Bakıcı

44 10 10
                                    

"Seungmin oppa?"

Kapıyı açtığımda yere bakan gözleri bana döndü. Elindeki poşet ile bir bana bir gözüme bakıyordu. Sonra gözlerini sıkıca yumup başını eğdi. Bana bakamadığını anladığımda içim param parça olmuştu. Şu an o kadar berbattım ki. Ben olsam bende kendimi görmek istemezdim.

"Hay o herifin elinin ayarını si-" dedi sessizce. O zaman anladım neden bakamadığını. Bana baktığında o çocuğu daha çok dövme isteği geliyordu. Bir kere bu bana da olmuştu. Parkta oynarken Seungmin yerden bitme bir çocuk yüzünden yere düşüp dizini kanatmıştı. İzi şu an bile duruyordu. İlk zamanlar gördüğümde neden dövmediğimi düşünerek kendime kızıyordum. Yani altı yaşımda nasıl dövebilirdim ki birini?

"Günaydın Haru." diyerek toparlamaya çalıştı. Gülümsedim.

"Günaydın oppa."

"Annene bugün sana bakacağımı söyledim. Belki haberin vardır."

"Bana birinin bakacağını söylemişti ama seni hiç beklemiyordum." dediğimde geri çekilmiş ve içeriyi göstermiştim. İçeriye girdiğinde elindeki poşeti almak için uzamdım. Bayan Kim bir şeyler almadan hayatta buraya yollamazdı Seungmin'i. Ama Seungmin poşeti geri çekmiş elimi tutmuştu.

"Ne yapıyorsun? İçeri geç ve otur."

"Elim ayağım tutuyor oppa yardım edebili-"

"Haru. İçeri git. Ve otur." diye tekrar etti. Suratındaki bakış ne yapacağımı şaşırtmıştı. O bana karşı hep nazik ve güler yüzlüydü. Şimdi ise resmen azar yiyordum. Aslında... bu hali hoşuma gitmemiş değildi. Ah kes sesini Yun Haru!

O burada dururken benim içeri gitmeye hiç niyetim yoktu. Sandalyeyi çekip oturdum. Bu hareketime Seungmin de ne diyeceğini şaşırmıştı. "Her zamanki gibi inatçısın." dedi ve kafasını iki yana sallayıp poşettekileri yerlerine yerleştirdi. Benim evimi nasıl bu kadar iyi bilebilirdi? Ben bile neyin nerde olduğunu sürekli anneme sorardım. Poşettekileri yerleştirdikten sonra çikolata kavanozunu tezgahın üzerine bıraktı. Sevinçle gülümsedim. Uzun zamandır eve çikolata almıyorduk.

Gülümsemesini duyduğumda ona baktım. Çikolatayı bilerek gözümün önüne koymuştu. Küçüklüğümden beri en sevdiğim markanın bu olduğunu da biliyordu. Ardından masanın üzerinde duran ekmeği ve ardından çekmecedeki ekmek bıçağını alıp ekmeği dilimlemeye başladı.

Kim Teyze, Seungmin'i iyi yetiştirmişti. Onu izlemek keyif vericiydi. Sadece dursa bile saatlerce izleyebilirdim.

"Oppa?"

"Efendim." dedi ekmeği dilimlemeyi bitirirken.

"Bugün okulun yok mu?"

"Maçtan sonra bir gün rapor veriyorlar."

"Peki... Dün o çocuğu dövdüğün doğru mu?" dediğimde elindeki bıçakla birlikte durdu. Sonra derin bir nefes aldı.

"Sorun sırf bir okul maçını kazanmak için takıma aldıkları 2 sene üst üste kalmış  güçlü ama gerizekalının teki. Ona 'Sadece topa vur yeter' dediklerine bile eminim. Sahaya çıkması bile yasak olmalıydı." Elindeki bıçağı bıraktı. Sonra bana döndü. Ellerini tezgahın kenarına dayadı ve kafasını bana doğru eğdi. "Kim sana zarar verse aynı şeyi yaparım." dediğinde yanaklarımın yandığını hissettim. Gözlerinin içindeki ciddiyetin daha yeni farkına varıyordum.

Yıllardır tanıdığım mutlu, sevecen, yardımsever, güler yüzlü ve merhametli çocuk gitmiş yerini korumacı, merhametsiz ve asi çocuk gelmişti. Bana bakmayı kestiğinde ekmekleri küçük sepete koyup masaya bıraktı ve karşıma oturdu.

Gece Yarısına 1 Dakika || Kim SeungminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin