Anne Problemleri

13 5 0
                                    

15 tatilde hem edit yapıp hem kitap yazıp hem ders çalışıp hemde hayatta kalmayı beceriyorum...

Jiminden

Bıçağı cebime koyup silahımı ona doğrulttum.

"İnsan hiç arkadaşına böyle yapar mı?" dedi

"Arkadaşlar birbirinin ağzından duman içer mi?"

Ardından gözleri bileğimdeki bilekliğe takıldı. Yüzüne imalı bir gülümseme yerleştirdi.

Kendi bileğini gösterip elimle elini yaklaştırdı.

Bileklikler birbirini çekti ve şekil tamamlandı.

Kolumu çektim.

"Hadi şu oyuna bir son verelim."

Tetiği çektim. Suratıma bir sırıtış takındım.

Ama silahı ateşleyemedim. Telefonun çalan sesi silahı indirmeme neden oldu.

Arayan ise bilinmeyen numaraydı.

Açtım ve acil işim olduğunu belli edercesine konuştum.

-Kimsin?
 
Ardından karşı taraftan bir hıçkırık duyuldu. Bir kadın sesiydi.

-Oğlum..

-Ne oğlumu lan!? Benim annem öldü. Siktir git. Bir daha arama. Git başkasına bulaş. Seni bulursam bitersin karı. Ayağını denk al.

Dedim ve telefonu kapattım.

"Ovv birilerinin mommy issuesleri var sanırım?"

"Sikerim belanı! Seni ilgilendirmeyen konulara girme!"

Ardından yaklaştı.

Yaklaştı.

Ruhlarımızın arasındaki mesafeyi en aza indirdi. Kulağıma eğilip fısıldadı.

"Seni ilgilendiriyorsa beni de ilgilendirir bebeğim."

Yakasından tuttum ve kendime çektim.

"Neyimsin sen?!"

"Şuan hiçbirşeyin ama yakında herşeyin."

"Buna inanıyorsan acıyorum sana palyaço."

"Kediciği tercih ederim." dedi ve gözlerime baktı.

Yakasını bıraktım. Ama ben silahı ona doğrultamadım. Normalde çekinmediğim bir davranıştan korktum. Onun bu dünyadan gitmesi düşüncesi beni korkuttu.

Eminim ki uğraşacak biri kalmayacağından bunu istemedim.

Onu kaybetmekten korkamam çünkü bu aptallıktan başka bir şey olmaz. Öyle değil mi?

Aniden kapıdan kurtardığım akrobat girdi.
"Dedektif. Polisler."

"Polis mi? Ne polisi lan?! Polis buraya bakmaz ki!" ardından dışarı çıktım. Gerçekten de gelmişlerdi.

Kolumu geri içeri çeken Yoongi'ye baktım.

"Çıkar beni buradan. Yardım et."

Kahkahamı tutamadım. Ne gülünçtü ama.

"Bunu neden yapayım? Bana bir şeyler vaat etmelisin."

Yüzünde sinsi bir gülüş yer edindi.

"Eğer bana yardım edersen yin sonsuza dek yang ile olabilir."

Ardından serçe parmağını uzattı.

Ve serçe parmağımı uzattığımda bileklikler birleşti ve biz  sözümüzü verdik.

Bileğinden tuttum ve deponun arkasına götürdüm. Kutuların üstüne çıkıp küçük camı kırdım.
Bir insan geçebilirdi en azından. Kenarda kalan camları ne kadar yapabildiysem temizledim.

Arkama baktığımda kapıdan polisleri kollayan Yoongi'yi gördüm.

"Palyaço! Gel."

Dedim ve camdan atladım. Deponun arkası ormanlıktı. Dizlerim çimin üzerine düştüğümde ardımdan bir beden daha geldi tam yanıma.

"İyi iş dedektif."

"Siktir git palyaço.."

Ayağa kalktım ve biraz ilerleridim. Arkamdan geliyordu. Yol ikiye ayrıldığında sordum.

"Sağ mı, sol mu?

"Sağdan deneyelim."

Adımlarımı hızlandırırken hem arkamı kollayıp hem de Taehyung'u arıyordum.

"Efendim hyung."

Telefonu Jungkook açtı. Umarım sevişmemişlerdi. Şu an onlara ihtiyacım vardı.

"Lan mal gelin bizi alın. Parkın karşısındaki deponun arkasındaki ormanlıktayız."

"Oha hyung orayı aklımda mı tutayım?"

"Eski uyuşturucu satan sonra geberttiğim herifin deposunun arkasındaki ormanlık var ya!"

"Tamam tamam kızma küçük hyung."

"Lan gel bizi al velet!"

"Bizi? Oooo sevişirken mi yakalandın yoksa?"

Gelen kıkırdama ile arkamı döndüm. Halinden memnun gibiydi.

"Kook. Eğer. Gelmezseniz. Artık sevişeceğin yerlerin olmaz!"

"Tamam ya.. Neyden kaçıyoruz?"

"Ananın.. Polisten Kook. Polisten!"

"Polis mi? Ay tamam dur hyungumm. Geliyoruzz."

Selammm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selammm

Sizi seviyooreee

Bb

Gidin artık.

SECRET CİRCUS (YOONMİN) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin