7. Bölüm: Karton Duvarların Ardındaki Geçmiş

20 1 1
                                    


Mutlu olmaktan bahsedelim biraz. Sürekli gülümsemek, eğlenmek ne kadar güzel hissettirir. Arkadaşının, sevdiğin birinin yanındayken kahkahalar atmak, şirinlik yapmak hepimize iyi gelir. Günün sonunda odana geldiğinde bir an durursun. Sanki yaşadığın tüm güzel şeylerin sonuymuş gibi.

O gidene kadar bir kabustaymışım gibi hissediyordum. Hayatımda gördüğüm en güzel kabustu. Size yemin ederim çok güzeldi. Mezarın içini toprakla doldururken uyandım ben. Durdum. İnanmadım, inanmak istemedim. Gerçek dünyanın bir kabustan daha korkunç olduğunu görmek istemedim. Yapayalnız kaldığımı görmek istemedim. Gözlerimi kapattım. Gözlerimi o kadar sıkı kapattım ki karanlığa alıştım. Karanlıkta yaşamayı öğrendim.

Görmediğim için beni hafife aldıklarında duyabildiğimi, hissedebildiğimi katmadılar hesaplarına. Ama ben her şeyin farkındaydım.

Bazı şeyleri görebilmek için gözlere ihtiyacınız yoktur.

Herkesin yüzündeki maskelerin düştüğünü görmek beni tatmin eder diye düşünmüştüm. Ama sadece beni öldürüyordu. Yavaş yavaş acı veriyor, zehrini damarlarıma yayıyordu. İntikam almak bu kadar berbat hissettirmemeliydi.

Merdivenleri indim hızlıca. Okula gitmem gerekiyordu. Yarım saat sonra dersim vardı. Geç kalmak istemiyordum. Kapının çaldığını, annemin seslendiğini duymuştum. Üzerimi bile giyinememiştim henüz.

Kapının kenarında dikilen anneme baktım. "Bana mı seslendin?"

Başını salladı. Bakışları alay doluydu. Çenesiyle yerdeki büyük kutuyu işaret etti.

"Sana gelmiş."

Durdum. Bir şey sipariş etmemiştim. Aklıma Devran geldiğinde onunla ilgili olabileceği fikriyle öne atıldım hemen. Sıkıca kavradım kutuyu. Hem büyük hem de çok ağırdı. Merak duygusuyla dolup taştı içim.

"Evet ya." Dedim hemen anneme. "Kitap almıştım. Onlar gelmiş." Dedim. Zorlukla arkamı dönüp hızlı olmaya çalışarak merdivenleri tırmandım.

"Hizmetliler taşır Lavin. Sen niye uğraşıyorsun?" dedi seslendi arkamdan ama umursamadım. Çok biliyordu.

Odamın kapısını açıp içeri girdim. Hızlıca kapattım kapıyı arkamdan. Ağır kutuyu yere bırakıp belimdeki ağrıyla doğruldum. Üzerinde herhangi bir şey yazmıyordu. Kaşlarım çatıldı. Masanın üzerinde duran makası alıp bantların arasına sapladım. İçindeki şeyin zarar görmemesi için dikkatle kestim bantları.

Kutunun kapaklarını araladım yavaşça. Şaşkınlıkla duraksadım. Bu kutunun ağzı tıka basa doluydu.

Parmakların en üstte duran çiçek buketini kavradı. Beyaz güller kahve bir kese kağıdıyla sarılıydı. Beyaz bir kurdeleyle bağlanmışlardı. Fazla büyük değildi ama çok güzel görünüyordu. Şaşkınlık dizlerimin üzerine oturdum. Çiçeklerin arasında ufak bir kart vardı. Parmaklarıma kartı çiçeğin arasından aldım.

"Senin kadar güzel olmasalar da seni andırılıyorlar bence."

Kimin gönderdiğini anladığımda kalbimde bir sızı oluştu. Çiçek buketini dikkatlice kenara koydum. Kutunun içinde bir sürü çikolata vardı. Bunları yersem obez olabilirdim ama çok güzel görünüyorlardı. Hepsini yiyecektim. Çikolataları da toplayarak kenara koydum. Kenarda duran kutuyu açtım hemen.

İtalyan charm bilekliğiydi bu. Üzerinde krem rengi bir çiçek, birkaç tane baloncuk, birkaç yıldız, bir hello kitty, bir çilek ve birçok tatlı figür vardı. Sanki üzerindekileri figürlerin beni hissiyatı beni andırıyordu. Çok güzeldi. Gerçekten çok güzeldi.

VanilyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin