinden sonra umut balonum gittikçe daha çok şişiyordu. Gülümsedim. Gözler bana döndü.

"Çok çalışacağım." dedim sadece gözlerinin içine bakarak. Aynı anaokuluna gitmiştik. Aynı ilkokul. Aynı ortaokul. Tabii sen şimdi lisedesin ama oraya da geleceğime emindim. Ben başladığımda sen bitirmeye yaklaşıyorsun ama sorun değil. Aramızda 3 yaş olması sorun değil. Çok çalışacağım Seungmin oppa. Çok çalışacağım ve yanında olacağım...

Gece Yarısına 1 Dakika || Kim SeungminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin