Seiji

87 9 22
                                    

   "Mısır da koy mısır da koy!"

"Ya hayır ben sevmiyorum!"

   "Hamursuz pizza söyleyebiliyor muyuz?"

"Salak mısın sen ya!"

"Hey hey! Kelimelerinize dikkat edin," Chuuya telefonuyla hafifçe Kou'nun kafasına pıtladı. "Argo yasak."

   "Ama sen kullanıyosun Chuuya!"

  "Ben öğretmenim, istediğimi yaparım," Mitsuo'nun burnunu parmakları arasına kıstırıp çocuğu nazlı nazlı cırlatana kadar sıktı. Yaklaşık kırk dakikadır herkese uyacak bir pizza siparişi vermeye çalışıyorlardı ama küçük asilzadelerin seçici küçük götleri asla ortak bir şeylerde karar kılamıyordu.

  Üstelik Yosuke'nin de olur olmadık her boka alerjisi vardı.

  "Ben soğan yiyemiyomuşum Chuuya-sensei," küçük çocuk biraz utançla koluna tutunup mırıldandığı zaman Chuuya ağlayacağını hissetti. "Özür dilerim.."

  "Hey, hop- Ağlama sakın, sorun değil," çocuğu bacakları arasına alıp koca kafasını okşadı. "Ben halledeceğim tamam mı?"

   Seni bu dünyadaki tüm soğanlardan koruyacağım çocuk.

  Bu yaştaki çocuklara pizza yedirmesinin doğru olup olmadığına dair hiçbir fikri yoktu ama canı inanılmaz pizza çekiyordu ve bu yılbaşını böyle sikik bir iş yaparak harcayacaksa en azından işleri kendi için daha keyifli bir hale getirebilirdi. Hem..

  Kimse itiraz ediyor gibi durmuyordu.

  "Chuuya," arkasından onu dürten çocuğa döndü yılmış bir şekilde. Kaiyo'nun sakin sesi neredeyse kucağında duran çocuğu düşürmesine sebep verecek hızda ayağa kalkmasını sağladı. "Dışarıda biri var."

  Cama yapışıp kapının önünde, bir çocuğun ellerini tutmuş ona bir şeyler anlatan kadını görünce kapıya yaklaştı.

  Zili çalmadıkları için açarsa kabalık olurdu muhtemelen ama.. Çocuk çok bıkmış görünüyordu. Muhtemelen yine yetişkinlerin doğru davran başlıklı nutuklarından biriydi.

  Çocuğu kurtarmak için kapıyı yavaş olmaya özen göstererek araladı ve yüzüne hoş bir gülümseme koydu. "İyi akşamlar, zili mi bulamadınız? Camdan gördüm sizi."

  Kadın hemen toparlanarak doğruldu ve eğilerek selam verdi.

  "Ah.. Rimbaud-sensei yok mu?"

  Huh? Rimbaud herkese haber vermemiş miydi?

  "Ben Nakahara Chuuya, burada stajımı yapıyorum," diye açıkladı kadını süzerken. Düzgün giyimli, şık ama abartısız bir kadındı. Siyah, dolgun saçları omuzlarından aşağı dökülüyor, dışarıdaki kar soğuğu yüzünden olacak, kızarmış yüzüne hoş bir hava katıyordu. Arkada bekleyen arabada başka bir kadın daha vardı. Muhtemelen arkadaşıydı ya da.. "Çocuklarla bu gece ben ilgileniyorum. Rimbaud-san sizi bilgilendirdi sanıyordum?"

  Kadın utanarak bir iki özür mırıldandı. "Kusura bakmayın, eşim söylemeyi unutmuş olmalı. Çok memnun oldum."

Kadının eşim derken feminen kalıp kullanmış olması ve hemen yanında duran çocuğun da kadına hiç benzemiyor oluşu Chuuya'ya arabadaki kadının bahsi geçen olduğunu kanıtlıyordu. Gülümsemeden edemedi, abisi ve Rimbaud'un da en büyük hayallerinden biri buydu.

  "Ben de öyle," dedi ve dizleri üzerine çömeldi biraz. Artık bu işe alışıyor gibi hissetmeye başlamıştı. "Burada kim varmış peki?"

"Bak annecim bu Nakahara-sensei, ona kendini tanıtır mısın?"

Little Flags •BSD Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin