Hocam gay misiniz?

86 11 23
                                    

"Lan dingiller iki dakika susun lan. Haftada alt tarafı iki dersimiz var onun da içine etmeyin ya!" Coğrafyacının isyan ve yakarışları sonucunda sınıf fazla olmasada sessizliğe büründü. Hiç kimse hocayı fazla siklemediği için ders başladı başlayalı sınıfa bir gürültü hakimdi. Hocada haklı olarak artık sinirlenmeye başlamıştı ama yine bir işe yaramamıştı. Kimsenin umursadığı yoktu hocayı. Gerçi benimde yoktu. Adama karşı sürekli bir kin sürekli bir nefret besliyordum. Bunun dersinde kopya çektiğimiz için sınıfta kalmıştık. Ondan beridir ne o bizi ne de biz onu seviyorduk.

Neyse. Şimdi bu salak herifi düşünüp moralimi sikip atmayacaktım. Bugün planımızı gerçekleştirecektik. Bir an önce şu zil çalsada şu sikimsonik planı devreye geçirseydik diye düşünürken zilin çalmasıyla birlikte hemen ayaklandım. Ancak kafama atılan kalem ile tekrar yerime oturmak zorunda kaldım. Coğrafyacı "Ben çıkmadan sen nereye kalkıyorsun evladım? Ben çıkabilirsiniz demeden hayırdır?" dediğinde gülümsedim. "Hocam ben tahtayı silmek için kalkmıştım ya." Hoca gözlerini devirerek "Aynen Minho kesin tahtayı silmek için kalkmışsındır çocuğum.." dedi. Sonra da masanın üzerinde ki kitaplarını alarak sınıftan çıktı. Hoca sınıftan çıkar çıkmaz "Amına koyduğumun salağı." diye bir küfür savurdum.

Hyunjin küfürüme gülmüş ve "Bu adama ayrı bir tilt oluyorum ya." dediğinde Changbin arkasını dönerek "Bende bende." diyerek Hyunjin'i onaylamıştı. Seung ayağa kalkıp "Boşverin onu bizimkiler bahçede bizi bekliyorlarmış. Yanlarına gidelim şu plan işini konuşalım." dediğinde hepimiz ayaklandık. Sınıftan çıkarken Jisung hocanın da hızla merdivenden indiğini görmüştük. Bugün bahçede nöbetçi öğretmendi. Bizde hızla diğer merdivenden inerek bahçeye diğerlerinin yanına ulaştık. Ama keşke ulaşmaz olsaydık.

Hyunjin Felix'i görür görmez "CİVCİVİM!" diye bağırmıştı. Tabi Felix'te aynı ses tonuyla "KOCAM!" diye bağırınca tüm öğrenciler ve öğretmenler bize dönmüştü. Jisung hoca da dahil. Hyunjin'in ensesinden tutup "Bağırma orosbu bağırma!" diye uyardım. Ama Hyunjin "Bırak şerefsiz canım acıyor!" diye tekrar bağırınca en sonunda bir tane yapıştırıp sevgilisinin yanına yolladım. Artık bıktım ya. Bu ikisi sanki yıllarca görüşmüyorlarmış gibi birbirlerini her gördüklerinde bağıra çağıra birbirlerine koşuyorlardı.

Kesinlikle bu huyları yüzünden benden dayak yiyeceklerdi ama ne zaman orası belli değil işte. Bıkkınlıkla kafamı sallayarak diğerlerinin yanına ilerlemeye devam ettim. Yanlarına vardığımda Jeongin'in sağ tarafına attım kendimi. Seungmin Chan'ın, Felix ise Seungmin'in yanında oturuyordu. Sadece tek bir yer kalmıştı ve ayakta iki kişi vardı. Jeongin'e baktığımda o da Changbin'e bakıyordu. Hyunjin tam Jeongin'in yanına oturacaktı ki "Hyun bi gelir misin kardeşim?" diye ona seslendim. Bu işe el atmalıydım çünkü o iki salağın birlikte zaman geçirmeleri gerekiyordu.

Hyunjin yanıma geldiğinde istemeyerekte olsa kartımı ona verip "Hadi içecek bir şeyler alda gel ya. Hava çok sıcak biraz serinleyelim." dedim. Hyunjin sırıtarak bir elindeki karta bir de bana bakarken amacını anlamıştım. İşaret parmağımı gözüne sokacak derecede kaldırıp "Sakın kartımın amına koyma! Yoksa bende senin amına koyarım." dedim. Anında sırıtışı kaybolurken "Aman be senin kartına mı kaldım. Benim burada koskoca Christoper Bang kardeşim var. O verir şimdi kartını bana. Hem o senin kadar cimri değil dimi kardeşim?"

Chan ona umutsuz bir bakış atıp "Aynen kardeşim benim babam banka müdürü zaten dimi?" derken Hyunjin onu "Evet banka müdürü." diyerek cevaplamıştı. Chan mala bakar gibi bakıp "E zaten." demişti. Aralarında dönen saçma muhabbet daha da ilerlemesin diye Chan kartını vermiş ve Hyunjin'i kantine göndermişti. Hala ayakta duran Changbin'e kaş göz işareti yaparak oturmasını sağladım. Salına salına kantine doğru giden Hyunjin'e bakıp güldüm.

KİMYACI // MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin