Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Aa gelmişsin harbiden." Kısaca göz devirip yanına oturdum. Sessiz ve insan olmayan bir yer seçmişti. "Nasılsın?" Denize döndüm. Dalgası her yaklaştığında daha çok kıyıya vuruyordu. "Eyvallah." Bu erkekler bu kadar dobra mıydı?
"Benden de eyvallah." Mahçup olmuş, "Kusura bakma dalgındım. Gördüğün gibiyim işte sen nasılsın?" Demişti. "Görüldüğüm gibiyim." Gülümsedim.
Karşılık verdiğin de ikimizde manzaraya döndük. Telefonumu kontrol ettiğim de saat 23.36'du. Akşam saatlerinde denizin bu denli güzel olması insanı içine çekiyordu.
Yüzülebilir mi acaba?
"Şu tiktok hesap işini konuşalım." Donup kaldım. "Bak ben başladığım bir işi yarım bırakmam." İddialı bir şekilde tek kaşını kaldırdı. "O ne demek oluyor?" Sağ dudağımı yukarıya doğru kıvırdım.
Elim ile deniz kıyısını işaret ettim. "Şu demek oluyor, beni şurada sakatlasan da her şeyi tiktoka atacağım." Elimi takip ederek, "Ama sakatlamış oluyorum." Dedi.
"Acı bize işlemez hacı." Raconumuzuda kestik mi tamam.
"Sırf takipçilerin için bak. Yorumlara yazmışlar zaten devamı devamı diye. Sanki film çekiyoruz." Kafamı gökyüzüne kaldırıp kahkaha attım. "Benim için paylaşmak, onlar için okumak eğlenceli oluyor."
"Gözlerin çok güzel." Olur olmadık yerlerde aniden iltifat edilmeye düşen var mı? Bir gram da olsa ben.
"Efendim?"
"Gözlerin diyorum.. Çok güzel."
"Teşekkür ederim senin de.." Sessizlik.
"Benim de.. Ne?" Baş parmağım ile gamzelerini işaret ettim. "Gamzelerin çok güzel."
Mariana çukuru gibi olan gamzeleri, her güldüğünde daha da belirginleşiyordu. "Dokunabilirsin." Tamam.. Şimdi kalpten gideceğim.
Yanına yaklaşarak elimi uzattım. Sert ve kusursuz yanağı ile buluşunca, istemeden kızardığımı hissettim. Elim, gamzesine girdiğinde çok rahatlatıcı bir his oluşmuştu.
"Çok güzel.. Benim de olsun isterdim." Bu yüzden pet şişe kapağı ile gamze yapmaya çalıştığımı göz ardı edebilir miyiz?
"Senin de var.. Gözlerin." Elimi kendime çektiğimde nereye koyacağımı bilemedim. "Gözlerinin altında." Çok mu derin bakıyordu bu çocuk?
"Yüzebilir miyiz?" Ortaya böyle bit soru attığım için şaşırmışa benziyordu.
"Sen yüzmeyi biliyor musun ki?" Getirin benim madalyaları. Alaylı çıkan sözleriyle birlikte onu yerin dibine sokmak istiyorum.
"Senden daha iyi bildiğim kesin." Oturduğum kayalıktan kalkarak yere doğru zıpladım. Spor ayakkabılarımın altından bile kumun yumuşaklığını hissedebiliyordum.
