Yapabiliriz demişlerdi değil mi?
Evet.
Yapamadılar.
Daha yürümeye başladıkları ilk dakikada Kou gördüğü bir kedinin peşinden koşmak için arkadaşlarının elini bırakınca Yosuke dengesini kaybedip yere düştü, Ice kaçan çocuğu yakalamak için peşinden koşarken ayrı düştü ve Seiji ile Chuuya'nın sırtındaki Mitsuo birbirlerine bakakaldılar.
"Lan!"
Kafanı sikeyim oğlum senin, senin dışarı çıkmak isteyen kafanı sikeyim.
"Kou! Kou buraya gel!" telaşla çocuğun peşine düştü ama sırtındaki diğer çocukla bu çok kolay değildi. Üstelik Yosuke'nin de içli içli gözyaşı döktüğünü biliyordu. Seiji ben hallederim demişti ama anlaşılan çocuğun canı fazla yanmıştı ki sesi kesilmemişti.
Ona yardım etmek istediği her halinden belli olarak bakan kahve saçlı çocuğu yerden kaldırdı.
"Kaiyo çabuk diğerlerinin yanına dön. Bak Yosuke ağlıyor git teselli et arkadaşını hadi," kaygan zeminde yalpalayan çocuğu tekrar düşmeden tutup başını hızlıca okşadı ve nazikçe sırtından çocuklara doğru iteledi. "Kou şimdi buraya gelmezsen yakaladığım yerde bacaklarını kırarım!"
Bezmiş bir ifadeyle kediyi kovalayan çocuğu aradı gözleri. Gerçi.. Görüntüsünden çok sesi ele veriyordu zaten nerde olduğunu. Çocuk susamıyordu. Gürültüydü. Gürültünün kendisiydi.
Neşeli çığlıkları takip ederek yan sokağa daldı. Sırtındaki Mitsuo ona çok sıkı tutunuyordu. "Chuuya.. Bu sokak çok karanlık.. Korkuyorum.."
Lan lan dur ağlama-
"Sen yıldız değil misin?" diye mırıldandı Chuuya cebinden telefonunu çıkartırken. Parmakları hızlıca flaşı açtı ve telefonu çocuğa verdi. "Parlasana."
Mitsuo aniden bütün o timsah gözyaşlarını unutup kocaman bir gülümsemeyle telefonu küçük parmaklarıyla kavradı. Bu sayede çocuğun tuttuğu ışıkla Chuuya da bir nebze önünü görebilmeye başlamıştı. "Parlıyorum!"
Kriz yönetiminde fena olmadığını düşünmeye başlıyordu.
Kou'nun çığlığını duyduğu anda bir aralıktan fırladı ve sarışın veledin önüne çıkarak onu yavrusunu ensesinden yakalayan kediler gibi kapüşonundan tuttuğu gibi kaldırdı.
"Kou!" diğer eli hala Mitsuo'yu desteklerken çocuğu kendi suratına doğru kaldırdı. Kou, gencin alev saçan mavi gözleriyle karşılaşınca yutkunup inmek için çırpınmayı kesti. İki elinin işaret parmakları mahcup bir şekilde birbirine dokundu.
"Chuuya size bir arada kalmanızı söylemişti Albatross!" diye çıkıştı Mitsuo ama sesinden bu durumdan çok keyif aldığı belliydi. Diğer çocuklarla, özellikle Kou'yla, dalga geçmeyi çok seviyordu bu minik. "Ya sen sussana ya!"
"Bağırma benim esirime," çocuğu biraz havada salladı Chuuya. Çocuk mızıldanarak çığırdı. "Kaybolursan ailene ne diyeceğim ben?"
Kou somurtarak dudaklarını büktü. "Sadece kedi sevmek istemiştim! Çok kötüsün Chuuya!!!"
"Sus keserim götünü."
"Rimbaud-senseime senin de küfür kavanozuna para atman gerektiğini söylücem!"
Chuuya derin derin burnundan soluyup çocuğu yere koydu ve kapüşonundan köpek gezdirir gibi tutarak gerisin geri sürüklemeye başladı. Kou'nun kaçma çabaları ve isyan çığlıklarına karşılık Mitsuo neredeyse sadistik bir tavırla tepeden tepeden kıkır kıkır gülüyordu. Chuuya'nın sırtında gezmeyi çok sevmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Flags •BSD
Fanfic•Bungou Stray Dogs •Kindergarten AU •Babysitter Chuuya •4-5! Flags •Non-canon names •Slight Rimlaine