Jimin'den~
Tanrı'm... Affet beni.
Yalvarırım affet beni.
Tam şimdi burada.
Tüm düşüncelerim, niyetim için.Daha fazla katlanamıyorum. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Tek sığınacağım Sensin Tanrı'm. Mevsim fark etmeksizin sadece ruhumu huzura kavuşturan Sana gelmek istiyorum.
Beni Tanrı'dan başka kabul edecek kimse yok. Ruhumu Tanrı, bedenimi mavi sular sarmalasa yeter artık.
Peki ya kabul etmezse? Ne yapar kimsesiz ruhum? Ben bunu kaldırabilir miyim?
Hayır.
Bir daha kendime verdiğim bu cevapla çöktüm yere. Avuçlarım yüzümü buldu, gözyaşlarıma boyandı.
"Tanrı'm yaşamak istiyorum"
Her gün buraya kendimi öldürmek için gelen bana inanır mısın Tanrı'm? Canım üzerine yemin ederim ki, yaşamayı seviyorum.
Yaşamayı istiyorum. Ancak yaşamım bir yükten fazlası değil.
"Tanrı'm lütfen... Beni şuracıkta öldür"
Belki huzura kavuşur herkes. En fazla 3 gün sonra unutulacağım için yokluğum pek hissedilmeyecektir.
Kim ağlar ki ardımdan?
Yoongi ağlar. Sonrasında unutur o da. Pek baki sevgi değilim birisinin kalbinde.
"Özür dilerim... Tanrı'm beni bugün de affet"
Affet Tanrı'm. Bak bugün de gözyaşlarımı sildim. Sessizce izliyorum maviyi. Nefes alış verişim bile çok yavaş, duyulmuyor.
"Affına sığınırım Tanrı'm... Ancak hep merak ettim. Nasıl oldu da tüm dünyayı böyle güzel yaratırken beni çirkin yarattın?"
Dümdüz sesimle bir kez daha soruyorum. Hiç ağlamamışım gibi çıkıyor tınım. Arsız benliğim vücuduma da yansımış olmalı.
Deliyim sanki.
Hiç ağlamamışım gibi gülüyordum şimdi de. Neye güldüğümü de bilmiyorum gerçi.
Umarım bir nebze olsun mutluluğu yansıtıyordur bu gülüşüm. Acıdan tebessüm etmek bile acıtıyorken kahkaha atmaya başladım. Sonra yavaş yavaş soldu ve dudağımda buruk bir tebessüm bıraktı.
Temiz havayı içime çektiğimde korkak olduğum için şükür ettim. Hâlâ yaşıyordum sonuçta.
Aslında insanların olmadığı dünya öylesine güzel ki. Sanki mücevher gibi parlıyor. İnsanlarsa gri toz olmuş, konmuş üstüne.
İnsanlığa nefretimi sunduğum anlardan dolayı ne kadar zaman geçti bilmiyordum. Fakat biraz daha rüzgarın tenimi sevmesini istedim.
Benim de sevilmeye ihtiyacım vardı.
Tanrı'm, neden herkes güzel bir tende yarattıklarını seviyor?
Çirkin bir tende olan beni sevecek hiç kimse mi yok koca dünyada?
"Gülümsüyorsunuz, lakin buraya canınıza kıymaya geldiniz değil mi?"
Nefesimi tuttum. Duyduğum sesle kafamı sola döndürdüm. Ve Tanrı'nın güzel tende yarattığı birini gördüm.
Siyah pelerini, elinde kılıcı olan genç beyefendiydi. Oturmak için sessizce izin istediğinde utansam bile müsaade ettim.
"Güzel beyefendi neden burada yalnız başına? Haydut falan olursa ne yapacaksınız?"
Bakışları hâlâ gözlerimdeyken bir kez bile bedenimi süzmemiş, gülümsemesiyle sorularını soruyordu öylece.
Çok güzeldi. Tebessümü içimi ısıtmıştı çünkü. Alaycı bakışları yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pretty Privilege Jikook
FanfictionPark Jimin'i sadece Kral Jeon Jeongguk güzel bulmuştu... {Jikook} {Kingdom} {Omegaverse}