Haru (13), Orta 3
Seungmin (16), Lise 2
———————————"Haaaaruu parka gelmiyor musun?"
"Gelemem HeeJin. Ödevlerim var! Bitirince parkta olursanız gelirim!"
"Tamaaaaam!"
Mutfak balkonundan bağırışmamız bittiğinde içeri girdim. Annem akşam yemeği hazırlıyordu ve şimdiden harika kokuyorudu.
"Yarın cumartesi Haru. Ödevlerini yarın yapabilirsin."
"Yarın Seungmin Oppa'nın beyzbol maçı var. HeeJin ile izlemeye gideceğiz annecim."
"Peki." dedi ve yüzündeki anlam veremediğim gülümseme ile işine geri döndü. Bir yıl boyunca ders çalışmaya ara vermememiştim. Derslerimi dinlemeye başlamış, öğretmenlerimle aramı düzeltmiş, sınavlarımı yükseltmiş ve karneme iyi bir not getirmiştim. Hatta beden dersinde öğretmenimin beni fark etmesiyle baskete bile başlamıştım. Harika değildim. Ama bu sene olacaktım. Yaz tatilini kursa giderek geçirmiştim. Hem derslerimde hem sporda ilerlemeye başlamıştım. Bunu daha erken yapamaz mıydım?
Tanrım o ders çalışma azmini daha önce veremez miydin?
(Ertesi gün)
"HeeJin! Ağaç oldum burda acele et. Yoksa geç kalacağız!" Bu sefer ona bağıran bendim. Birkaç dakika sonra camda beliren HeeJin bağırmaya başladı.
"Hazırım zaten! Beş dakika bekle dedik öldün sanki!"
"En ön sırada oturmazsak ben değilde sen öleceksin!"
Heejin sonunda yanıma vardı ve hızla okula yürümeye başladık. Yirmi dakika sonra okula vardığımızda etrafı inceledim. Daha önce sadece adını duyduğum okul şimdi gözlerimin önündeydi. Okulun yan tarafından ilerleyen bir grup insan gördüğümde HeeJin'i dürttüm. "Burdan sanırım. Baksana herkes oradan gidiyor."
Elimi güzel elbisesinin üzerinden ittirdi ve göz devirerek konuştu. "Biraz sakin olur musun. Alt tarafı bir beyzbol maçı. Hem sen beyzboldan anlamazsın bile."
"Sakin felan olamam HeeJin. Bu sıradan bir maç değil. Seungmin oynuyor. Anlamasam da olur."
Sonunda kalabalık olmayan tiribünde en önde yerimizi aldık ve beklemeye başladık. En önde oturmamızın nedeni Seungmin'i daha yakından görebilmekti. Onu daha önce bir kaç kere forma ile görmüştüm ama hiç oynarken görmemiştim. Bu yüzden heyecanlıydım. Hele ki beni, birde birlikte oyun oynadığımız arkadaşları, maçı izlemeye çağırdığı gece hayal kurmaktan uyuyamamıştım.
Sonunda tiribün dolmuş maç saati gelmişti. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Karşı okulun oyuncuları sahaya çıktığında yuhalamaya başladım. Benimle birlikte yuhalamaya başlayan insanları duyduğumda rezil olmadığım için mutluydum.
Sıra bizim takımdaydı. Yani henüz bizim takım değildi ama Seungmin'in olduğu her şeyi kendime ait hissediyordum. Bizim okul, bizim mahalle, bizim sokak, bizim arkadaşlar.
Takım çıkmaya başladığında sabırla Seungmin'i bekledim. Onu gördüğümde sağır olmuştum, her şey ağır çekim gibiydi ve hiçbir şey duymuyordum. Beyaz üstüne siyah ince çizgili forması ve arkasında büğüyük harflerle yazan "SEUNGMİN 11" yazısıyla "BEN BURDAYIM" diye bağırıyordu.
Oyuncular sıraya girip tiribüne döndüklerinde Seungmin ile göz göze geldim. Beni gördüğüne sevinmiş gibi gülümsediğinde ise bayılacak gibi hissettim. Marşımızı okuduktan sonra oyuncular selamlaştı ve hepsi yerine geçti. Nasıl oynandığını tam bilmiyordum ama diğer oyuncular bir kişi hariç kulübeye geçti. Bizim takımdan Seungmin ile birlikte 5 kişi kaldığında ne olduğunu anlamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısına 1 Dakika || Kim Seungmin
FanficAynı anaokuluna gitmiştik. Aynı ilkokul. Aynı ortaokul. Tabii sen şimdi lisedesin ama oraya da geleceğime emindim. Ben başladığımda sen bitirmeye yaklaşıyorsun ama sorun değil. Aramızda 3 yaş olması sorun değil. Çok çalışacağım Seungmin oppa. Çok ça...