2.BÖLÜM: TANIDIK BİR SES!

118 49 13
                                    




                                            Seçtiğin hayat beni mahvetmene değdi mi?



Uzun bir süre kendime gelemedim, kafamın içindeki düşüncelerle boğulup kaldım. Onun burada ne işi var? Tekrar hayatımı mahvetmek için mi gelmişti? Bilerek mi geldi? Aklımdan geçen bir sürü soru.

Bu soruları bir kenara attım ve gözümü ona diktim. Beni ilk gördüğünde şaşırmış gibi bir hali vardı. Sanırım bilerek gelmemişti bu okula, benim burada olduğumu bilmiyordu. Belki de o zaten çoktan unutmuştu beni. Benim içim gitti içimden atamadım, onda yaprak bile kımıldamadı belki.

Bunları düşünürken Meryem'in bana baktığını hissettim. Dönüp bakmak istedim ama bakarsam ağlarım, kendimi tutamam diye çok korktum. Çünkü o biliyordu her şeyi, bütün acıları benimle birlikte yaşamıştı. Onun gözünün içine baktığım zaman bütün yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçecekti. En son Meryem;

-        'Azra, Azra' diye fısıldayınca dönüp baktım. Ve evet tam düşündüğüm gibi Meryem'e baktığım an çenem titremeye ve gözlerim dolmaya başlamıştı. Gözümden akan bir damla yaşa engel olamadım maalesef.

Hemen kendimi toparladım ve tekrar ona baktım. Baran'a. Onun adını uzun zamandır söylemiyordum, içimden bile söylemiyordum. Şu an karşımda duruyor olması, aynı sınıfta nefes alıp veriyor olmamız beni çıkmaz sokaklara sokuyordu.

Çok değişmişti, çok zayıflamış ve gözlerinin altı mosmor olmuştu. Onu bu hale getiren şey neydi diye merak ettim. Benim ilk zamanlarıma benziyordu, onun beni terk ettiği ilk zamanlarıma. Acaba onu da biri mi terk etmişti? Ben onun için acı çekerken o da başkası için mi acı çekiyordu?

Baran ve ailesi 3 yıl önce Tekirdağ'dan taşınmıştı. Babasının çalıştığı firma yurt dışına taşınınca onlar da gitmek zorunda kalmışlardı. Ama Baran zorunda değildi. Ailesi onu burada yatılı bir okula verebileceklerini kalmak isterse kalabileceğini söylemişti. Ama o gitmeyi tercih etti, beni yarım bırakmayı...

Biz Baran'la çocukluk arkadaşıydık. Ben, Meryem ve Baran ayrılmaz üçlüydük. Baran'ı ilk tanıdığımda daha 6 yaşındaydık ve beraber büyümüştük. Beraber okula başlamış, beraber okuma-yazma öğrenmiştik. İlk kez Baran'la bisiklet sürmüştüm, ilk kez onunla çadır da kalmıştım ve daha bir çok ilk. Bu ilklerden en önemlisi ise Baran benim ilk aşkımdı. İlk mutluluğum ve ilk acım.

Baran benim 2 sıra önüme oturmuştu. Arkası bana dönüktü ama sürekli dönüp bana bakıp gözlerini kaçırıyordu. Öğretmen kendisini tanıtması için Baran'a söz hakkı verdi. Ayağa kalktı ve

- ''Ben Baran Yaman. 3 yıl önce buradan Belçika'ya taşındık ailemle. Şimdi ise geri döndük.''

- ''Zamanla sınıfa ve arkadaşlarına alışırsın. Bizde sana yardımcı oluruz, tekrar hoş geldin.''

En azından buradan gideli, beni terk edeli kaç yıl olduğunu unutmamış diye geçirdim içimden. Ben bunu düşünürken nihayet zil çalmıştı, ilk ders bitmişti. Meryem hemen yanıma geldi.

- ''Bu nasıl olabilir Azra? Neden tekrar dönmüşler? Neler oldu acaba? Kesin dönüş yapmamışlar mıydı?''

- ''Of Meryem! Bende bilmiyorum. Zaten beynimde ki sesleri susturamıyorum bir de sen yapma.''

- ''Tamam tamam sustum. Hadi gel kantine inelim.''

Biz kantine giderken Baran sınıfın bir ucunda sınıftakilerle konuşuyordu. Ne çabuk muhabbet kurdu diye geçirdim içimden. Ama farklı bir Barandı. Yüzü o kadar katı ve sert duruyordu ki. Benim tanıdığım adamla hiç alakası olmayan bir Baran. Ama bu yüz ifadesi bana tek bir günü hatırlatıyordu. Onun gittiği günü...

Bugün nasıl bitecek diye düşündüm bütün gün. Son derse geçmiştik artık. Öğretmenin gelmesini beklerken Baran Meryem'in sırasına gidip bir şeyler söyledi. Meraktan delirecektim. Ne yüzle Meryem'le konuşur ki? Diye düşünürken onlarında aslında yakın arkadaş olduğunu ve Meryem'e bir zararı olmadığı aklıma geldi.

Artık son ders de bitmişti. Baran hızlıca toplanıp sınıftan koşar adım çıkmıştı bile. Hemen eşyalarımı toplayıp Meryem'in yanına gittim.

- ''Ne konuştu seninle? Ne dedi?''

- ''Bir şey konuşmadı aslında. Nasılsın, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu falan dedi.''

- ''Sen ne dedin? Ya kızım tek tek sordurmadan anlatsana.''

- '' Ayy tamam anlatıyorum. Kendisinin görüşmediğini, arayıp sormadığını söyledim. O da haklısın deyip gitti zaten. Çok değişmiş dimi? Eski neşesi yok artık.''

- ''Aman bana ne neyse ne. İlgilenmiyorum onunla. Hadi gidelim artık.''

Okuldan çıkıp evin yolunu tuttuk. Baranların eski evinin önünden geçerken yine aklıma eski anılarımız geldi ve gözlerim doldu. Tam o sırada arkamdan biri seslendi. Ah o tanıdık ses! Baran'ın sesi!

-"Azra?"

BİZDEN GİTMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin